İnsan, yaşamı boyunca çok şey görüyor, duyuyor, deneyimliyor… Bunların bir kısmını anımsıyor, büyük çoğunluğunu unutuyor (“ah, keşke” denir miydi yoksa), notlar almıyorsa, günlük tutmuyorsa. Hoş günlük de tutsa her şey yazıl(a)madığı için eksiklikler kalıyordur mutlaka.

Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, eli kadar belleği de kıskanılacak derecede güçlü bir cerrah… “Hatırda Kalanlar” ile yaşamının bizlere de yol gösterecek anılarını aktarıyor. Amerika’da, İstanbul’da ve Ankara’da sürdürdüğü için yaşamını ve her mekânda bir destek bulması gerektiği için olsa gerek Ali Tanrısever, Bahadır İnözü ve Cahit Tanyel anılarını derlemesini sağlamış. Kitabı da Seza Güleç ile Ali Tanrısever hazırlamışlar yayına. Belki bir ekip çalışması diyebiliriz bu anıların aktarımına. Bu “belki”ye dayanarak da Doktor Kalayoğlu’nun anılarından çok bir yaşam rehberi okuduğumuzu söyleyebilirim.

Organ nakli…Çalışmanın temel ve olmazsa olmaz koşul olduğunu başlığa da çıkardım. Yüksünmeden, üşenmeden, yorgunluk nedir bilmeden çalıştığı ve her işini candan titizlikle yaptığını; bunun da sonucunda dünya çapında bir cerrah olduğunu öğreniyoruz. Kendisi aktarmıyor, ama birçok insanın “koskoca cerrah, dünya çapında bir profesör, kanepe üstünde uyukluyor” diye şaşırmasına aldırmadan işini takip etmesinin semeresi olsa gerek elde ettiği başarılar.

Dünyada çok önemsenen, çok ilgilenilen organ nakli, yaşamın belki de en verimli çağında sona ermesini değil uzamasını sağlıyor. Bizim ülkemizde bir “fetva” ile engellenmesi ise sadece bir ayıp değil, bir bilinçsizlik ve tabii bir cahillik. Organ nakline karşı çıkan sözde din adamları ve onların yalakaları bugün de aşıya karşı çıkıyor. Bir karikatür anımsıyorum: Covid salgınına karşı aşı geliştirmeye çalışan bilim insanının karşısındaki yobaz, “sen aşıyı bul, ben sana Kur’an’da yerini göstereceğim” diyordu. Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, çocuk cerrahı ve karaciğer nakli yapan dünyanın sayılı mahir hekimlerinden biri, hatta ilklerinden… Karaciğerin ne denli yaşamsal bir organ olduğunu, niye ve nasıl korunması gerektiğini de anlatıyor anılarında. Organ nakliyle yaşama yeniden dönen insanların sevincini anlatıyor. O bile yeterli organ naklinin önemini anlatmaya, bırakın gerisini… İşte, en tam da o sevinci yaşa(t)mak için bile sadece, organlarını bağışlamalı herkes.

Hekim, hikmetten geliyorOrgan nakli yapan, aslında ameliyata giren her cerrahın orada bir ekibin başında olsa da karar sahibi olarak sorumluluk üstlenmesi kaçınılmaz bir gerçek. Kendisini iyi hazırlaması, koşullara göre ikircikli kalmayıp hızla karar vermesi, neyi nasıl ve niye yapacağını bilmesi, tüm arkadaşlarının ona uyum sağlaması da yalnızlığıyla birlikte sorumluluğunu arttıran gerekçeler… 

Kalayoğlu, dünyanın birçok ülkesinde, birçok ameliyathanede, zorlu koşullarda nasıl çalıştıklarını, saatlerce uyumadan ince ince ameliyat yaptıklarını, bir seferinde hastanın karaciğerine ulaşabilmek için on saatin üzerinde uğraştıklarını anlatıyor. Kolay değil muhakkak. Başarı da kolay gelmiyor. İşinizi benimsemeniz, özümsemeniz ve sadece ona odaklanmanız gerekiyor, çünkü insanla, canla çalışıyorsunuz, geri dönüşü yok. Deney hayvanları üzerindeki çalışmalarının da ne denli zorlu ve gerekli olduğunu okurken bile, siz de aynı heyecanı duyuyorsunuz.

Gönüllü hizmet…Gönüllü çalışma, Amerika’da bir zorunluluk olabilir, ama her yerde, dünyanın her yerinde yapılması gereken, herkesin bir şekilde katılması gereken bir çaba olmalı. Bunun da sistemli ve düzenli hale ge(tiri)lmesi, toplumsal gelişimin de sağlanması için belirleyici bir adım olacaktır. Münci Hoca ya da “Hatırda Kalanlar”da aktardığı adıyla Mr. Kalayoğlu, eşinin gönüllü çalışmalarını aktarıp çocuklara da aşılanması gereken bu yaklaşımın önemine değiniyor. İkizdere’de ağaçlarına, Kazdağları’nda toprağına, Validebağ’da korusuna ve daha birçok alanda çevresine, doğal yaşama sahip çıkanlar, Amerika’daki gibi belki çöp toplayarak, karda yol açarak, yol temizleyerek ya da yaşlı bakımı ile değil ama gerçekten geleceğe de kalacak gönüllü bir hizmet gerçekleştiriyorlar.

Kıssadan hisse…“Aaa, Doktor Münci Kalayoğlu da anılarını yazmış, bakalım neler yaşamış” diye değil, o yaşanmışlıklardan neler benim yaşamıma değer katar diye okuyun “Hatırda Kalanlar”ı. Yaşamınızın bundan önceki kısmına değilse de bundan sonraki kısmına anlam katacak, geleceği aydınlatacak bir rehber olacak…

Ben de fırsatı değerlendirerek, bir kez daha yinelemek istiyorum. Öldüğümde, bütün organlarımı alabilirler, çürüyüp gideceğine bir işe yarasınlar; ben de öldükten sonra yaşamaya devam edeyim. Sadece o kadar da kalmayıp cesedimi bir tıp fakültesinde kadavra olarak kullansınlar (bizim ülkemizde kadavra da bulunmadığından -yurtdışından getirilenlerin çok pahalı olduğunu biliyorum- bunu da bir gönüllü hizmet sayıyorum). Yetmez! Belli bir süre sonra üzerinde çalışıl(a)maz hale gelen cesedimi toprağa gömmek yerine iskeletimi ilk-orta-lise düzeyindeki bir okulda öğrencilerin eğitimine sunsunlar. Dünya durdukça yaşamanın bir başka yolu bu.

Hatırda KalanlarMünci KalayoğluAnılar…

Remzi Kitabevi, Ağustos 2021, 311 s.