KESK’in 25 Kasım’dan bu yana ”Eşit ve özgür yaşamak istiyoruz!” kampanyası çerçevesinde yürüttüğü çalışmalardan biri olan anket çalışmasının sonuçları açıklandı. Anket çalışmasını neoliberal politikalar sonucu esnek, güvencesiz sömürü koşulları altında çalışmak zorunda kalan kadın emekçilerin sorunlarını tespit etmek amacıyla yaptığını ifade eden KESK, anket sonuçlarının ortaya çıkardığı tespitlerden hareketle bir mücadele programı hazırlayacağını duyurdu.

“İşyerinde Kadın Emekçilerin Temel Sorunları Araştırması” kapsamında web tabanlı uygulanan ankete 62 ilden, 84 farklı meslek grubundan bin 792 kadın katılımcı yanıt verdi. Türkiye’de kadına yönelik ayrımcılık, şiddet ve mobbingin kamu emekçisi kadınlara yönelik boyutlarını tespit etmek, kamu emekçisi kadınların çalışma yaşamında karşılaştığı temel sorunları ve talepleri açığa çıkarmak amacıyla yapılan anketin sonuçlarına göre, kamu emekçisi kadınların yaklaşık yarısı cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünüyor.

Güvencesiz istihdam edilenler cevaplarında çekimser davranıyor

Ankete katılan kadınların yüzde 82’si 4a’lı memur statüsünde, yüzde 9’unun sözleşmeli, yüzde 4’ü 4/d li (taşerondan kadroya geçenler) ve yüzde 5’inin diğer statülerden olduğu görülüyor.

Araştırmada, güvencesiz istihdam edilenlerin duygu ve düşüncelerini ifade etmekte kadrolu memurlara göre daha çekinceli olduklarının gözlemlendiği ifade ediliyor.

Kadınlar, toplumsal cinsiyet rollerine uygun işlerde çalışıyor

Araştırmada, katılımcıların yüzde 41’inin “Eğitim-öğretim hizmetleri” grubundan, yüzde 32’sinin “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” meslek grubundan, yüzde 17’sinin iş yerlerinde büro iş ve işlemleri ile ilgili meslekler grubundan ve yüzde 7’sinin de mimarlık, mühendislik, vb. teknik meslekler grubundan olduğu ve bu durumun da işgücünün, gelenekselleşmiş toplumsal cinsiyet rollerine uygun işlerde kadın istihdamının daha fazla olduğu tespitiyle uyum gösterdiği ifade ediliyor.

Kadınların yarısı ayrımcılığa uğradığını düşünüyor

Araştırmaya katılanların yüzde 48’i işyerlerinde cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldıklarını düşünüyor.

İşyerinde ayrımcılığa uğradığını düşünen kadın çalışanların kadro durumuna bakıldığında, iş güvencesi daha az olanlar arasında ayrımcılığa uğradığını düşünenlerin daha fazla olması göze çarpıyor.

Eğitim düzeyi arttıkça, ayrımcılığa uğradığını düşünen kamu çalışanı sayısı artış gösteriyor. Araştırma sonuçlarında eğitim düzeyi arttıkça ayrımcılık konusundaki farkındalığın da arttığına dikkat çekiliyor.

Ankette “İşyerinde cinsiyetinizden dolayı ayrımcılığa maruz kaldığınızı düşünüyor musunuz?” sorusuna verilen cevaplar şöyle:

En büyük sorun mobbing

Araştırmada katılımcılara “Mobbing, Fiziksel-Cinsel-Sözlü taciz, Yasal hakların kullanımının engellenmesi ve Kariyer/yükselmede ayrımcılık” durumlarına maruz kalıp kalmadıkları soruldu. Birden fazla şıkkın işaretlenebildiği bu soruda katılımcıların yüzde 92’si en az bir haksız duruma maruz kaldığını ifade etti.

Kamu çalışanı kadınların yüzde 59’u işyerinde mobbinge uğradığını düşünüyor. İzin, örgütlenme vb. gibi yasal haklarını kullanırken mobbingle karşılaşan kadınların oranı yüzde 39, kariyer ve yükselmede ayrımcılık yaşayan kadınların oranı yüzde 34, sözlü tacize uğrayan kadınların oranı ise yüzde 28 olarak kayıtlara geçti.

“İşyerleri kadınlar için güvenli olmaktan çok uzaktadır” değerlendirmesi yapan KESK, başvuru mekanizmalarının yetersizliği, soruşturmaların çoğunun ataerkil cinsiyetçi yaklaşımla yürütülmesi ve cezasızlıkla sonuçlanması ve faillerin korunması gibi nedenlerden dolayı kadınların çoğunun uğradıkları şiddete karşı sessiz kalmayı tercih ettiğini belirtti.

Kadınlar iş yerlerinde kreş istiyor

Araştırmada kamu işyerlerinin yüzde 89’unda uygun bir kreş olmadığı ortaya çıktı. Araştırmaya katılan kamu çalışanı kadınların yüzde 94’ü işyerlerinde kreş açılmasını talep ediyor.

KESK yaptığı araştırmanın sonuçlarına ilişkin, “Bugün çok büyük kısmı asgari ücret ve altında ve görece düşük gelir sahibi olan kadınların özel kreş ücretlerini karşılaması neredeyse imkansızdır. Bu durum birçok kadını da iş yaşamından koparak bakım yükünü karşılamak üzere eve dönmeye itmektedir” değerlendirmesi yaptı.

Araştırmada birçok kamu emekçisi kadının bebek ve anne bakımı için ücretli doğum izni süresinin uzatılması gerektiğini düşündüğü sonucu da yer aldı. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 51’i ücretli doğum izninin 32-44 hafta arasında olması gerektiğini, yüzde 28’i 16-31 hafta arasında olması gerektiğini, yüzde 21’i ise 45 hafta ve üzerinde olması gerektiğini ifade etti.

Araştırmaya katılan her üç kadından birisi yasal olan süt izni kullanımında da sorun ve engellemelerle karşılaştıklarını ifade etti.

Kaynak: Gazete Rüzgarlı