Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), TBMM'yi  bu hafta Genel Kurul'a inmesi beklenen kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifi görüşmeleri öncesinde uyardı:  "Alarmdayız! 7/24 nöbetteyiz! Gözümüz Meclis'in üzerinde! Medeni Yasa'ya, Ceza Yasası'na, 6284'e dokunmayın.Medeni Yasa'ya, Ceza Yasası'na, 6284'e dokunmayın, çocuk istismarı faillerine affı tekrar önümüze getirmeyin!" 

Her gün en az 3 kadının yakınları tarafından öldürüldüğünü, bir o kadarının da şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini vurgulayan EŞİK, "Nöbetteyiz çünkü; göstermelik genelgeler, etkisiz yasa değişiklikleri ile oyalanmaya ya da bir hakkımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok" dedi.

EŞİK'in açıklaması şöyle:

Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda değişiklikler getiren “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda tartışılması bekleniyor.

EŞİK Platformu olarak, ceza yasası ve ceza yargılaması yasalarında yapılacak birkaç göstermelik değişiklik ile kadına karşı şiddetin önlenemeyeceğini defalarca anlatmaya çalıştık. Gündemdeki yasa değişikliği teklifinin de sorunların çözümüne bir katkı sağlamayacağını, tam tersine yeni sorunlar yaratacağını ayrıntılı bir bilgi notuyla milletvekilleri ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Bilgi notunda, yasa değişikliği teklifinde yer alan tutuklamada katalog suç düzenlemesi, takdiri indirim nedenlerinin sınırlandırılması, suçun “kadına karşı işlenmesi” ibaresi (nitelikli hal düzenlemeleri), mağdur ile şikâyetçinin/katılanın hakları (şiddet mağduru kadınlar için avukat görevlendirilmesi), uzlaşma gibi konulardaki değerlendirmeler yer alıyor.

Genel kurulda tartışmalara katılacak ve oy kullanacak tüm milletvekillerini, bu bilgi notunu tekrar okumaya, katılımcı yasa yapma süreçlerini yok eden, TCK’nın sistematiğini bir kez daha bozan bu yasa değişikliklerine itiraz etmeye çağırıyoruz.

Tekrar ediyoruz: Bu teklifte şiddetin önlenmesinde etkili olacak tek bir çözüm önerisi yok. Çünkü kadına karşı şiddetin önlenmesi için atılması gereken tek ve acil adım belli: Mevcut yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanması ve başta yargı olmak üzere toplumsal hayatın tüm alanlarında eşitlik karşıtı söylem ve uygulamalara son verilmesi. Bunlar da teklifte yer almıyor.

Pişmanlık (!) indirimi otomatik bir indirim haline mi getirilmek isteniyor?

TCK’nın takdiri indirim nedenlerini düzenleyen 62. maddesinde yapılmak istenen değişiklik yasalarla bu şekilde oynamanın tehlikeleri konusundaki tipik örneklerden biri: Mevcut Yasa’da “Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir” hükmü yer alıyor. Teklif ile “yargılama sürecindeki davranışları,” ibaresi “yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya” şeklinde değiştirilmesi isteniyor. Teklif yasalaştığı takdirde,

  • Faillerin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları otomatik bir indirim nedeni haline gelebilecektir.
  • Maddeye eklenecek tek bir “veya” kelimesi ile “cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri”, maddedeki diğer kriterlerden bağımsız olarak tek başına otomatik bir diğer indirim nedeni olabilecek. Yani diğer durumların hiçbirini dikkate almaksızın, sadece cezanın failin geleceği üzerindeki etkilerini göz önüne alarak indirim uygulanabilecek.

İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın, 6284 sayılı şiddet yasasına dokunmayın, çocuk istismarcılarına affı aklınızdan geçirmeyin!

Bugünlerde sık sık, kadına karşı şiddetle mücadele görüntüsü altında, 6284 sayılı şiddet yasasına müdahale hazırlıkları yapıldığına dair söylentiler duyuyoruz.

Ceza Yasası’na eklenecek maddede “ısrarlı takip” kavramı kullanılırken, 6284 sayılı yasada “tek taraflı ısrarlı takip” deniyor. 6284’teki “tek taraflı” kelimelerinin çıkartılarak iki yasanın “uyumlaştırılması”ndan söz ediliyor. Böylesine gülünç bahanelerle 6284’e müdahalenin de hazırlıkları yapılıyor.

Öte yandan, İstanbul Sözleşmesi’den bir gece yarısı Resmi Gazete’de yayınlanan tek kişilik bir Cumhurbaşkanı Kararıyla hukuk dışı bir biçimde çıktığımızı unutmadık. 2016 yılında bir gece yarısı TBMM genel kurulunda son dakika verilen önergelerle çocuk istismarı faillerinin affını ve tecavüz failleriyle evliliği içeren TCK/103 değişikliği girişimlerini de unutmadık.

Yine TBMM komisyonlarında madde madde tartışılmayıp, topluca ve apar topar geçirilen bir yasa değişikliği girişimi ile karşı karşıyayız. Ve yine, TBMM genel kurulunda üç-beş imza ile kotarılacak son dakika değişiklik önergeleri ile yeni emrivakilerle karşılaşma endişesi yaşıyoruz. Yasa yapım süreçlerinde, yapılan yasa ile ilgili tüm aktörleri ve TBMM’nin tüm demokratik yasa yapım süreçlerini dışlayan bir oldu/bitti, atı alan Üsküdar’ı geçti hukuku ile karşı karşıyayız. Yasal düzenlemeleri toplumun, muhalefetin ve hatta iktidar milletvekillerinin bile bilgisinden kaçırarak yaratılan bu belirsizlik ortamı, yeni hak kayıpları konusundaki tedirginliğimizi artırıyor.

Bu yüzden alarmdayız. Bu yüzden, Türkiye’nin her yanından kadınlar olarak, gece gündüz kesintisiz nöbetteyiz; Meclis’i izliyoruz.

Çünkü bir hakkımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok.

Sorun yasalarda değil, yasaların etkin ve adil şekilde uygulanmamasında!

Yasalara uygun davranmayanlar, yasaları uygulamayanlar, uymayacakları ve uygulamayacakları yeni yasalar yapmaktan vazgeçmeli.

Cinsiyete ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ortadan kalkmadan, hele de yasalarda reform adı altında geri adım atılmasına yol açacak değişikliklerle eşitsizlik ve kadınlara karşı şiddet ortadan kaldırılamaz

Kazanılmış haklarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz!

Yasalara Dokunma Uygula!