Yaklaşık bir yıldır çağımızın en büyük sorunlarından biri haline gelen ve yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan korona ile mücadele ediyoruz.

Bu mücadelenin en önünde kendi canlarını hiçe sayarak, tanımadıkları insanların hayatlarını kurtarmak uğruna sevdiklerinden haftalarca uzak kalmayı, bazen de onları görmeden hayata veda etmeyi göze alan, iki gün alkışlayıp ardından şiddet uyguladığımız sağlık emekçileri yer alıyordu. Yine de yaptıklarını unutmayan ve özverilerini saygıyla selamlayan insanlar çoğunlukta…

Bunlardan biri de seramik sanatçısı Doç. Dr. Buket Acartürk… Sakarya Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Seramik ve Cam Bölüm başkanı Doçent Buket Acartürk ile sağlık çalışanlarına atfetti son sergisi ‘Kan – Ter’ üzerine söyleştik.

Tüm sağlık emekçilerine saygıyla…

Serap ÖZER

Serap Özer: Bildiğimiz kadarıyla bu 8.kişisel serginiz. Pandemi koşullarında sergiye nasıl hazırlandınız?

Doç. Dr. Buket AcartürkBuket Acartürk: 2004 yılında İstanbul’da 780 parça seramik figürden oluşan ilk kişisel sergimi açtım. Günümüze gelinceye kadar 4 ‘ü İstanbul, birisi Kocaeli, bir tanesi New York ve bu son sergimde dahil 2 tanesi Sakarya’da olmak üzere 8 kişisel sergi gerçekleştirdim. Sergilerimde çok parçalı enstalasyonlar gerçekleştiririm bu sebeple de uzun zaman süren ve emek yoğunluklu hazırlık süreçleri olur. Kan-Ter isimli son sergim için de hazırlık süreci bu şekildeydi. Yoğun emek ve uzun saatler, günler ve aylar süren çalışma temposuna alışkınım diyebilirim. Bu alışkanlık salgın sürecinin kendi kuralları dahilinde beni olumsuz anlamda, sadece çalışma saatlerinin kısıtlı oluşu etkiledi. Gece atölyede çalışamadığım için gündüzleri ara vermeksizin çalıştım ve süre yaklaşık 5 ay kadar devam etti.

-Serginizin adı Kan-Ter, neden bu ismi tercih ettiniz?

B.A: Pandemi döneminde, sağlık çalışanlarının hastane, acil veya yoğun bakım servislerinde, can pahasına, hayat kurtarma uğruna verdikleri yoğun çabaya tanıklık ediyoruz. Örneğin, sadece 3 saatlik bir mesai sonucunda tulum, maske, eldiven ve çizmelerinden su gibi ter aktığına gözlerimize inanamayarak şahitlik ettik. Akan bu ter onların çaba ve özverili çabalarının özü ve özetiydi, aynı zamanda sözün de bittiği yerdi. Onlara destek olmak için bulunduğumuz yerden elimizden gelen desteği göstermenin de zamanıydı.

Bu duygu ve düşünceyle şekillenen KAN-TER başlıklı sergi, kan ter içinde büyük bir özveriyle çalışan ve bu mücadelede hayatını kaybeden sağlık emekçilerine bir saygı duruşudur. Aynı zamanda hala mücadelelerini büyük zorluklar içerisinde sürdüren sağlık emekçilerinin yaşadıkları zorluklara yönelik farkındalık oluşması için de bir katkı ve moral destek çabasıdır.

-Pandemi sizin hayatınızı nasıl etkiledi.

B,A: Bir yılını dolduran pandemi koşullarına alışmak, uyumlanmak ve yaşamı bu yeni duruma göre tasarımlamak gerekliliği çok kişide olduğu gibi beni de başlangıçta zorlayan bir dönem oldu. Bu zorlanmadan kastım akademisyen olarak uygulamalı bir alanda eğitimi planlamak ve en verimli şekilde sürdürmek gayreti oldu. Fakat süreç uzadıkça yeni duruma uygun yöntemleri de geliştirmeye çalıştık. Pandemi gibi olağanüstü bu sürecin insanlık, çevre, doğa üzerinde çok yönlü değişikliğe, zorluğa ve başkalaşıma sebep olduğunu görüyoruz. Tüm bunların sanatsal yaratıcılığı destekleyen de etkilerinin olduğunu düşünüyorum. Son dönemleri akademik ve sanatsal alanda daha verimli üretimlerle değerlendirmeye çalışıyorum.

-Sergide bir karınca figürü vardı. Daha önceki sergilerinizin karınca figürlerinden oluştuğunu biliyoruz. Karıncaların sizin sanat hayatınızdaki yeri nedir?

B.A: Sanatsal üretimlerimi toplumsal ve sosyal durum veya sorunlarından beslenerek gerçekleştiririm. Seramik üretimlerimin esas figürünü ise karıncalar oluşturdu.

Karıncalar en bilinen özellikleri olan çalışkanlıkları ve her şeyi taşıma özellikleri ve örgütlü bir topluluk olmalarının yanı sıra muazzam iş bölümleri, yardımlaşmaları ve insanlara örnek olabilecek düzeydeki yaşam biçimleri, bu varlıkların özellikle seçmemin en önemli nedenlerindendir.

Birbirinden farklı boyut ve şekillerde her sergi için ayrı biçim ve renkte yaptığım karınca figürleri benim sanatsal ifade aracımın en klasik, sade ama bir o kadar da güçlü dili haline geldi. Yaklaşık 30 yıldır, 5 binden fazla karınca figürü yaptığım için seramik sanatı alanında bu şekilde bilindiğimi söyleyebilirim.

Kan-Ter isimli sergimde sağlık çalışanları ile ilgili tematik bir çalışma yaparak eldiven formunu kullandım. 166 adet porselen eldivenden oluşan enstalasyonda porselenin inceliğini, şeffaflığını, ışık geçirgenliğini, emek, çaba, yaşam ve ölüm diyalektiği içinde konumlandırmayı amaçladım. Sergide yer alan tek bir küçük kırmızı karınca figürü ise hem geçmiş sergilerdeki karıncaları selamlarken bundan sonra gerçekleşecek yeni üretimlere de referans veriyor.

-Çalışmalarınızı görmek isteyen ancak çeşitli nedenlerle gelemeyenler için bir tanıtım projeniz var mı?

B.A: 16 Mart 2021 tarihine kadar izlenebilir olan sergime gelemeyenler ve daha geniş izleyici ile buluşabilmesi için online sergi hazırlıklarımız devam ediyor. Online sergi hazırlıkları tamamlandığında sergiyi atfettiğim sağlık çalışanlarının internet sayfalarında online olarak izlenebilecek.

- Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

B.A: Ben teşekkür ederim