Ülkemizde, düzen değişikliğinin son ve en etkin halkası hukukun dizayn edilmesiydi. İktidarın 18 yıllık süreç boyunca hayata geçirdiği düzenlemeler içerisinde belki de en önemlisi hukukun vazgeçilmez ayağı olan savunmanın etkisizleştirilip kontrol altına alınmasıydı.
O yüzden de, çoklu baro düzenlemesi çok azla ses getirdi.
Evet, çoklu baro düzenlemesi içeren avukatlık kanunu düzenlemesi, 80 baronun itirazına rağmen TBMM'de kabul edilerek yasalaştı. 
Ayrıntıları elbette hukukçular daha fazla irdeleyip kamuoyu ile paylaşacak.
Ama, ben de yeni düzenlemeyle değişen bazı maddelere değinmek istiyorum.
En çok göze çarpan madde, beş bin avukatı geçen illerde iki bin avukatın imzasıyla yeni barolar kurulabilecek olması.
Hoşgeldin 'Demokrat Avukatlar Barosu', 'Milliyetçi Avukatlar Barosu', 'Muhafazakar Ak Avukatlar Barosu' ve de başkaları...
Ayrıca üç büyük kentin Türkiye Barolar Birliği'ndeki temsil gücü de azaltıldı.
Adaleti sağlamanın önemli bi ayağı olan avukatlık mesleğini icra eden kişilerin üye olduğu baroların birlikteki temsil gücü iktidar blokunun istediği düzenleme kapsamında değişti.
Her baro, başkanı dahil en az 4 delegeyle ve 5 bin üyesi olan barolar bakımından ayrıca her 5 bin üye için ilave bir delegeyle TBB Genel Kurulunda temsil edilecek. 
Böylece 49 üyeli bir baro da 4 delege ile 4 bin 900 üyeli bir baro da 4 delege ile temsil edilecek. Sonuç olarak; 
TBB Genel Kurulu’nda İstanbul, Ankara ve İzmir’in belirleyiciliği azaltılacak.
Bu yolla 'eşitlik' sağlanmış olacak. Ama adalet hiç olmayacak.
Dikkat çeken bir başka madde, yeni kurulan baronun seçimli ilk olağan genel kurulunu yapıncaya kadar birlikte temsil edilmeyecek olmasıdır.
Bu kadarını bile analiz ettiğinizde diğer ayrıntılara bakmanız anlamsız kalabilir.
Hukuk ve adaletin önemli ayağı olan savunmayı dizayn etmek için adil olmayan bir perspektifin TBMM'deki çoğunluğa dayalı olarak daayatılıp yasalaştırılması, nispi temsil sisteminin çok demokratik olmasından değil, barolar ve TBB'nin yakın gelecekte etkisinin iyice azaltılmak ve uzun gelecekte de boyun eğdirilerek yeni bir yandaş yapıya dönüştürülmek istenmesinden kaynaklanıyor.