CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, yoğun bakım sorunlarını ve çözüm önerilerini raporlaştırdı.

Raporda; yoğun bakımların dolu olduğu, pandemi yükünün devlet hastanelerine atıldığı, personel olmadan ve yoğun bakım şartları sağlanmadan başka yerlerin yoğun bakıma çevrilmeye çalışıldığı, performans sisteminin halk sağlığını kötü etkilediği belirtildi.

Rapordan öne çıkan tespitler şöyle:

Yoğun bakımlar dolu: Yoğun bakım doluluk oranları resmi olarak yüzde 70-75 arasında açıklanmaktadır. Uzmanlara göre yüzde 75 yoğun bakım doluluğu demek, yüzde 100 üzerinde dolu demektir. Çünkü servis hastasını iyi tedavi edebilmek için yoğun bakım yataklarının zaten yüzde yirmi beşinin boş olması gerekmektedir. Her an o hastalar yoğun bakıma inebilmektedir. Diğer taraftan da ameliyat sonrası ya da spesifik yoğun bakım üniteleri mevcuttur. Bu tip COVID-19 hastası almayan yoğun bakımların varlığı doluluk yüzdesini yüzde 75’lere indirmektedir. Hastanın yoğun bakıma inmesi gerekirken yer olmadığı için transferler yolu ile yakın illere gitmek zorunda kalınmaktadır. Yoğun bakıma girmek için sıra beklenmektedir. Bu da yoğun bakımların yüzde yüzden fazla olduğunun kanıtıdır. Boşalan her hasta yatağına, teklif edilen birden fazla hasta olmaktadır.

Yük devlet hastanelerinde: Bakanlık verilerine göre, yoğun bakımlarda COVID-19 hastalarının yüzde 91’nin bakımı devlet hastaneleri ve şehir hastaneleri gerçekleştirilmiştir. COVID-19 hastalarının yüzde 7’sini üniversite hastaneleri, diğer kısmını ise özel hastaneler karşılamaktadır.

Sağlıkçılar hastalanıyor: On kişilik bir yoğun bakım ekibi için hastanede ay başında yapılan liste, ayın 10’unda 8’e, 15’inde 7’ye düşmektedir. Çalışan sayısı azalırken yoğun bakımda kalan sayıları aynı ve bu kadar iş ile azalan personel ilgilenmek zorunda kalmaktadır. 40 binin üzerinde hastalığa yakalanan sağlıkçı vardır. Bunların bir kısmı ikinci hatta üçüncü hastalığı geçirmektedir. Böyle giderse hastanelerde sağlıkçılara da vatandaşa da bakacak sağlık çalışanı bulunamayacaktır.

Şartlar sağlanmadan yoğun bakım açılıyor: Tüm uzmanlar yoğun bakımın yoğun bakım yatağına indirgenmesinden rahatsızlık duymaktadır. Asıl önemli olan yoğun bakımda gerekli sağlık hizmetinin nitelikli verilmesidir. Bu yüzden önemli olan yoğun bakım uzmanı, doktor sayısı, yoğun bakım hemşiresi, tekniker ve teknisyen sayıdır. Yoğun bakım uzmanı, anestezist ve yoğun bakımla ilgili branşlar dışında diğer hekimler de yoğun bakım hizmeti akmaması için hizmet vermeye çalışmaktadır. Ancak özellikle yeni açılan hastanelerde, pratisyen doktorlar ve yoğun bakımla alakası olmayan branş hekimlerinin özellikle araştırma görevlilerinin, görevlendirilmeleri bu yoğun bakımlar için sıkıntı oluşturmaktadır. Sağlık Müdürlüklerinden hastaneler aranarak, ‘on tane yoğun bakım açacaksınız, yirmi tane açacaksınız’ denilmekte, sadece rakam telaffuz edilmektedir. Hemşire olmadan, personel olmadan, yoğun bakım şartlarını sağlamayan yerlerde, kroner yoğun bakımlar ya da başka bir yerler yoğun bakıma çevrilmeye çalışılmaktadır. Pandemi nedeniyle hızla, telaşla yeni yoğun bakım ünitelerinin açılmaya başlanması, yetişmiş elemen sıkıntısı çözümü zorlaştırmaktadır.

