Ülkemizde, kadına yönelik şiddet sebebiyle öldürülen kadınların listesinin tutulduğu bir sayaç, katledilen kadınların anısına oluşturulan dijital bir sayaç var: Anıt Sayaç! Anıt Sayaç’tan söz edeceğim bugün size.

Tarihler 25 Kasım’a doğru giderken, gözümüzün ulaşabileceği her mecrada; kadınlarımız, bacılarımız, koruma, kollama, ayağın altına serilen cennetler, baş tacımızsınız sözlerini duyacağız, okuyacağız, göreceğiz. Bu laf kalabalığı oluşmadan, katledilen kadınları isimleriyle bilmek, bir zamanlar sokağımızda, şehrimizde yaşadıklarını unutmamak, sevdiklerinden hunharca kopartıldıklarını hafızamızdan çıkarmamak, onları anmak, bu konudaki farkındalığı artırmak bu yazıdan amacım. Çünkü ben Anıt Sayaç’la tanıştığımdan bu yana her sayaç kelimesini duyduğumda katledilen kadınlar geliyor aklıma.

Anıt Sayaç; sanatçı Zeren Göktan’ın ilk kez 2013 yılının Mart ayında sergilediği “Sayaç” çalışmasının katmanlarından biri. Göktan bir ayağı fiziksel, bir ayağı da sanal dünyaya açılan sergisinde, sergilenen objelere gömülü QR kodlarla izleyicileri anitsayac.com sitesine yönlendiriyordu. Sergi sona erdikten sonra sayacı güncellemeye devam etti Zeren Göktan. Veri tabanının oluşturulmasında 2012’de kadına yönelik şiddetten hayatını kaybeden kadınlara ait veriler konusunda, Adalet Bakanlığı, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvuruların sonuçsuz kalması üzerine 2008-2013 yılları arasında 5 yıllık süre için medya üzerinden bir tarama yapıldı. Daha sonra ise Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun ortak çalışması ve gönüllülerin izlemleri katkı sağladı bellek oluşturmaya. Kadın cinayetleri verileri derlenirken, aile içi şiddet dışı veya kadına yönelik olmayan cinayetler kullanılmıyor. Kadın cinayeti olduğu sonradan anlaşılan cinayetlerde ise site güncellenirken ekleniyor, faili tespit edilemeyen cinayetler ‘şüpheli ölüm’ olarak listede yer alıyor. Site yapımcıları, veriler için medya kullanıldığından ulaşılamayan cinayetlerin olabileceğinin de altını çiziyorlar.

anitsayac.com adresine girdiğinizde önünüze bir pencere açılıyor, girdiğiniz tarihe kadar ki bilgileri gösteren. İsimler var: Katledilen kadınların isimleri. İsmin üzerine tıkladığınızda, öldürülen kadınlar bir sayı, bir isim olmaktan çıkıyor. Nerede yaşadığı, kim tarafından öldürüldüğü, ne zaman öldürüldüğü, nasıl öldürüldüğü (ulaşılabilen bilgiler ölçüsünde), koruma talebi olup olmadığıyla karşılaşıyorsunuz. İsimler yan yana gelip anıtlaşıyor, arşiv oluşturuluyor, bellek yaratıyor. Çoğu kez yaygın medyanın 3nci sayfa haberlerinin dili ile okuyorsunuz bu bilgileri. Bu aşamada medyadaki cinsiyetçi dil ile de yüz yüze kalıyorsunuz.

Her gün güncellenen sayaç, bu yazının yazılmaya başlandığı 5 Kasım 2002 tarihinde, yani içinde bulunduğumuz 2022’in 11nci ayında 336’yı gösteriyordu. Kasımın 5nci gününde 5 kadın öldürülmüştü. Sayaca bilgilerin girilmeye başlandığı yıl olan 2008’deki göstergesi 66.(sadece resmi kayıtlara geçen) Yıllar geçtikçe artan gösterge 2018’den sonra 400’ün altına düşmemiş maalesef. Anıt Sayaç sitesinde sayacın yükselerek atmasıyla ilgili; “Artış tehdidi tabiatında gizli bu sayaç, şiddetin sürekliliğinin de habercisidir. Kaygı veren bir artış, ağırlaşan bir birikim yanında, aciliyete davet eden bir sayım da var Anıt Sayaç’ta. Sayaç attıkça umut eksilmekte, tane tane tükenmektedir,” deniliyor. Bir acı duvarı olarak da görebiliriz Anıt Sayacı, her gün en az kadından bir tuğlanın eklendiği. Sayacın atmaması, misyonunu tamamlaması ise kadınların öldürülmemesine bağlı.

