Hayat kaç kere düştüğünüzle ilgilenmez önemli olan kaç kere tekrar ayağa
kalkmayı başardığınızdır. Tutunabilmenizin tek yolu budur. Bugünkü konuğum da her
seferinde tutunmayı başaranlardan.
Kendisini yıllar önce bir mahkeme süreci içindeyken tanıdım. Yaşadıklarını
öğrenince gücüne hayran olmuştum. Pek çok insanın kaldıramayacağı sorunları
tevazusundan da bir şey kaybetmeden anlatmıştı. Kendisini bıçaklayan oğluna
dahi kendisine yaptığından dolayı değil de on bir yıl ceza alarak hayatını
mahvettiği için kırılacak kadar sevgi dolu bir anne. Hala her sohbetimizde tüm
yaşanılanlara rağmen yüzünden gülümsemesi eksik etmez. Umarım hiç bir
zaman da eksik olmaz.
Söyleşi teklifinde bulunduğumda hiç düşünmeden kabul etti. Aslında ona
sorsanız çok bir şey başarmamıştır ama söyleşiyi okudukça bunun hiç de böyle
olmadığını siz de göreceksiniz.
Yazı süresince samimiyeti bozmamak için cümlelere çok dokunmadan olduğu
gibi aktarmaya gayret gösterdim.
Tüm güçlü kadınlara saygıyla..

 

Serap ÖZER

-Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Normal bir Türk kadınıyım. Zor olan bir görevdeyim.
Bilmiyorum işte çalışan bir kadınım iki tane çocuğumu evlendirdim şu an tek
başıma yalnız yaşıyorum, on bir senedir çalışıyorum. Başka da yaptığım bir şey
yok. Dünyada hayatım da sadece çalışıyorum işten eve evden işe hayatım da
başka bir faaliyet yok şu anda. Yapabildiğim tek şey bu.

-Ülkemizde kadına yönelik şiddet çok yüksek oranda seyrediyor. Siz de bunun
mağdurlarından birisiniz. Yine de hayata tutunmayı, ayakta durmayı nasıl
başardınız? Bu süreçte çocuklarınızın size karşı tavrı neydi? Sizi destekleyen
kimse oldu mu?

Ayakta durmamım her hangi bir sırrı yok. Sadece arkama baktığımda güvenecek
hiç bir şey görmediğim için ayakta durmak zorunda olduğumun bilincindeyim.

Çok düştüm, hep kendim kalktım. Aslında hayat böyle bir şey insanlar bu
hayatta hep tek başına.
Ben hemen hemen on iki senedir yalnız yaşıyorum. İki kere bıçaklandım. Bir
kere eşim, bir kere de oğlum tarafından. Her ikisinde de tekrar kendim ayağa
kalktım. Hiç kimseden destek görmedim derken evet manevi olarak çok kişinin
desteği vardı yanımda. Özelik: Neslin Hanım, Elvan Hanım, Serap Hanım’ın
bana kattığı çok şey olduğunu düşünüyorum. En azından benim kendime olan
güvenimi sağlamamda, yapabileceğim, başarabileceğim konusundaki inancımı
kuvvetlendirdiler. Onların hayatımda çok farklı, çok önemli bir yeri var. Ben
hepsini çok seviyorum.

Ben sorunları çok yoğun yaşasam da yarına taşımayı sevmem. Benim için
hayatta sorunda günübirliktir. Çözebildiğim kadarını çözer çözemediğimi bir
çeşit çözülmeye veya çözülmemeye bırakırım.

Büyük sıkıntılar dertler tutmam. Aslında çok büyük sıkıntılar yaşadım ama ben
bunları sıkıntı olarak kabul etmiyorum.

Yanımda iki tane oğlum var ikisini de evlendirdim. Şu an mutlu bir şekilde
yaşadıklarına inanıyorum. Onlar mutlu olduğu için ben de mutluyum.
Bu süreçte onlar her zaman benim yanımdaydı. Babalarıyla birlikte iken de
ayrıldıktan sonra da onlar her zaman benim yanımda oldu.

