Türkiye’de kanser hastaları, tedaviye giden yolun her aşamasında çeşitli sosyal ve ekonomik zorluklarla karşılaşıyor. 

Türkiye’de kanser hastalarının nitelikli tedavi ve yeni nesil “akıllı ilaçlara” ulaşmakta yaşadığı pek çok zorluk, aslında yeni değil.

SGK kapsamında olmayan bu ithal ilaçlar diğer ilaçlardan hep daha pahalıydı, ancak kur kriziyle birlikte bu ilaçların fiyatları da çok zamlandı.

Ayrıca bu yıl geçmiş yıllardan farklı olarak, yüksek maliyetli ilaçları satın alabilen hastalar için de ilaç yokluğu yaşanmaya başladı.

BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk'ün haberine göre, uzmanlar, kanser ilaçlarında yaşanan bu sorunun genel “ilaç krizinden” bağımsız olmadığını söylüyor. Ancak kanser hastalarının ilaca erişimindeki aciliyet, sorunun daha yıkıcı olmasına yol açıyor.

Sağlık Bakanlığı her yıl ilaçları fiyatlandırırken sabit bir Euro kuru belirliyor ve ilaçların fiyatı, bu sabit kur üzerinden hesaplanıyor.

Şu anda Euro kuru 20,34 seviyesinde olmasına rağmen, ilaç fiyatlandırmasındaki Euro kuru 10,76 olarak belirlendi. İlaç firmalarına göre aradaki makas arttıkça, Türkiye’ye ilaç tedarik etmek sürdürülebilir bir ticaret olmaktan çıkıyor.

Konuştuğumuz eczacılar ilaç fiyatlandırmasında belirlenen sabit kur ve gerçek kur arasındaki fark büyüdükçe, piyasada bulunmayan ilaç sayısının giderek arttığını ve kanser ilaçlarının da bundan nasibini aldığını söylüyor.

Türkiye’de ilaç krizinin ilk olarak kanser ilaçları gibi pahalı ilaç gruplarında başladığını söyleyen İstanbul Eczacı Odası Genel Sekreteri Zeki Salih Özcan, “Euro kurundaki makas firmaları Türkiye’ye daha az ilaç getirmeye ya da stoksuz bir sevkiyata itiyor. Bu da hastaları mağdur ediyor” diyor.

Özcan, Avrupa’nın en ucuz ilaç fiyatlarının Türkiye’de olduğunu söylüyor ve bunun üzerine bir de kur farkı eklendiğinde firmaların Türkiye’ye ilaç vermekten vazgeçtiğini ifade ediyor.

Ankara Eczacılar Odası Başkanı Taner Ercanlı ise kanser ilaçlarındaki yokluğun özellikle pandemi sonrasında ciddi boyutlara ulaştığını söylüyor ve “Artık birçok ilaç grubunda yokluk var ve bu kanser tedavisinde kullanılan ilaçlara da yansıyor” diyor.

Kanserle mücadele eden dernekler ise SGK tarafından karşılanmayan kanser ilaçlarının hastalara maliyetinin ciddi derecede arttığını hatırlatıyor.

Sağlıkta randevu sorunu için yeni kararlar! Sağlıkta randevu sorunu için yeni kararlar!

“Akıllı ilaçlar kanser tedavisindeki en önemli gelişmelerden biri, ancak birçoğu SGK kapsamında değil” diyen Türk Kanser Derneği Sağlık ve Eğitim Direktörü Ezgi Polat ise, “Artan döviz kuru sebebiyle bu ilaçlara ulaşım imkansızlaşıyor” şeklinde konuşuyor.

Kanser tedavisinin zorlu ve maddi olarak da yıpratıcı bir süreç olduğunu söyleyen Kanserle Mücadeleyi Destekleme Derneği Başkanı Mevlüt Yılmaz ise, “SGK, kanser tedavisinde kemoterapiyi karşılasa da bazı akıllı ilaçların ücretini karşılamıyor. Derneğimizi arayan hastalarımızın birçoğu ilacını ya borçla ya da kredi çekerek alıyor” diyor.

Kanser hastaları için tek sorun ilaç bulabilmek değil

Piyasada tedarikinde sorun yaşanan başlıca 10 ithal ilaç olduğunu söyleyen Yılmaz, “Zamlarla birlikte kanser hastalarının ilaçlara erişim sorunu devam ediyor. Tek bir dozu on binlerce lirayı bulabilen kanser ilaçlarına ulaşmakta zorluk yaşanıyor” diyor.

Tedarikinde sorun yaşanan onlarca ilaç çeşidi arasında “yaşamsal nitelikte olan ve muadili bulunmayan ilaçlar” da olduğunu kaydediyor.

Öte yandan uzmanlara göre Türkiye’de kanser hastalarının karşılaştığı maddi zorluklar ilaçla sınırlı kalmıyor.

Türkiye’nin tüm şehirlerinde onkoloji servisi bulunmadığı düşünüldüğünde; küçük köy ve ilçelerden büyükşehirlere kemoterapi tedavisi almaya giden binlerce kanser hastası için ulaşım ve konaklama masrafları da her geçen gün artıyor.

Bunların yanı sıra, kanser hastalarının beslenme ve psikolojik destek alması gerekirken, bu hizmetleri nadiren kamu hastanelerinden sağlayabiliyorlar.

Öyle ki, kanser hastalarının bu yüksek maliyetleri karşılayamama hali, kanser bakımında yeni bir yan etki olarak literatüre girdi: Finansal toksisite.

Polat, “Ekonomik sebeplerle ilacı temin edemeyen kanser hastalarında bu artık yeni bir yan etki olarak kabul ediliyor” diyor.

Geçtiğimiz günlerde bir hastanın tek bir dozu 2.750 dolar olan bir ilaca ihtiyacı olduğunu ama karşılayamadığını söyleyen Polat, bu yokluk psikolojisinin tedavi sürecini çok olumsuz etkilediğini anlatıyor:

“Bu tek dozluk bir ilaç da değil, belli bir süre kullanması gerekiyor ama öyle bir maddi gücü yok. Dolayısıyla hastalar, ‘param olsaydı tedavi olabilecektim’ diyerek psikolojik olarak çöküyorlar.”

Öte yandan kanser hastalarına önerilen ve haftada 1-2 kez balık içeren diyetleri Türkiye’de çok az sayıda hastanın ekonomik olarak karşılayabildiğini söyleyen Polat, “Kanser hastalarının beslenmeleri bile eksik kalıyor” diyor.