Sakarya Kadın Platformu, Türkiye’in Cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul’dan Sözleşmesi’nden çekilmesini protesto etti. Çekilme kararının yürürlüğe gireceği 1 Temmuz’dan önce AKM önünde bir araya gelen kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımadıklarını bir kez daha haykırdılar.

Sakarya Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Yasemin Hacıeyüpoğlu, eylemdeki konuşmasına bugün İstanbul’da gerçekleştirilen Büyük Kadın Mitingini Valiliğin engelleme çalışmalarını eleştirerek başladı. Valiliğin önce pandemiyi bahane ederek mitinge izin vermediğini, Çarşamba günü mitingi 1000 kişiyle sınırlı tuttuğunu, Perşembe günü de kişi sınırlamasını kaldırdığını vurgulayan Hacıeyüpoğlu, “Amacı şuydu: Ülkenin dört bir yanından İstanbul’a gelecek kadınların yollarını kesmek. Çünkü pazartesi pandemiyi bahane ederek mitingi yasaklayan zihniyet Perşembe günü pandeminin ortadan kalktığını mı düşündü? Bizim yolumuzu kesemezsiniz. Biz de ülkenin dört bir tarafını miting alanına çeviririz. Çünkü biz; İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” dedi.

İstanbul Sözleşmesi’nin 20 Mart 2021’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine” karar verildiğinin açıklandığını anımsatan Hacıeyüpoğlu, “Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişilik Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılamaz! Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez! Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler böyle yok edilemez! Bu hukuksuz, bizim için geçersiz karar, isyanımızı, öfkemizi büyüttü. Kabul etmiyoruz” diye konuştu.

“VAZGEÇMİYORUZ”

Hacıeyüpoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği bir ortamda, sözleşmenin kaldırılmasını gündeme getirmek tüm bu suçlara zemin hazırlamak demektir. Bu girişimin arkasından, 6284’ün etkisiz hale getirilmesi, boşanan kadının yoksulluk nafakasının kısıtlanması, çocuk istismarcılarının affedilmesi, tecavüzcü ile evliliğin yeniden getirilmesi ve evlilik yaşının 16’nın da altına, çocuklarla cinsel ilişki yaşının 15’in de altına indirilmesi, şiddet suçlarında belge istenmesi, çocuk cinsel istismarı ve tecavüz suçlarında kadına karşı şiddet suçlarında “somut delil” aranması, aile arabuluculuğu gibi temel haklara saldırıların gündeme alındığını biliyoruz. Açık açık ilan ediyoruz: Kazanılmış haklarımızın hiçbirinden VAZGEÇMİYORUZ!

Biz haklarından, hayatlarından, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyen milyonlarız… Haklarımızı güvenceye alan yasaları hayatı pahasına kazananlarız. Daha nice hakkımızı mücadelemizle kazanacak olanlarız.

İŞTE BURADAYIZ, YİNE YAN YANAYIZ, GÜÇLÜ, UMUTLU VE KARARLIYIZ!

İstanbul Sözleşmesi eşit ve şiddetten uzak hayat hakkımızın güvencesidir. İstanbul Sözleşmesi, din, dil, ırk, sınıf, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, yaş, medeni hal, doğum yeri, göçmenlik gibi nedenlerle ayrımcılığa uğramaksızın şiddetten uzak bir hayat yaşama hakkının garantisidir. İstanbul Sözleşmesi, sınırları aşan mücadelemizin belgesidir. Şiddetle mücadeleyi en kapsamlı şekilde ele alan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp, “milli” ve “yerli” söylemleriyle mücadelemizin evrenselliğini yadsıyan yeni sözleşmeleri asla kabul etmiyoruz. Haklarımız ve hayatlarımız hakkında pazarlık yapmıyoruz.

EŞİTLİK İÇİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!

Kadınlar en çok boşanmak istedikleri eşlerinden, ayrılmak istedikleri partnerlerinden, en yakın ve akrabaları olan erkeklerden şiddet görüyor ya da öldürülüyor. Aile içi diye üstü örtülen, karakollarda uzlaştırılan, yargıya taşınmayan şiddet vakaları bizi yaşamdan koparıyor. Görevlerini yapmayan kolluk güçleri bizi şiddet ile baş başa bırakırken, erkek yargı failleri aklarken, siyaset cezasızlığı beslerken faillerin sırtı sıvazlanıyor. Hayatını savunmak için şiddet gördüğü erkekleri öldürmek zorunda kalan onlarca kadın, binlerce düşünce suçlusu hala cezaevlerindeyken, çıkarılan aflar, yapılan infaz yasası düzenlemeleriyle binlerce şiddet faili erkek serbest bırakılıyor. Buradan bir kez daha teşhir ediyoruz.

Katiller aramızda! Şiddet failleri aramızda!

Cezasızlık politikasıyla faillere ortaklık eden bir devlet bu şiddetin ve cinayetlerin suç ortağıdır. İstanbul Sözleşmesi hayatlarımızın güvencesidir.

Vazgeçmiyoruz!

20 Mart’ta yayınlanan tek kişilik hukuksuz kararın hemen ardından onlarca baro, kadın ve LGBTİ+ örgütü, siyasi parti, sivil toplum örgütü ve hatta tek tek kişiler Danıştay’a yürütmeyi durdurma davası açtı. Bugüne değin Danıştay’dan bir tek ses çıkmadı. Soruyoruz, dava dilekçelerimize ne oldu? Adaleti sağlaması gereken kurumlar neden işlemiyor? Sözleşmenin feshi, 1 Temmuz’da resmen gerçekleşecek. Danıştay dava dilekçelerimize ne zaman yanıt verecek? Beklettiğiniz, askıya aldığınız, görmezden duymazdan geldiğiniz, tozlu raflara terk ettiğiniz bizim yaşam hakkımız. Danıştay yürütmeyi durdurma taleplerimiz konusunda neden hala bir cevap vermiyor? 1 Temmuz’da Türkiye’nin Sözleşme’den çıktığı ilan edildikten sonra, iş işten geçtikten sonra mı karar verecek? Şimdiden söylüyoruz, biz bu davadan vazgeçmiyoruz. 1 Temmuz’dan sonra da hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz...

MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK!

1 Temmuz’a kadar haklarımızı, hayatımızı, İstanbul Sözleşmesini savunma mücadelemizi alanlarda, sokaklarda, meydanlarda sürdüreceğiz. 1 Temmuz’dan sonra da sözleşmeyi nasıl kazandıysak öyle savunacağız. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, erkek adalet değil, gerçek adaletin uygulandığı, demokratik bir hukuk devletinde eşit, özgür ve şiddetten uzak bir yaşam sürmek hakkımız!

Yarınlarından umut duyulan bir hayat, neşemizi, arzularımızı, hayallerimizi, sevincimizi doya doya yaşadığımız bir dünya için, rengarenk var oluşumuzda bir tek rengimizi soldurmamak, aramızdan bir tek kişinin eksilmeyeceği bir yaşamı inşa etmek için sınır tanımayan mücadelemize güveniyoruz! Birbirimize güveniyoruz, birliğimize güveniyoruz! Haklarımıza, sözleşmemize göz dikenlere sesleniyoruz… Mücadeleyle kazandığımız, artık bütün toplumun kabul ettiği haklarımızın bir tekinden bile vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesini nasıl kazandık ise öyle savunmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden değil önümüzden çekilin!”