Küçük oğlum ise babasına olan sevgisine yenik düştü. Biz ona doğru yolu
göstermeye çok çalıştık, biz ona göstermeye çalıştıkça o bizi itti, biz onu doğru
yöne çekmeye çalıştıkça hep babasına uydu. Vicdani olarak ben de iki oğlum da
bu konuda çok rahatız. Beni bıçakladı,beni bıçakladığı için değil kendi hayatını
mahvettiği için ona çok kırgınım, kızgınım. Yoksa bana yapılmış olan hareketi
çok da kaile almıyorum ama kendi hayatına yapmış olduğu kötülük için onu hiç
bir zaman affetmeyeceğim. Çünkü on bir senesini yedi onun. Şu an martta
sekizinci senesi dolacak ve son değişiklikler nedeniyle Martta çıkacakmış. Onun
endişesi de var hele üzerimde çünkü cezaevine girdiğinden beri kendisini hiç
ziyaret etmedim. Nasıl bir düşünce ile çıkacağını bilmiyorum.

- Peki yeni bir saldırı ihtimaline karşı yetkililere başvurdunuz mu? Koruma
talabiniz oldu mu?

Hayır başvurmadım. Herhangi bir koruma talebim de yok çünkü ben polise daha
önceden de gidip koruma talabinde bulunduğumda bir sonuç alamadım.
Örneğin oğlum ceza evindeyken eşim beni yine huzursuz ediyordu, yolda 

karşıma çıkıyordu yüzüne kezzap atacağım diye tehdit ediyordu, ben bunlar için
başvurduğumda eşime de bir yaptırım uygulanmadı orası kamusal bir alan
sokak da karşınıza çıkabilir dendi. Şimdi oğlumda cezaevinden çıktığında
sokakta karşıma çıkabilir, beni her şekilde huzursuz edebilir, evime gelebilir. Bu
konuda yetkililerin bana herhangi bir tedbir uygulayacağını yada beni korumak
için herhangi bir şey yapacaklarını zannetmiyorum. Yani ne yapacağım
konusunda da ben de bir şey bilmiyorum.

-Eşinizden ayrılma sebebiniz neydi?

Eşimden ayrılma sebebim şiddetti. Ama çok da basite indirgenecek bir şiddet
değil.Ben her türlü şiddeti yaşadım .Belki hiç bir hastane raporum yada polis
kaydım yok. Çünkü ben bunları kimseye güvenmediğim ve o an elimde
yapabileceğim hiç bir şey olmadığı için yapmadım. Çünkü eşimden o zaman
ayrılmış olmaya niyet etsem çocuklarımı sahipsiz bırakmak zorunda kalacaktım
veya çocuklarımı alıp gidebileceğim bir yer yoktu. Çocuklarımı O’na
bırakabilecek konumum yoktu o yüzden şiddete katlandım.

-Bu süreçte sizin yada eşinizin ailesinden bir destek veya şiddeti önlemeye
yönelik bir girişim oldu mu?

Ailemden bir destek almadım. Eşimin ailesi zaten bana dokunmasında ne olursa
olsun tarzında yaşayan bir aileydi. Onlara zararı olmadığı sürece bana yaptıkları
çok da umurlarında değildi.

Benim ailem de evet destek olmaya çalıştı ama kendi kuralları içinde mesala
çocuklarımı istemediler, çocuklarını bırakıp gelebilirsin dediler.

Benim eşim yirmi iki yıl boyunca hiç bir yerde çalışıp para kazanmamıştır. Maddi
yönden abim, babam, kardeşim destek oldu ama çocuklarımı bırakıp
gidemediğim için hiç biri bana manen destek sağlamadı.

Çocuklarım küçük olduğu için de ben bırakıp gidemedim. Hem onlara bakıp hem
çalışmak benim de gözüme zor geldi yapamayacaktım, ailemin yanına
gidemiyordum, kendim ayrılamıyordum. Yani benim için yapılabilecek hiç bir
şey yoktu sadece çocuklarımı büyütüp meslek sahibi yapana kadar sabrettim.

- Baktığımızda pek çok kadın yaşadığı şiddete rağmen boşanmayı göze
alamıyor. Siz bunu nasıl başardınız?

Şöyle bir şey ki; Ben çocuklarım anlamaya başladığı andan itibaren ben onlara
‘’Siz büyüdüğünüz zaman ben sizi meslek sahibi yapıp hayata hazırladığım
zaman babanızı bırakacağım’’dedim. Bu benim beynim de çoktan beri

tasarlanmış olan bir şeydi ve çocuklarım meslek sahibi olur olmaz da ben
eşimden ayrılmaya karar verdim. Çocuklarım beni bırakmadılar ve onlar da
benimle geldi, hep beraber ayrıldık evden. Eşim dönmemiz için çok ısrar etti,
çok peşimizde gezdi ama ben çok kararlı olduğum için kabul etmedim.

