Kovid-19 salgınında 11 ayı geride bırakan Türkiye’de, koronavirüsten hayatını kaybedenlerin sayısı 27 bini geçti. 2 buçuk milyondan fazla insan Kovid-19 hastası olarak kayıtlara geçmiş durumda. Sağlık Bakanlığı 14 Ocak’ta başlayan aşılama programı kapsamında günde bir buçuk milyon kişiyi aşılamayı hedeflemiş olsa da 28 günde sadece 2 milyon 800 bin kişinin aşılanabildiğini duyurdu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’de ikinci doz aşı uygulamasının başlamasından hemen önce yaptığı "Hedefimiz en az yüzde 60 vatandaşımızın aşılanmasıdır. Yeter ki aşımız olsun, bu potansiyelimiz var" açıklaması, ağırlıklı olarak Çin’den alınan Sinovac aşılarının düzenli olarak Türkiye’ye girişinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine ilişkin meraklı soruları artırdı.

Aşılama programının Türkiye’de gecikmeli olarak başlayıp, yavaş ilerlediğini düşünen Türk Tabipleri Birliği (TTB) gelinen noktada risklerin daha da çoğaldığı tespitinden yola çıkarak yeni bir aşılama programına geçilmesini istiyor.

Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Kurulu üyesi, halk sağlığı uzmanı Prof. Kayıhan Pala; salgının 11'inci ayında Türkiye’nin en büyük probleminin "aşı yokluğu" olduğunun aslında Sağlık Bakanı tarafından da kamuoyuna açıklandığını düşünüyor.

Kayıhan Pala "Türkiye günde ortalama yüz bin kişiyi aşılayabilir durumda. Bu, başlangıçta öngörülen ve dile getirilen rakamların çok altında. Günlük en az 500 bin, mümkünse bir milyonu yakalayacak kadar aşı yapmamız gerekir ki ancak dört ay içinde toplumun büyük kesimini aşılayalım. Henüz bu sayılardan çok uzağız" diyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; ikinci doz aşılama başlarken hedefin Türkiye’de en az yüzde 60’ının aşılanması olduğu mesajını yineledi. Ancak; TTB gelinen noktada Türkiye’de yeterli aşı olmadığı gibi risklerin de arttığını, Sağlık Bakanlığı’nın yeni bir aşılama programı başlatması gerektiğini söylüyor.

Yine veri sıkıntısı !

Kayıhan Pala, günlük vaka sayılarından Türkiye’nin aşılama programına kadar Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyuyla bugüne kadar veri paylaşımında şeffaf davranmadığına göndermek yaparken, her şeye "kaç kişiyi ikinci doz aşı yapıldığının takip edilerek" yeniden başlanabileceğini dile getiriyor.

Pala, "Eğer biz iki doz aşısı yapılmış kişilerin sayısını izleyebilecek olursak o zaman Türkiye’de toplumun ne kadarını hastalığa karşı daha koruyucu bir düzeyde tuttuğumuzu anlayabiliriz" diyor. Para ikinci doz aşı izlemesine paralel biçimde yeni mutasyonların etkisinin de ortaya konmasının şart olduğuna dikkat çekiyor. Pala, bu konuda yaşanan sıkıntıyı şöyle özetliyor:

"Bizim ülkemizde sekans analizleri yani hastalığa yol açan virüsün genom analizleri sayısını artırmamız gerekir. Ve bunların aşı yapılanlarla bağlantısı ortaya koymamız gerekir ki, yeni endişe verici varyantlara karşı ülkemizde kullanılan aşının ne kadar etkin olduğunu anlayabilelim. Şu ana kadar bunu anlayabilecek herhangi bir veri maalesef elimizde yok."

"Salgın hiç kontrol altına alınmadı"

Dünyada 3. dalga endişesi yaşanırken, Türkiye’de böylesi bir durumdan söz edilebilir mi? Pala’ya göre böylesi bir tartışma da anlamsız. Peki neden?

Pala, "Türkiye'de salgın en başından beri hiçbir zaman kontrol altına alınmadı ki biz bir takım dalgaları konuşalım. Dalgaları konuşabilmek için salgın eğrisinde günlük doğrulanmış olgu sayısının ve hatta olası kuşkulu olgu sayısının her gün açıklanmış olması gerekirdi. Bunlar günlere göre kapsamlı olarak açıklanmadığı için bir dalga üzerinden tartışmak bana epidemiyoloji bilimi açısından çok gerçekçi görünmüyor” diyor.

Nedir peki Türkiye’deki problem? Pala’nın bu soruya yanıtı da Sağlık Bakanlığı salgın stratejisine dönük eleştirisiyle birlikte geliyor.

Pala, "Salgının 11'inci ayında sağlık bakanlığının salgına karşı benimsenecek strateji konusunda salgını baskılamayı değil etkisini azaltmayı tercih etmiş olmasını ben en önemli sorunlardan birisi olarak görüyorum. Bu nedenle ülkemizde salgının yükü başlangıçta öngörülenden daha ağır gerçekleşmiştir. Çok sayıda hasta ve çok sayıda hem Covid-19’a bağlı ölümler hem de bu pandemi sırasında bizim ikincil etki dediğimiz kanser, kalp gibi nedenlere bağlı ölümler beklenenden fazladır" eleştirisi getiriyor.

"Aşılama yeniden planlamalı"

TTB 2'nci Başkanı Ali İhsan Ökten de Türkiye’de şu anda aşılamanın planlandığı gibi gitmediğinden yakınıyor.

Ökten, Türkiye’de ne kadar aşı geleceği, kimlere nasıl yapılacağı konusunda vatandaşların kafalarındaki soruların her geçen gün arttığını dile getirirken "90 yaş, 80 yaş, 75 yaş ve üzeri seviyesinde çok yavaş bir aşılama oldu. Bu aşılama hızıyla gidilirse aşılama ancak 2-3 yılda bunu tamamlanacak. Bu nedenle aşılama programını gerçekten yeniden yapılandırmak lazım. Ve yeniden bir program yapmak lazım ki, bizim koruyuculuğu sağlamamız gerekir. Koruyuculuğu sağlamamız için de toplumun yüzde 60’ını aşılamamız gerekir" diyor.

Bunun hızlıca yapılmaması durumunda tehlikelerin artacağına vurgu yapan Ökten, Türkiye’nin çok daha ağır bir salgın tablosu yaşayabileceği uyarısı yapıyor.

Ökten o ağır tablo için "Birincisi virüs mutasyona uğruyor. Bulaş hızı da artıyor mutasyona uğradıkça. Aşılamada gecikirsek tekrardan bir pik yapma durumu ile karşılaşabiliriz. Mutasyon aşının etkinliğini olumsuz yönde de etkileyebilir. Bu sefer aldığımız aşıların bir anlamı da kalmaz. Bu nedenle aşılamanın yeniden planlanması ve çok hızlıca yapılması lazım" diyor.