Yoğun bakım uzmanı ve hemşiresi yok: Yoğun bakım uzman sayısı Türkiye’de çok azdır. Türkiye’de şu anda dört yüz civarı yoğun bakım uzmanı ve iki yüz kadar yoğun bakım yan dal asistanı mevcuttur. Altı yüz otuz yoğun bakım ve yan dal araştırma görevlisi ile pandemi öncesi yirmi yedi bin yataklık bir portföye hasta bakmaya çalışılmaktadır. Şuan bu sayı 33 binden çoktur. Yoğun bakım uzmanları dışında anestezistler yoğun bakımların iş yükünü karşılamaya çalışılmaktadır. Konuşulması gereken asıl konu yoğun bakım hemşiresi sayısıdır. Sağlık Bakanlığı en son 2016 yılında 12 bin 600 yoğun bakım hemşiresi sayısı açıklamıştır. Sağlık Bakanlığı net sayıyı açıklamamaktadır. Şu anda yaklaşık 25 bin yoğun bakım hemşiresi olduğunu tahmin edilmektedir. Yoğun bakımların sadece üçüncü düzey yatakları için bile şu anda 50 binden fazla sayıda yoğun bakım hemşiresine ihtiyaç duyulmaktadır.

Dünyada saatler içinde, Türkiye’de dört gün: Tüm dünyada önemli bir kriter vardır. Yoğun bakıma alınacak hasta, genel olarak acil serviste yoğun bakıma alınmaktadır. Bir hastanın acil servisten yoğun bakıma geçme süresi dünyada bu ortalama 2-24 saat arasında değişirken, pandemide bu durum Türkiye’de 3-4 güne çıkmış vaziyettedir. Doğru istatistik yatağın dolu ya da boş olması değil, acilde yoğun bakım ihtiyacı olan hastanın ne kadar beklediğidir. Acil servisten yoğun bakıma geçiş süresi hasta için en kritik dönemdir. Bu dönem Türkiye’de şuan 3-4 gündür.

Performans sistemi tüketiyor: Performans sistemi başlı başına sağlıkçıları tüketen bir sistemdir. Bu sistem vatandaşa yeterli sağlık hizmetinin verilmesinin önündeki en büyük engeldir. Sağlıkçılar insanca ve insan onuruna yakışır şekilde yaşayabilecekleri, tek kalemde yatacak, emekliliğe yansıyacak bir ücret istemektedir. Hemşire ve sağlık çalışanları kendilerine söz verilen 3600 ek göstergeyi istemektedir.

COVID-19 dışı taleplere çözüm yok: COVID-19 nedeniyle birikmiş sağlık talebi de göreceli acil olan kanser hastaları için ve diğerleri için henüz bir çözüm yoktur. COVID-19 hastalarına destek verirken diğer hastaların da unutulmaması gerekmektedir. Bu ileriye dönük olarak ve şu anda değişik problemler oluşturmaktadır.

Birçok hasta COVID ilacı kullanmak istemiyor: Yaratılan şehir efsaneleri nedeniyle CCOVID-19 ilaçlarını kullanmak istemeyen bir çok hasta mevcuttur. Vatandaşların farklı kaynaklardan edindikleri bu bilgi kirliliği nedeniyle tedaviye yaklaşımları da sıkıntılı olmaktadır. Bu hastalar evde hastalığı atlatabilecekken, ilaç kullanmadıkları için hastanelerde bakım altına alınmak zorunda kalmaktadır. Bu bilgi kirliliğini de bir şekilde çözmek gerekmektedir.