Kadın cinayetlerinin önüne geçilemez mi peki?

Çocukken eline oyuncak olarak silah verilen, ağam, paşam denilerek sürekli pohpohlanan, cinsel organı fotoğraflanarak, daha bebekliğinde organıyla (erkekliğiyle) övünmesinin yolu açılan erkeğin, otorite ve iktidar sahibi olduğu zaman; hiçbir zaman eşiti olarak görmediği, bu yüzden de denetlemek görevini üstlendiği kadını öldürmeyi, kendisine hak görmesinin önüne…. geçilemez mi?

Konu üzerine çalışma yapan araştırmacılar kadın cinayetlerinin “kadından nefret etme, küçümseme, tiksinme ya da kadına sahip olma duygusu” gibi nedenlerle erkekler tarafından işlenen cinayetler olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla şiddeti normalleştirmeye yarayan, politik sorunu örten ‘aşk cinayeti’, ‘namus cinayeti’ gibi kullanımların her birinin temelini de cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığı oluşturuyor.

Yani erkeklerin ileri sürdüğü; mini etek giydi, başkalarıyla görüştü, çalışmak istedi, beyaz pantolon giydi, habersiz çarşıya gitti, birlikte olma teklifimi reddetti, boşanmak istedi, söylemlerinin hepsi özünde cinsiyetçi.

Bu yüzdendir ki emniyette başlayıp savcılıkta ve mahkeme karşısında devam eden cinsiyetçi tutum nedeniyle koruma talepleri ciddiye alınmıyor, ısrarlı takip suçları cezasız kalıyor, korunma kararı ihlalinin cezaları erteleniyor ya da para cezasına çevriliyor.

Yine cinayetlerde üst sınırdan ceza mümkünken erkeklere ‘haksız tahrik’, ‘iyi hal’, ‘pişmanlık’ nedeniyle cezada indirim uygulanması, ‘akıl sağlığının yerinde olmadığı’ iddiası ile gereken cezanın uygulanmaması ya da infazın ertelenmesi ve hükümlülerin bırakılması bu yüzdendir.

Bu yüzden İstanbul Sözleşmesi askıya alınabiliyor, 6284 sayılı kanunun üzerinde kara bulutlar dolaştırılabiliyor.

Bu yüzden; İzmir’de Ezgi Zerkin’i öldüren Deniz Özarslan 100 gündür bulunamıyor.

Bu yüzden; 23 kez suç duyurusunda bulunan Ayşe Tuba Arslan, çantasında şikâyet dilekçesi varken öldürülüyor.

Bu yüzden Nazlı Meral evli olduğu erkek tarafından bıçaklanarak, Meryem Sevim ayrıldığı erkek tarafından ateşli silahla vurularak katlediliyor.

Bu yüzden Sevim Çet ‘sürekli tik tok çekiyordu’ gibi savunmalarla evli olduğu erkek tarafından öldürülebiliyor.

Bu yüzden Beyza Doğan 35 kere şikâyet ettiği Selim Tekin tarafından öldürülüyor.

Bu yüzden uzaklaştırma kararına uymayan katil, Hülya Şellavcı’yı öldürebiliyor ve zorlama hapsi kararı Hülya’nın ölümünden sonra verilebiliyor.

Bütün bu cinayetler; İçişleri Bakanlığı’nın kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin azaldığını söylediği ve sürekli KADES reklamlarının yapıldığı günlerde işleniyor.

Son olarak; yazıya 5 Kasım’da başlamıştım ve sadece kasım ayında, 5 günde 5 kadın yaşamdan kopartılmıştı. Yazıya son noktayı koyduğum bugün 18 Kasım ve kasım ayında katledilen kadın sayısı Anıt Sayaç’ın verilerine göre 36.

18 günde 36 kadın daha katledildi! Sevdiklerinden koparıldı!

Sevgi Çifter/18 Kasım 2022

*Veriler Anıt Sayaç ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan alınmıştır.