TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Mecliste Kartonsan işçilerinin sesi oldu. Grevdeki işçilerle birlikte basın açıklaması düzenleyen Baş, bu vesileyle tüm işçilere seslenerek, “Bu ülkede yaratılan ne varsa bunların hepsi işçilerin eseri. O yüzden işçi kardeşlerimize, işçi arkadaşlarımıza diyoruz ki, ‘Bu ülke senin’. Her ne kadar bugün unutturulmak istense de bu ülke senin, bu meclis senin” dedi.

Kocaeli’deki Kartonsan fabrikasında başlayan grev 36. günü geride bırakırken, direnen işçiler bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş’ı ziyaret etti.

İşçilerle birlikte TBMM’de basın açıklaması yapan Baş, şunları söyledi:

Bugün, özel bir gerekçeyle karşınızdayız. Dün zaten haftalık olağan değerlendirmemizi yapmıştık; fakat TİP’in mecliste sürdürdüğü siyasal mücadelenin bir ayağı da Türkiye’de her kim haksızlığa uğruyorsa, her kim eşitsizliğe uğruyorsa, her kim hak alma mücadelesi içerisindeyse, biz bütün bu arkadaşlarımızın, bütün bu yurttaşlarımızın sesi olma iddiasıyla buradayız. Bir iddiamız var: Türkiye’de hakkını almak için mücadele eden ama sesi susturulmak istenen herkesin sesi olacağız. Keşke ülkemizde herkes düşüncelerini, görüşlerini, taleplerini özgürce ifade edebileceği bir ortama sahip olsa. Keşke TBMM, bu ülkedeki emeğiyle yaşayan, alın teriyle yaşayan işçilerin meclisi olabilse; ama maalesef bu olanaklar kısıtlanıyor, engelleniyor. O yüzden çeşitli yol ve yöntemlerle işçi kardeşlerimizin sesini duyurmaya çalışacağız.

‘36 GÜNDÜR GREVDE OLAN KARTONSAN İŞÇİLERİNİ MECLİSTE MİSAFİR ETTİK’

Bugün, Kartonsan fabrikasında süren grevin, hak mücadelesinin 36. günü. Arkadaşlarımız 36 gündür haklarını almak için her yerde seslerini duyurmaya çalışıyorlar; ama sesleri inatla ve ısrarla duyulmak istenmiyor. O yüzden altını çizerek söylüyorum, hiçbiri TİP üyesi olmayan, hangi dünya görüşüne sahip olduklarını hiç sorma ihtiyacı hissetmediğimiz, ama her birisi emeği ve alın teri için mücadele eden işçiler oldukları için onları bugün mecliste misafir ettik ve seslerini duyurmak için buradayız.

Arkadaşlarımı davet edeyim. Selüloz-İş Sendikası’nın Kocaeli Şube Başkanı Murat Yörük arkadaşım, İş Yeri Temsilcisi Tuncer Kabaoğlu, işçi arkadaşlarımızdan Sinan Kahraman ve Uğur Güçlü.

İşçi servisi bariyere çarptı: 5 yaralı İşçi servisi bariyere çarptı: 5 yaralı

‘DOĞRU OLAN, ARKADAŞLARIMIZIN BU KÜRSÜYÜ KULLANMASIDIR’

Arkadaşlarımız grev alanından geldi, grev alanında başka arkadaşlarımız nöbeti devraldı. Seslerini duyurmak istiyorlar. Doğru olan, arkadaşlarımızın bu kürsüyü kullanmasıdır. Doğru olan, onların kendi sözlerini kendilerinin ifade etmesidir; ama bu hak onlara verilmediği için, işçi sınıfının sesinin susturulamayacağını bir kez daha göstermek üzere bugün Kartonsan işçilerinin grev sözcülüğünü Meclis’te ben devraldım. Onların, sevgili işçi arkadaşlarımızın yazdığı bir metni noktasına, virgülüne dokunmadan burada Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

 ‘GREV SÜRECİNE BİR GÜNDE GELMEDİK’

Basına ve Kamuoyuna,

Bizler Selüloz-İş Sendikasına bağlı Kartonsan fabrikası işçileri olarak 22 Aralık 2022 tarihinde çıktığımız greve bugün itibariyle 36’ncı günümüzde devam ediyoruz.

Yaklaşık 6 ay süren toplu sözleşme görüşmelerinde yaşanan anlaşmazlık üzerine grev uygulama kararımızı aldık. Ancak grev sürecine bizler bir günde gelmedik. Toplu sözleşme süreci öncesinde yaşanan gelişmeler grevin habercisi gibiydi.

