Köye yeni geldiğim yıllardı. Bir gün komşum kendi yaptığı ekmeği getirdi. Parasını ödemek istediğimde, "olur mu abla, alt tarafı bir avuç un" demişti. Bir avuç un artı saatlerce emek!  Bizim buralar emeğin değerini biraz olsun öğrendi de, Türkiye genelinde köylü hala emeğinin bir değer olduğunun farkında değil. Özellikle de kadınlar... Köydeki farkında değil de kentteki farkında mı, o da ayrı mesele! "Ev işleri" dediğimizin günde ortalama dört buçuk saatlik emek olduğu hesaplanmış - az değil...
 
Tarımda iş gücünü büyük oranda kadınlar oluşturuyor - kendi tarlalarında, yevmiyeli ya da göçmen işçiler olarak... Bir başka deyişle, bedava ya da ucuza kapatılmış emek olarak!  Tarıma emek veren ezelden beri çoğunlukla kadınlardı. Ancak endüstriyel tarım öncesinde üretimi yönlendiren, toprağına bakan, tohumu koruyan, gıdayı üretendi kadınlar. Şimdiki gibi basit "işgücü" değillerdi.
 
Dünyada gıdayı üreten, insanı besleyen hala büyük ölçüde küçük aile işletmeleri. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) rakamlarına göre gıdayı üreten % 70 oranında bu işletmeler. Ne yazık ki uygulanan tarım politikaları şirketleşmeyi hızlandırıyor, küçük işletmeleri hızla yok ediyor. Hala ayakta kalanların çoğu ise "sözleşmeli tarım" adı altında kendi topraklarında şirketlere çalışır durumdalar.  Temiz gıda üreten küçük işletmelerin yaşayabilmesi için kırsalda kadınlar tarıma sahip çikmalı...
 
Emeğimize, toprağımıza, tohumumuza, gıdamıza sahip çıkalım.
 
8 Mart emekçi kadınlar günü kutlu olsun.