EMEP'ten yazılı açıklama şöyle:

Sakarya; Mardin'den ilimize mevsimlik işçi olarak fındık toplamaya gelen Kürt bir aileye yönelik saldırı görüntüleriyle birkez daha ülke gündemine oturdu. O görüntülerde; işveren ve yanındaki kişilerin kadın, erkek, genç, yaşlı demeden mevsimlik işçilere nasılda acımasızca saldırdığına tanıklık ettik. Bu saldırı; ekmeğini kazanmak için kentimize gelen ve her türlü iş güvencesinden, barınma hakkından yoksun olan tarım işçilerine yönelik sömürü çarkının nasıl işlediğini göstermesi açısından da, ülkemiz emekçilerinin barış içerisinde bir arada yaşama hakkına doğrudan yönelmesi açısından da vahim sonuçları olan bir saldırıdır. Bu saldırı; işverenin işçilerin alınteri ve emeğine zorbaca nasıl el koyabildiğini gösterdiği gibi, bunu yaparken de ırkçılığı arkasına aldığını da göstermektedir.

Tüm bunlar yaşanırken, görüntüler anbean saldırının kimler tarafından ve ne şekilde gerçekleştirildiğini ortaya koyarken, Sakarya Valiliği’nden gelen açıklama ise kabul edilemezdir. Valilik "Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı ile 112 Acil Çağrı Merkezine intikal eden herhangi bir konu, olay veya şikâyet bulunmamaktadır" açıklaması yaparken, saldırıya uğrayan ve can güvenlikleri tehlike altında olan işçiler jandarmayı aradıklarını hatta jandarmanın kendilerinden olay yerine intikal edebilmeleri için konum istediklerini ifade etmişlerdir.

İlimizde şu anda 60 bin civarinda tarım işçisi bulunmaktadır ve bunların çok büyük bir bölümü Kürt tarım işçileridir. Kürt işçiler ve ailelerine yönelik saldırı her boyutu ile aydınlatılmadan, suçlular gerekli cezaları almadan, olayda ihmali bulunan, olaylar bu noktaya ulaşmadan müdahale etmesi gerekip de etmeyen tüm kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmadan kentimizde barış tesis edilemeyeceği gibi halihazırda kentte bulunan tarım işçileri de kendilerini güvende hissetmeyecektir. Çok açıktır ki bu saldırı ırkçı bir saldırıdır, ırkçılığı kullanan işverenler sömürüyü de bu ırkçılıkla perdelemeye çalışmaktadır.

İstanbul seçimlerinde “Hiçbir şey olmamışsa, kesin birşey olmuştur” sözleri ile gündeme gelen AKP Genel Başkan Yardımcısı ve ilimiz AKP milletvekili Ali İhsan Yavuz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda böyle bir saldırının yaşanmadığını öne sürerek, Sakarya’nın barış, kaynaşma ve huzur kenti olduğunu ileri sürdü. Geçmişte de benzerleri yaşanan ırkçı saldırıları gizleyerek, görmezden gelerek, ırkçılıkla mücadeleye edilemeyeceği gibi kentimiz Yavuz’un iddia ettiği “Barış, kaynaşma ve huzur kenti” haline gelemez. Bu kentte; Şirin Tosun Kürtçe konuştuğu için linç edilip öldürülmedi mi, Sakaryaspor-Amedspor karşılaşmasında Amedsporlu futbolculara saldırılmadı mı, Kadir Sakçı ırkçı saldırı sonucu hayatını kaybetmedi mi?... Daha onlarca örnek verilebilir. Benzer ırkçı saldırıların bir daha yaşanmamasının yolu; halkların barış içinde, birarada ve eşitçe yaşadığı bir kent ve ülke olma yolunda adımların atılmasıdır. Gerçek bir demokrasinin tesis edilmesidir, bu da ancak Türk, Kürt ve her milliyetten emekçilerin mücadelesi ile mümkün olacaktır.

Önceki gün, bir kez daha yaşanan saldırı da göstermiştir ki, bunlar iddia edildiği gibi münferit olaylar değildir. Gerçekleşen saldırı sonrası işçilerin Sakarya'yı terk etmesinin sebebi daha önce yaşanan ırkçı saldırılar nedeniyle can ve mal güvenliklerinin olmamasıdır. Kuşkusuz işçilere böyle düşündüren ve de hissettiren gerek Valiliğin, gerekse de emniyet güçlerinin tutumudur. Bir an evvel Valilik ve emniyet üzerine düşeni yapmalı; bu olay adli ve idari olarak tüm yönleriyle soruşturulmalı, sorumlular açığa çıkarılmalı ve suçlular gereken cezaları almalı, Kürt tarım işçilerinin maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilmelidir.

Sakarya’nın barış ve huzur kenti olması laf ile gerçekleşmez. Bu ülkede barış ve kardeşlik sağlanmadan, eşitlik sağlanmadan ne Sakarya'da ne de memleketin herhangi bir ilinde işçilere ve emekçilere huzur gelmesi mümkün değildir. Sakarya’da onbinlerce mevsimlik işçinin sömürüsü gizlenmektedir. Tarım işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını insan onuruna yaraşır bir hale getirecek yasal düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmeli, insanca yaşanacak bir ücret, iş güvencesi ve sağlıklı barınma koşulları sağlanmalıdır.

Bu ırkçı saldırılar sadece barış içinde ve kardeşçe yaşamanın önünde engel değildir. Aynı zamanda her milliyetten işçinin patronların haklarına dönük saldırıları karşında birlikte mücadelesinin, ortak hareketinin önünde de engeldir. Ekmeğimizi büyütmek, haklarımıza sahip çıkmak, Türk, Kürt, Çerkes, Abhaz, Laz, Gürcü ve her milliyetten işçiler olarak demokratik bir ülkede ve barış içinde yaşamak istiyorsak bu ırkçı saldırılar karşısında tutum almalı, eşitçe ve birarada yaşamayı savunmalıyız. Partimiz her türden ırkçılığa karşı tüm Sakaryalı emekçileri demokratik bir ülke mücadelesinde bir arada olmaya çağırıyor. Mücadele ve kavga etmemiz gereken hangi milliyetten olursa olsun işçiler, emekçiler değil emeğimizi insafsızca sömüren patronlardır."