‘BİZE DAYATILAN SEFALET ÜCRETİNİ KABUL ETMİYORUZ’

Bizler yaşanan yüksek enflasyon döneminde, artan pahalılığa karşı yaşam koşullarımızı koruyabilmek için 2022 Mart ayında ücretlerimize iyileştirme istedik. Ancak bu haklı talebimiz işveren nezdinde karşılık bulmadı. 1 Mayıs ve devamında Ramazan Bayramı’nda üretimden gelen gücümüzü kullandık ve işi durdurduk. Bunun üzerine haklı talebimiz işveren nezdinde bu sefer karşılık buldu ve iyileştirme aldık.

Toplu sözleşme sürecinde ise işverenin uzlaşmaz tutumu, düşük ücret dayatması bizleri grev sürecine getirdi. En son greve çıkmadan önce işverenin önerdiği ücret teklifi ile en düşük ücret brüt asgari ücretin yalnızca 8 lira üstüne çıkarken, ortalama ücret de brüt 13 bin TL civarına gelmektedir. Bizler bize dayatılan bu sefalet ücretini kabul etmiyoruz ve insanca yaşayabileceğimiz bir ücret talep ediyoruz.

‘TALEBİMİZ İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARI VE İNSANCA MUAMELE’

Bizi greve götüren süreç yalnızca işverenin düşük ücret dayatması değildir. Yıllarca yaşadığımız baskı ortamı, sürekli iş stresi ve işverenin bizlere olan tutumu greve giden yolun adeta önemli taşları olmuştur. Örneğin toplu sözleşme sürecinde banka ile promosyon anlaşması yapılmasına rağmen işveren uyuşmazlıktan kaynaklı promosyonun yatırılmadığını anlaşma olursa, bu promosyonun işçilerin hesabına yatırılacağını söyledi. Ancak grevin 5. gününde ise içeride çalışan kapsam dışı personele promosyonu yatırarak ve bizlere yatırmayarak adeta bizlere olan genel yaklaşımını göstermiş oldu.

Bizlerin talebi yalnızca insanca bir ücret değil, aynı zamanda insanca çalışma koşulları ve insana yaraşır muameledir. Çünkü bizler, Kartonsan’ı 2022 yılının ilk 9 ayında 666 Milyon TL kâr ettiren işçiler olarak emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz.

‘HAKKIMIZ OLANI ALANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ’

Grevi hiçbir zaman bir amaç olarak görmedik. Ama geldiğimiz noktada grev yukarıda saydığımız taleplerin karşılanabilmesi için en önemli araçtır. Bizler grevimize sahip çıkmaya devam edeceğiz ve hakkımız olanı alana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yaşasın grev, yaşasın haklı mücadelemiz!

İŞÇİLERE ÇAĞRI: NEREDE BİR DİRENİŞ VARSA, TÜM İŞÇİLER O DİRENİŞİN YANINDA YER ALMALI

İşçilerin açıklamasını okumasının ardından konuşmasına devam eden Baş, şu ifadeleri kullandı:

Bugün, bu vesileyle Türkiye’deki bütün işçi kardeşlerime bir çağrı yapmak istiyorum.

Türkiye’nin neresinde işçiler hak alma mücadelesi veriyorsa, bu, bütün işçiler adına verilen bir mücadeledir. O yüzden nerede bir direniş varsa, nerede bir grev varsa, nerede bir hak mücadelesi varsa, tüm işçiler o direnişin yanında yer almalı, tüm işçiler Kartonsan işçilerini örnek almalı, haksızlığa boyun eğmemeli, teslim olmamalı. Akılla, bilimle yan yana gelerek, omuz omuza durarak bu haksızlığa karşı bir duvar örmeliler. Direnmeliler. Hepimiz bu direnen işçi arkadaşlarımızın yanında olmalıyız. Çünkü unutmamamız gereken bir şey var: Bu ülkede yaratılan ne varsa bunların hepsi işçilerin eseri. O yüzden işçi kardeşlerimize, işçi arkadaşlarımıza diyoruz ki, ‘Bu ülke senin’. Her ne kadar bugün unutturulmak istense de bu ülke senin, bu meclis senin. Meclis, her geçen gün halktan, özellikle işçilerden uzaklaştırılarak patronlara, sermayedarlara, tarikatlara, cemaatlere teslim edilmek isteniyor; ama buranın gerçek sahibi bu işçi arkadaşlarımız.

‘SON SÖZÜ DİRENENLER, İŞÇİLER SÖYLEYECEK’

Biz inanıyoruz, son sözü direnenler söyleyecek, son sözü işçiler söyleyecek. O yüzden bu mücadele döneminde, bu örnek mücadeleyi veren arkadaşlarıma da hepinizin huzurunda, kamuoyu önünde bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Sonuna kadar yanlarında olacağız, bu mücadele kazanana kadar, hep birlikte bizim ortak mücadelemiz olarak devam edecek.