Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan ikinci dava Danıştay’da görüldü. Danıştay10. Daire'de görülen davada Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, fesih işleminin iptalini istedi. Mahkeme heyeti, ileri tarihte karar vermek üzere duruşmayı sonlandırdı. 

Danıştay 10. Daire, bugün fesih kararının iptali için dava açan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Kadınlar ve Çocuklar Derneği, SOL Parti, Yargıçlar Sendikası, Malatya, Zonguldak, Çanakkale, Kars, Artvin, Denizli, Kırklareli, Tokat, Aksaray ve Şırnak barolarının başvurularını görüştü.

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, feshin iptalini isteyen kadınların savunmalarına karşı "gayriciddi iddialar" dedi. Topal, "Bir milletlerarası anlaşmayı sonuçlandıran asıl işlem onay işlemidir" diyerek, bu yetkinin Cumhurbaşkanı’nda olduğunu ve TBMM’nin de sadece "milletlerarası anlaşmanın onaylanmasını uygun bulma yetkisinin olduğunu" söyledi.

Topal, "Biz hep şunu savunduk, milletlerarası anlaşmalar uluslararası hukuk işlemidir. TBMM’nin kabul ettiği iç hukuk kanunu değildir" diye konuştu.

Topal’ın sözlerinin ardından avukat Özge Yücel, "Nasıl bu karardan vazgeçildiğini anlattı ama neden olduğunu anlatmadı" dedi. Avukat Hülya Gülbahar da "Anayasa’nın 90’ıncı maddesi çok açık. Bunu yorumlamaya gerek yok. Arkadaşların okuması ve okuduğunu anlaması gerekiyor" dedi. Gülbahar, insan haklarıyla ilgili olan uluslararası sözleşmelerin kendisiyle çelişen kanunları bertaraf edeceğini söyledi.

Avukat Şenal Sarıhan, taleplerinin yaşam hakkının korunması olduğunu ifade ederek; "Kadınlar yaşam haklarının güvence altın alınmasını, şiddete uğramamak, ikinci sınıf olmamak istiyorlar. Temel haklarla Cumhurbaşkanlığı makamının kararname çıkarma yetkisi yok" dedi. Sarıhan, "Esas olması gereken şey yaşam hakkına sahip çıkmasıdır bu mahkeme kararının" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı avukatları iptal talebinin reddini istedi. Danıştay Savcısı, "Dava konusu işlemin iptalinin gerektiğini düşünüyorum" diyerek, fesih işleminin iptalini istedi.

Dava sonrasında kadın örgütleri Danıştay önünde bir açıklama yaptı. Avukat Hülya Gülbahar burada yaptığı konuşmada "Burada İstanbul Sözleşmesini savunuyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi her seferinde söylüyoruz. Eşit bir hayat için mücadele etmeye devam edeceğiz dolayısıyla mecburuz İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, şiddetsiz bir hayat için mücadele etmeye devam edeceğiz, her anımızda, her saniyemizde İstanbul Sözleşmesi’ni savunacağız ama aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi bizim onurumuz, onur mücadelesi veriyoruz burada, onurumuzu kimseye ezdirmeyiz kimseye ezdirmeyeceğiz" dedi.

Ne olmuştu?

Türkiye, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılan ve İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin ilk imzacılarından biriydi. Sözleşme, toplumsal cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılık ve şiddet sorununa dair bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı uluslararası sözleşme olarak biliniyordu. Türkiye, 10 Şubat 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanan İstanbul Sözleşmesi'ne on sene boyunca taraf oldu. 20 Mart 2021 tarihinde ise İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekildiğini duyurdu.