İlk boşanma davasını kendim açtım. Hakim bir sene sonra benim davamı
reddetti. Bu bir sene boyunca eşimden ayrı yaşadım ve bu dönemde iş yerime
giderken eşim tarafından bıçaklandım. Bu olay yaşandıktan hakim davamı
reddetti. Boşanmaya geçerli bir sebep görememişti. Hatta bıçaklandığıma dair
raporlar olmasına rağmen dava açıldıktan sonra olay olduğu için dikkate almadı.
Bu dönemde ekonomik gelirimi çalışarak elde ettim. Ev temizliğine, merdiven
silmeye, yemek yapmaya gittim. Eşimden ayrıldığım günden beri çalışıyorum. O
arada da yeni bir dava açmak için mücadele ediyordum. Başka bir sebeple biz
dava açabiliriz diye düşünürken oğlum beni bıçakladı. O eşimin bıçakladığından
çok daha büyük bir olaydı on sekiz-on dokuz yerimden bıçaklandım. Üç-dört
tane büyük ameliyat geçirdim. O arada barodan avukat talep ettim. Avukatım
hastanede yatakta ifademi aldı. Her şeyimi hazırladı mahkememi açtı, ben ikinci
bıçaklanmanın üzerinden bir sene sonra boşanabildim ancak o da çok zor oldu.

O kadar ölümlerden döndüğüm halde hakim hala tanıkları dinleyeceğim diyerek
davayı erteleyip durdu.
O kadar gereksiz detaylar, lüzumsuz işlerle kadınları yoruyorlar ki. Şimdilerde
kadınlara çok hak verildi deniyor ama içine girmeden anlayamıyorsun. Bizim hiç
bir hakkımız yok. Kanun gözünde bence kadının hiç bir hakkı yok.
Ben kendi yaşadıklarımdan biliyorum.Polise kaç kere gittim, eşimin attığı
mesajları gösterdim hiç bir şekilde önemsemiyorlar.Koruma tedbir kararı
dedikleri tek şey ben onu gördüğüm zaman eğer bana bir şey yaparsa 155’i
arayacakmışım. Ben o fırsatı bulabilecek miyim ki? Böyle bir koruma tedbiri ben
kabul etmiyorum, onun için de artık hiç müracatta etmiyorum.
Oğlum beni cezaevinden iki kere aradı ‘’ Çıktığım zaman imdat demeye vaktin
olmayacak. Bu sefer kurtulamayacaksın, bu sefer seni öldüreceğim’’ gibi
ifadelerle bana telefon etti. Ben bunlarla ilgili de savcıya gittim ama hiç bir şey
yapılmadı.

Onun için ben kadınların hiç bir hakkı olduğuna inanmıyorum. Ancak kendi
imkanlarınla kendini koruyabilirsen belki ama yoksa devletin kadınları korumak
üzere hiç çabası yok.

- Sizin gibi şiddet mağduru kadınlarla hiç bir araya geldiniz mi? :Onlarla
birlikte sesinizi duyurmak için herhangi bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?

Evet etrafımda benim gibi şiddet gören kadınlar var. Aslında ülkemizde veya
çevremde şiddet görmeyen kadın yok ki. Bunun fiziksel olması gerekmiyor,
cinsel olarak, manevi olarak , psikolojik olarak şiddet gören var, ki zaten ben
bunların hepsini bir arada yaşadığım için çok iyi tartabilirim. Ne yazık ki
kadınlarımız yani rahatlar onu da görüyorum. Ben konuşup anlattığım zaman
şans senin yanında olmuş, Allah sana yardım etmiş gibi laflarla, işte ben
yapamam, edemem abim kızar, babam kabul etmez, kocam beni öldürür, iş
bulamam gibi korkuların arkasına sığınıyorlar. Aynı korkuları ben de yaşadım.
Benim kocamda beni öldürmeye kalktı, ama ölmedim yaşıyorum ama
kadınlarımızı çok suçluyorum. Ne yapayım diyorlar, yani dövüyor falan ama hiç
olmazsa bir çatı altındayım, ekmeğimi getiriyor deyip bu şekilde bu şiddeti
kabulleniyorlar.

Ben bu süreçte erkeklerin bu kadar baskın olmasını birazda kadınların
sessizliğine bağlıyorum. Çok kaderci davranıyorlar.

