Sakarya Kadın Platformu, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davanın bugün yapılacak duruşması öncesinde AKM önünde yaptığı basın açıklamasında, “İstanbul Sözleşmesi’nden değil, önümüzden çekilin” dedi.

Platform Sözcüsü, Eğitim Sen Sakarya Şubesi Kadın Sekreteri Yasemin Hacıeyüpoğlu’nun okuduğu basın açıklamasında, “Bugün Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar alanları dolduruyor. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 tarihinde feshedilmesine karşı açılan davalar 28 Nisan 2022’de yani yarın Danıştay’da görüşülecek. İstanbul Sözleşmesinin hukuksuz karar iptali, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin anayasaya ve hukuka aykırılığını bir kez daha savunmak için alanlardayız” denildi.

İSTANBUL BÖSLEŞMESİ KADINLARIN ORTAM MÜCADELESİNİN ÜRÜNÜDÜR

“Bugün “kararı geri çek, sözleşmeyi uygula” demek için buradayız. Bugün “erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz” demek için buradayız. Bugün “asla yalnız yürümeyeceksin” demek için buradayız” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, şu görüşler yer aldı:

“İstanbul sözleşmesi kadınların ortak mücadelesinin ürünüdür. İstanbul Sözleşmesi’nde Nahide Opuz’un ve annesinin kanı var. 2011 yılında ilk imzacısı olduğumuz bu sözleşmenin o günlerde imzalanması neden gerekli ise bugün de aynı gerekçeler devam etmektedir. Şiddete maruz kalmak, bu döngüden çıkamamak kadının suçu ya da sorumluluğu değildir. Akıllarımız karışık, geleceğimiz karanlık. 2011 yılında oy birliği ile imzalanan bu sözleşmeden 10 yıl sonra ne oldu da gece yarısı çekilme kararı alındı? Cumhurbaşkanının çekincesiz imza koyduğu bu sözleşmeye ve 6284 sayılı kadını koruma kanununa gerek mi duyulmuyor artık?”

2 YILDA 938 KADIN KATLEDİLDİ

“ Ama veriler öyle demiyor: 2020 yılında 300 kadın cinayeti, 2021 yılında 280 kadın cinayeti 217 şüpheli kadın ölümü, 2022 mart ayında 24 kadın cinayeti, 19 şüpheli kadın ölümü,2022 şubat ayında 23 kadın cinayeti, 21 şüpheli kadın ölümü, 2022 ocak aynıda 26 kadın cinayeti 28 şüpheli kadın ölümü… 2020 yılından bugüne sadece 2 yılda 938 kadın katledildi.

938 bir sayı, istatiksel bir bilgi değildir. 938 can, 938 kız kardeş,938 evlat, 938 annedir.

İstanbul Sözleşmesi bugüne kadarki en bütünlüklü metindir. Dört temel başlıkta taraf devletlerin yapması gerekenleri dizer. Toplumsal cinsiyet eşitliğini var etmek için madde madde ışık tutar. Önce şiddeti önlemeyi, sonra şiddete uğrayanı korumayı, şiddet ortaya çıktı ise etkili bir soruşturma ve kovuşturma süreci yürütmeyi, hepsiyle birlikte kurumlar arası koordinasyonu sağlayıp kadınları güçlendirici eşitlikçi politikalar geliştirmeyi anlatır.

2011 yılında bu sözleşmeyi imzalamaktan onur duyan siyasiler bugün de aynı siyasilerdir.”

Peki bu sözleşme kadın cinayetlerinin artmasına mı neden oldu?

Hayır, çünkü İstanbul Sözleşmesi tam ve yetkin uygulanmadı. Sözleşme şiddeti önlemeye yönelik düzenlemeler getiriyordu. Aksine sözleşmenin feshedilmesi cinayetlerin artmasına neden oldu.

Sözleşme erkekleri evden uzaklaştırıp yuva mı yıkıyor?

Hayır, sözleşme her türlü şiddetin suç olduğunu toplumsal değerleri kötüye kullanarak örtülmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Hane halkının güvenliği daha öncelikli olduğundan şiddet uygulayan ve uygulamakla tehdit eden erkekler evden uzaklaştırılıyor.

Peki sözleşme erkekleri mağdur mu ediyor?

Hayır, sözleşme cinsiyet gözetmeden şiddete karşı koruyucu düzenlemeler öngörüyor. Sözleşme cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımı yapmaz, herkesi korur.

Biz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi kadını, çocuğu, erkeği herkesi şiddet mağduru olmaktan koruyan bir sözleşmedir.

Biz biliyoruz ki kadının kendisini güvende hissedemediği bir yerde kimse kendisini güvende hissedemez.

Öncülüğünü ettiğiniz, ülke ülke dolaştırıp imzalattığınız, ilk imzacısı olduğunuz gerekçesiz, keyfi bu sözleşmeden geri çekilemezsiniz.

Biz korkmadan sokaklarda gezmek, düşünmeden istediğimizi giymek, özgür seçimler yapmak ve bunların sonucunda yargılanmadan, öldürülmeden yaşamak istiyoruz ve yaşayacağız.

Bir kişi eksilmeden devam etmek için susmayacağız. Siz yumruklarınızı sıktığında biz dişlerimizi sıkmayacağız.” Boyun eğ, hayatta kal sözlerinize aldırmayacağız.

Ve biz biliyoruz geçmişimiz ya da bugünümüz bize ne söylerse söylesin geleceği inşa etmek elimizdedir.

O yüzden, İstanbul sözleşmesinden değil, önümüzden çekilin!”