Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Aralık ayı Medya Raporu'nu yayımladı. Yayına başladıktan 26 gün sonra kapanan Olay TV'de yaşananların irdelendiği raporda, Türkiye'de artık yalnızca eleştirel, araştırmacı gazeteciliğin değil, gelişmelerin tüm tarafların görüşleri aktarılarak verilen objektif gazeteciliğin de suç sayıldığı belirtildi.

ÇGD'nin 'Biz bu OLAY'ı biliyoruz' başlığıyla yayımladığı rapor şöyle:

"Karanlıkta kurşun sıkan da kurşunun hedefi de her zaman bellidir!

2020 yılı takviminden eksilen her gün, genelde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, özelde gazeteciler için düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün daha da eksildiği günlerdi. Gün geçmedi ki bir gazeteci, sırf haber yaptığı ve o haber siyasi iktidarın hoşuna gitmediği için soruşturmaya uğramasın, gözaltına alınmasın, tutuklanmasın ya da tehdit edilmesin. Bu yüzden de geçmiş yıllarda olduğu gibi 2020’de de tutuklu gazeteciler listesinde ilk sıralardaki yerini korudu Türkiye!

2020 yılından itibaren aylık periyotlarla yayınlamaya başladığımız ‘Medya Raporu’muz vesilesiyle basına yönelik baskılardaki artış ve nitel dönüşüm tüm gerçekliğiyle ortaya konulurken, baskının, meşru yöntemlerin kullanılmasının yanı sıra meşru olmayan yöntemlerle de yapılmaya başladığına dikkat çekmeye çalıştık. Bu meşru olmayan yöntemlerin başında otosansürün hakim kılınması gelmektedir ki çıkar çatışmasına düşüldüğü anda halkın haber alma hakkına ihanet eden medya patronları ile kurdukları sistemde yönetici yaptıkları ‘gazeteciler’, bu yöntemin uygulayıcısı konumundadır. Son 18 yılda yaşananlar sonucunda gazetecilik; halkın gerçekleri öğrenmesini engelleme amaçlı manipülasyon yapma, patronların çıkarlarını iktidarla uyumlama işi olmuştur. Yıl içerisinde bunun birçok örneğine şahitlik etsek de yılın son iki ayında basında yaşanan iki olay baskının düzeyini, hangi görüşte olunursa olunsun herkese net şekilde gösterdi."

OBJEKTİF GAZETECİLİK SUÇ SAYILIYOR

"İlki hatırlanacağı üzere Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifa etmesinin ardından yapılamayan yayınlar ve sonrasında ‘saray’dan gelen talimatla ateşin üstüne su dökercesine servis edilen haberlerdi; bu gelişmenin analizi, “Türkiye’de medyanın kamera arkasını gösteren istifa: Türkiye’de medya tek seslidir, o ses de ‘saray’ işaretiyle çıkar!” başlıklı kasım ayı raporumuzda detaylı şekilde yapılmıştı. Geçen ay, yani 2020 yılının son ayı olan aralıkta yaşanan bir ‘olay’; Türkiye’de, anayasada da yer alan evrensel insan haklarından biri olan düşünce ve ifade özgürlüğünün en önemli araçlarından basın özgürlüğünün, sadece eleştirel, araştırmacı gazetecilik - bazı kesimler tarafından yaftalama amaçlı kullanılan ‘muhalif’ – için değil, gelişmelerin tüm tarafların görüşleri aktarılarak verilen objektif gazetecilik düzeyinde de suç sayıldığını gösterdi.

‘Merkez medya’nın yoğun baskılar sonucu iktidarın siyasi propaganda araçlarından biri haline dönüşmesiyle birlikte oluşan boşluğu görüp, bu yılın eylül ayında kuruluş ve yayın hazırlığı çalışmalarına başlayan Olay TV, bu süreçte ne tür bir yayın politikası izleyeceği üzerinden tartışma alanına çekilmek istenmiş; kanalın sahibi konumundaki iş insanı Cavit Çağlar, tarafsız yayıncılık yapılacağını vurgulamıştı. Özellikle iktidar destekli gazete ve köşe yazarları, kanala daha yayına geçmeden hiza vermeye çalışarak, arkasında muhalif siyasi görüşlerin olduğunu gündeme taşıma gayretkeşliğine düşmüştü.

Tüm tartışmaların arasında kadrosunu ve teknik altyapısını tamamlayan Olay TV, 30 Kasım 2020 tarihinde yayın hayatına başladı. Hem işlenen konular hem yapılan haberlerde, taraflarının görüşlerinin yansıtılması açısından nesnelliğin öncelikleri olduğunu gösteren Olay TV’nin, sadece bu yayın politikası bile basın özgürlüğüne tahammülsüz kesimlerin açık hedefi olmasına yetti. Kanalın sahibi konumundaki Cavit Çağlar’ın da bir yandan tarafsız habercilik diğer yandan siyasi iktidara yönelik ‘sıcak’ mesajlarının ortaya çıkardığı tutarsızlıkların ardından Olay TV, yayına başlamasının üzerinden 26 gün geçtikten sonra 25 Aralık 2020 tarihinde kapandı.

Kapanma kararının ardından Cavit Çağlar, kanalın izlediği yayın politikası üzerinden kanal yöneticilerini suçlamaya başlarken, basın ve siyaset kulislerine, Çağlar’ın iktidardan gelen baskıdan kaynaklı aldığı kapatma kararını farklı bir gerekçeye büründürmeye çalıştığı yönünde bilgiler yansıdı. Özellikle HDP’nin TBMM grup toplantısının kanalda canlı yayınlanmasına yönelik tepki algısı yaratılarak, Çağlar’ın gerekçesine ‘meşruluk’ kazandırılmak istendi."

SİYASİ İKTİDARLA MESAFE

"Olay TV öznelinde yaşanan gelişmeler, medyanın finansmanının önemine ilişkin yıllardır söylediğimiz tespitleri ne yazık ki doğrulamış; özellikle siyasi iktidarlarla ilişkilerdeki mesafenin, tarafsız yayıncılık ve basın özgürlüğü için vazgeçilmez olduğu bir kez daha görülmüştür.

Olay TV’deki meslektaşlarımız bu mesafeyi meslek tecrübeleriyle halkın haber alma hakkı çerçevesinde doğru şekilde belirlerken, kanalın sahibi Cavit Çağlar’ın, her türlü etkiye açık bir mesafesizlikte olduğu görüldü. Bu yüzden kapatma kararına bir kılıf bulmaya çalışmak acizlikten başka bir şey olmayıp, bu kararın hangi nedenle hangi süreçte alındığını, karanlıkta sıkılan kurşunun neyi hedeflediği ve kimin sıktığını gayet iyi bilmekteyiz!

Basın özgürlüğüne yönelik baskıların ağır bedelini, yolsuzlukların arttığı, hukuksuzlukların tavan yaptığı, eşitsizliklerin meşrulaştırıldığı; doğanın talan edildiği, sağlık sisteminin, eğitimin çöktüğü; doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu bir ülkede yaşamakla istisnasız hepimiz ödemekteyiz. Ancak bu bedeli daha da fazla ödeyenler, halkın doğruları öğrenmesi için mücadele ettikleri için işsiz kalan meslektaşlarımızdır. Bu süreçte ilkeli duruşları ve mesleki değerleri savunmalarıyla Türkiye’de gazetecilik, basın özgürlüğü adına umut olan Olay TV’deki basın emekçilerini dayanışma duygularımızla selamlıyor, onları ayakta alkışlıyoruz."