TOBB ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası öncülüğünde, TEPAV iş birliği ile hazırlanan 81 İlde Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi ’ne göre toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda en çok gelişim göstermesi gereken alan “üretim faaliyetlerine katılım” oldu. Çalışma sonuçları, en eşitlikçi ili Muğla, üretime katılımın en yüksek olduğu ili ise Sinop olarak gösterdi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) iş birliğinde hazırlanan “81 İlde Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi” 2019 sonuçları 1 Aralık 2020 tarihindeki çevrimiçi toplantıda açıklandı. 81 ilin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesinin değerlendirildiği toplantıda ayrıca COVID-19 döneminde 81 ilde kadın istihdamındaki gelişmelere ilişkin güncel veriler paylaşıldı.

TEPAV tarafından UNDP GII endeksinin illere uyarlanması ile oluşturulan geçmiş karne çalışmaları, TOBB ve TSKB öncülüğünde, TEPAV iş birliğinde hem gösterge seti hem de metodoloji açısından yeniden ele alındı ve Türkiye’nin 81 ili için hesaplandı. İlk defa Türkiye’nin kendi yerel endeks setinin geliştirildiği bu karne çalışmasında, paydaş kurumlarla yapılan iş birlikleri sonucunda verilere erişim artırıldı ve endeksi oluşturan gösterge sayısı 4’ten 11’e çıkarıldı. Dünya Ekonomi Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda izlenilmiş olan metodoloji ve il düzeyinde zenginleştirilen gösterge seti ile Türkiye’nin kendine özgü toplumsal cinsiyet eşitliği karnesi “siyaset ve ekonomide temsil edilme”, “üretim faaliyetlerine katılım” ve “eğitime katılım” boyutlarında geliştirildi.

Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğini 81 ilde “eğitime katılım”, “üretim faaliyetlerine katılım” ve “siyaset ve ekonomide temsil edilme” boyutlarında değerlendiren rapora göre Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda en çok gelişim göstermesi gereken alan “üretim faaliyetlerine katılım” oldu.

Rapora göre Türkiye’nin en eşitlikçi ili Muğla olurken, Muğla’yı sırasıyla İzmir, Yalova, İstanbul, Kırklareli, Çanakkale, Sinop, Tunceli, Aydın ve Balıkesir illeri takip etti.

81 İlde Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi” isimli raporda öne çıkan sonuçlar şu şekilde;

TOBB, TSKB öncülüğünde ve TEPAV iş birliğinde hazırlanan “81 İlde Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi”, illerin toplumsal cinsiyet eşitliğindeki mevcut durumlarını ortaya koymayı ve yerel düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliliğini temel alan politika üretim süreçlerine yol göstermeyi hedeflemektedir. Çalışma kapsamında hazırlanan endeks ve karne, 81 ilin toplumsal cinsiyet eşitliği/eşitsizlik sıralamasını, 11 adet gösterge ve 3 temel eksende (siyaset ve ekonomide temsil edilme, üretim faaliyetlerine katılım ve eğitime katılım) değerlendirmekte ve illerin durumlarını birbirleriyle karşılaştırmaya imkân tanımaktadır.

Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğindeki mevcut performansını analitik bir bakış açısıyla değerlendirebilmek ve kamu, özel sektör ve finans kurumlarının bu yöndeki çalışmalarına ışık tutması adına elde edilen çarpıcı bulgulara aşağıda yer verilmektedir.

GENEL GÖRÜNÜM

TCEK (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi) sonuçlarına göre 81 ilin ortalama skoru, 0,471’dir. Geliştirilen endekste 1’e yakınlığın, kadın ve erkeğin tam eşitliğini yansıttığı göz önünde bulundurulduğunda; toplumsal cinsiyet eşitliğinde Türkiye’nin aldığı değer, tam eşitliği sağlamak üzere atması gereken adımlar olduğunun altını çizmektedir.

Cinsiyet eşitliği kapsamında 81 il düzeyinde üretim alanındaki alt endeksin en düşük ve en yüksek değeri, diğer endekslerin en düşük ve en yüksek değerlerinin çok altındadır. Üretim kaynaklarına erişim alt endeksinden sonra “siyaset ve ekonomide temsil edilme” alt endeksi, Türkiye’de cinsiyetler arası farkın en çok açıldığı ikinci öncelikli alana işaret etmektedir. Eğitime katılım alt endeksi, her ne kadar tam eşitliğe ulaşılamasa da Türkiye’de cinsiyetler arası farkın en az açıldığı alan durumundadır.

ÜRETİME VE İŞ HAYATINA KATILIM

Türkiye’nin 81 ilinde cinsiyet eşitsizliğindeki farkın en fazla olduğu alan, kadınların “üretim faaliyetlerine katılımı” olarak görülmektedir. Üretim faaliyetlerine katılım kapsamında kadın ve erkekler arasındaki farkın en az olduğu il, 0,166’lık skoru ile Sinop iken; üretim faaliyetlerine katılımda cinsiyet eşitliği açısından makasın en fazla açıldığı il ise 0,031’lik değeri ile Bingöl’dür.

Türkiye’de cinsiyetlere göre çalışan nüfusun 81 ildeki ortalama oranı kadınlarda yüzde 11,3; erkeklerde ise yüzde 28,8’dir. İl düzeyinde bu oranlarının karşılaştırılması incelendiğinde Edirne Türkiye genelinde, kadınların yüzde 14,8, erkeklerin ise yüzde 24,4 çalışma oranına sahip olup kadın/erkek rasyosunun yüzde 60,5 şeklinde en yüksek olduğu ildir.

