Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına alıp milyonları eve hapsederken, iş ve okul hayatlarının hanelere taşınmasından olumsuz etkilenen kesimler içinde ev ve işin yükünü aynı anda üstlenmeye çalışan kadınlar üst sıralarda yer alıyor.

Pandemi öncesindeki hayatta iş ve ev ayrımının daha net olması nedeniyle kendileri için öngörülen geleneksel rollerden biraz olsun sıyrılabilen beyaz yakalı kadınlar şimdi ev işlerini, çocuklarının uzaktan eğitimini ve yüksek performans beklenen işlerini aynı zaman diliminde yürütmenin zorluklarını yaşıyor.

Eşlerinin ya da hayat arkadaşlarının “yardımının” yeterli ya da istenildiği gibi olmadığı durumlarda ise bu kadınların yaşamı tam bir kaosa dönüşebiliyor.

DW Türkçe'den Gülsen Solaker'in haberine göre, Ankara Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Emel Memiş, bu tür kriz dönemlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiğini söyleyerek, salgın öncesinde de özellikle ev içi iş yükü ya da piyasada çalışma saatleri açılarından kadınlar üzerinde daha ağır bir yük bulunduğunu belirtiyor.

Ev ve çocuk bakımı gibi işlerin “kadının sorumluluğu” olarak görüldüğü durumlarda salgında eve kapanmayla birlikte bu tip geleneksel rollerde kadın aleyhine artış olduğu da Memiş’in gözlemleri arasında.

Yapılan araştırmalara göre özellikle küçük yaşta çocuğu olan kadınlar bakım işlerine erkeklere kıyasla günde 6 saatten daha fazla zaman ayırıyor.

Salgın nedeniyle anne, baba ve çocuklar genellikle evde uzun süre birlikte oluyor

Geçmiş dönem araştırmaları ve salgın dönemi gözlemlerini paylaşan Memiş, erkeklerde yaşam seyri boyunca çok büyük değişiklik olmadığını, hanenin tipi değişse de hanede yaşayanların yaşları ilerlese de geleneksel rollerdeki uçurumun genellikle kapanmadığına işaret ediyor.

Ev işleri, çocuk ve iş hayatı arasında koşuşturma

Evden çalışan kadınları en çok zorlayan konu çocuk bakımı ve ev işleriyle birlikte profesyonel iş yaşamlarını aynı kalitede sürdürmelerinin beklenmesi. Bu nedenle kadınlar her zamankinden çok daha ağır bir iş yükü ve stres altında.

İş kaybetme korkusu

Kadınları bu süreçte zorlayan bir başka konu ise olası bir ekonomik krizde işlerini kaybetme korkusu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre Türkiye’de 2018’de istihdam oranı erkeklerde yüzde 65.7 iken kadınlarda ancak yüzde 29.4 ve belirli sektörlerde yoğunlaşmış durumda. Kadın ve erkek istihdamları arasındaki bu uçurumun salgın sırasında evde geçirilen hayat ve olası bir ekonomik krizle daha da derinleşme riski bulunuyor.

Uzmanlara göre, Türkiye’de kadınların yoğunluklu olarak çalıştığı sağlık ve eğitim gibi sektörlerde şu anda bu alanlara çok ihtiyaç olduğu için işten çıkarmalar beklenmiyor. Ancak bu alanlarda çalışan kadınları da krizin etkisiyle daha düşük ücretlerle daha yoğun mesailer bekleyebilir.

Pandemi etkisi altındaki tüm dünya bir an önce eski normal günlere dönüşün umudunu taşırken, kadınlar da bir gün ev ve çocuk bakımı gibi işlerin sadece kendi sorumlulukları sayılmayacağı günleri arzuluyor.