Ben de Allah’a inanıyorum, yeri geldiğinde daumıda ediyorum ama buralara
kendi çabamla geldim. Yeri geldi kırk sekiz saat hiç durmadan çalıştım. İnşaat
temizledim,merdiven temizledim, ordan çıktım çalıştığım dükkana geldim,
ordan çıkıp akşam ev temizliğine gittim. Ben yapmam gerekeni yaptım ve
belkide bunun sonucunda Allah doğru insanları çıkardı karşıma.

-Kadınlara özellikle söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Lütfen kadın olarak değil biraz insan olarak baksınlar hayata. Ben kadın yada
erkeklere bir şey demiyorum ama benim yaşam anlayışım herkesin insan
olduğu. Ben sıfatların kaldırılmasını istiyorum. Yani kadın, erkek diye bir şey yok
hepimiz insanız. Belki fiziksel yapılarımız, duygularımız düşüncelerimiz farklı
olabilir ama hepimiz insanız. Herkes herkesi insan olarak gördüğünde bence
hayatta bu kadar sorunlarla karşılaşmayacağız. kadınlarımız lütfen okusunlar,
yani ne okursa okusun hiç önemli değil ama okusunlar.
O kadar rahatlar ve o kadar hayattan vazgeçmişler ki hiç bir şey için
parmaklarını bile oynatmıyorlar çok hazırcılar böyle ben bu kısımda eçok
kadınlarımıza kızıyorum.
 

-Geçmişteki siz ile bugününüzü karşılaştırdığınız zaman sizce neler
değişti?

Aslında düşünce tarzımda veya yaşamımda herhangi bir şey değişmedi. Değişen
tek şey şu an kendime güvenim çok daha fazla , ayaklarımın üzerinde
durabiliyorum. Kimseye ihtiyacım yok ve şu satten sonra hiç kimse için değil
sadece kendim için, kendi doğrularım, kendi inadıklarım, kendi mutluluğum için
yaşıyorum.
Bu güne kadar kırk sekiz yıllık ömrümün kırk yılı hep bir başka insanların
mutluluğunu ve hayatını düşünerek geçti.Şimdi bu sekiz sene sonra dönüp
baktığımda mutluluğu için uğraştığım insanlar da dahil olmak üzere hiç bir
kimsenin benim için bir şey yapmadığını görüyorum. Gerçekten ben o kadar çok
yapmışım ki zaten onlar yapmaya belki de gerek görmediler. Burda suç benim
de olabilir. Ben almadan vermeye o kadar çok alıştırmışım ki onlarda vermeden
benden almaya alışmışlar. Bu saaten sonra tek değişimim hayatı olduğu gibi
kabul edip sadece günü yaşıyorumam ama topluma karşı olan
sorumluluklarımdan da hiç vaz geçmedim ne olursa olsun gördüğüm her yanlışı
düzeltmeye çalışıyorum. Bunun için adım çok kötü bir insana da çıkıyor bazen
çok aykırı, çok sert, çok ters bir insan oluyorum. Ama ne olursa olsun ben yine
de gördüğüm her yanlışı düzeltebilmek için elimden geleni yapmaya hazırım.
Tek başıma da olsam mücadele ederim. Bütün insanlardan da istediğim bu.
Benim yapmamla ne olur? bir kişinin yapması ile ne olur? Düşüncesini
kafasından atsınlar. Su bile damlaya damlaya bir kovayı dolduruyor. Bir bir
toplumdaki her şeyi düzeltebiliriz. Yeter ki doğruyu görelim. Bakın iyi bir fikre
sahip olmayan insanın kötü bir fikri uygulaması gerekmiyor. Bir şey uygulaması
için iyi bir fikri olana kadar sabredebilir, dayanabilir. Ama bizim insanlarımız o
kadar yanlıştaki ne olursa olsun bir şey yapabilmek için o fikir kötü de olsa
yapıyorlar. Veya benim çok düşünerek sorduğum bir soruya karşımdaki hiç
düşünmeden çok rahat cevap veriyor ama onun hiç düşünmeden sorduğu bir
soruya ben düşünerek bile cevap veremiyorum. Bu kadar boş yaşıyor insanlar
biraz daha hayatlarımızı doldurarak yaşasak, biraz daha birleri için değil
toplumdaki bütün bireylerin iyiliği için güzel şeyler düşünerek yaşasak bence
hayat biraz daha çekilir hale gelebilir.

- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

İnşallah güzel bir dünya olur hepimiz için.