Sektörel Görünüm: Türkiye’de çalışanların yüzde 62’si hizmet, yüzde 25’i imalat, yüzde 2’si diğer sanayi, yüzde 10’u inşaat ve yüzde 1’i tarım sektörlerinde istihdam edilmektedir. Çalışanların yüzde 30’u kadın, yüzde 70’i erkek olup kadınların erkeklere kıyasla hizmet sektöründe daha fazla istihdam edildiği görülmektedir.

Gerçekleştirilen bu çalışma kapsamında, Türkiye’de kadınların yalnızca yüzde 23’ünün, kendileri ile benzer işler yapan erkeklerle eşit ücret alabildiği tespit edilmiştir.

Cinsiyetlere göre yönetici pozisyonunda çalışma oranlarının karşılaştırılması incelendiğinde, 81 ilin ortalamasına göre kadınların yüzde 1’i; erkeklerin yüzde 1,4’ü yönetici pozisyonunda çalışmaktadır. Bu bağlamda, 81 ilin ortalamasına göre kadın/erkek rasyosu, diğer göstergelere kıyasla, yüzde 72,4 ile tam eşitliğe görece daha yakın bir performans izlemektedir.

Türkiye’de okul öncesi kreş veya gündüz bakımevlerinden çocukların yüzde 47,2’si, yararlanmaktadır. Geri kalan çocukların neredeyse yüzde 53’ü okul öncesi kreş veya gündüz bakımevlerinde geçirebilecekleri süreyi aile ya da bakıcı yanında geçirmektedir. İl düzeyinde ise çocukların okul öncesi eğitime katılım oranının yüzde 63,9 olduğu Erzincan, Türkiye’nin en yüksek net okullaşma oranına sahip ilidir.

EĞİTİME KATILIM

Türkiye’de okul öncesi kreş veya gündüz bakımevlerinden çocukların yüzde 47,2’si, yararlanmaktadır. Geri kalan çocukların neredeyse yüzde 53’ü okul öncesi kreş veya gündüz bakımevlerinde geçirebilecekleri süreyi aile ya da bakıcı yanında geçirmektedir. İl düzeyinde ise çocukların okul öncesi eğitime katılım oranının yüzde 63,9 olduğu Erzincan, Türkiye’nin en yüksek net okullaşma oranına sahip ilidir.

Türkiye genelinde 81 il ortalamasına göre, en az lise ve üstü eğitime sahip 25 yaş ve üzerindeki toplam nüfusun oranı yüzde 39 iken; kadınlarda bu oran yüzde 33, erkeklerde ise yüzde 46 düzeyindedir. En az lise mezuniyet oranı açısından cinsiyetler arası farkın en düşük olduğu 5 il sırasıyla İstanbul, Muğla, İzmir, Ankara ve Antalya’dır.

SİYASET HAYATINDA TEMSİL

Türkiye’de hem yerel hem de ulusal düzeyde kadınların siyasi hayata katılım oranları, AB ortalamasının altında yer almaktadır.

İLLERİN GÖRÜNÜMÜ

Türkiye’nin 43 ili Türkiye’nin ortalama değerinden daha düşük bir toplumsal cinsiyet eşitliği performansına sahipken; 38 il Türkiye’nin ortalama performansından daha iyi bir performans sergilemektedir.

Türkiye’nin en eşitlikçi ili, 0,542 endeks değeri ile Muğla’dır. Muğla’nın toplumsal cinsiyet eşitliği açısından gücünü, siyaset ve ekonomide temsil edilme ve eğitime katılım alanlarından aldığı görülmektedir. En eşitlikçi il olan Muğla’nın skoru, tam eşitliği yansıtan 1’e yakın değildir. Bu durum, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde daha iyi bir tablo sunan illerinde dahi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeleye yönelik adımlar atılması gerektiğini göstermektedir.

Ana endekste eşitlik düzeyi en yüksek ikinci il olan İzmir, eğitime katılım alanında Türkiye’nin eşitlik düzeyi en yüksek ilidir. İzmir eğitime katılım endeksi dışında, diğer alt endekslerde görece daha zayıf bir performans sergilemektedir. Eğitime katılım alt endeksinde İzmir 0,939 değerini alırken; bu değer, Türkiye’de cinsiyetler arası eşitsizliğin en çok kapandığı il ve alt endeks birlikteliğini vermektedir.

81 il, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından birbirlerinden çok farklı performanslar sergilemektedir. Her bir ilde eşitlik ve eşitsizliğin kaynakları birbirinden farklılaşabilmektedir. Ancak bu eğilime rağmen illerin ekonomik gelişmişlik düzeylerinin bir göstergesi olan kişi başı GSYH değerleri ve toplumsal cinsiyet eşitliğindeki performansları karşılaştırıldığında, genel hatlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin ekonomik gelişmişlikle benzer bir eğilim izlediği görülmektedir. Diğer yandan bu benzerliğin doğru orantı düzeyinde bir beraberlik/benzerlik olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Sinop gibi kişi başı gelişmişlik düzeyine göre orta-yüksek gelir grubunda yer alan iller, yüksek gelir grubundaki bazı illeri toplumsal cinsiyet eşitliği sıralamasında geçerek, üst sıralara çıkabilmektedir.