"Milyonlar sadece video izleyici sayısı olarak kaldığı sürece, o ya da bu taraf ağırlık kazansın, kaybeden biz oluruz. Şartlar ne olursa olsun, halk kendisini bağımsız bir kuvvet olarak bu denkleme sokmalı."

İleri Haber, Gezi Direnişi'nin 8. yıldönümü vesilesiyle, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ile gündemi ve partisinin hedeflerini konuştu. 

Sedat Peker videolarından, seçim senaryolarına, Gezi'den TİP'in kampanyasına kadar çeşitli konulardaki soruları yanıtlayan Baş, röportajın sonunda bir de çağrı yaptı: "TİP geçmişin değil geleceğin partisi. O yüzden, dün kim ne kadar haklıydı tartışması yapmıyoruz, geçmiş yanlışların, farklılaşmaların çetelesini de tutmuyoruz. Geldiğimiz noktada, yaratılmış bir birikim, büyüyen bir umut ve yürünmesi gereken epey yol var. Yoldaşlarımıza çağrımız şu, sizlerin desteğine, mücadelesine, birikimine ihtiyacımız var."

Erkan Baş, TİP'in “inat” kavramı etrafında başlattığı örgütlenme kampanyasına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:

Vurgunuz doğru, bir reklam kampanyası değil örgütlenme kampanyası yapıyoruz. Bugün Türkiye’nin tüm sorunlarının gelip düğümlendiği yer, halkın güçlü, etkili, kitlesel bir partisinin olmasıdır. Böyle bir parti haline gelirsek yüzde 100 kazanırız diyemem ama bunu başaramazsak yüzde 100 kaybederiz!

Vurgunuz doğru, bir reklam kampanyası değil örgütlenme kampanyası yapıyoruz. Bugün Türkiye’nin tüm sorunlarının gelip düğümlendiği yer, halkın güçlü, etkili, kitlesel bir partisinin olmasıdır. Böyle bir parti haline gelirsek yüzde 100 kazanırız diyemem ama bunu başaramazsak yüzde 100 kaybederiz!

'SOL GÜÇLENMEDEN AKP YENİLMEYECEK'

Türkiye’nin AKP’den kurtulmasının yolu memleketin en solunda etkin bir siyasal gücün yaratılmasından geçiyor. Böyle bir kuvvet olmadığı sürece AKP’yi yenilgiye uğratmanın mümkün olmadığını geride kalan 20 yıl boyunca defalarca gördük. Herkesin bir adım sağa doğru gittiği yerde sonra bir adım daha sağ gitmekten o da yetmeyince bir adım daha sağ doğru gitmekten başka çare kalmıyor ve bunun doğal sonucu AKP’nin kazanması!

Örneğin bu yaklaşımın sonucunda, muhalefetin renksizliği, kararsızlığı, HSK seçimleri veya pek çok dış politika başlığında olduğu gibi doğrudan destek ve işbirlikçi tutumları nedeniyle AKP’yle asla uzlaşmayacak milyonlarca genç insan siyasetin kenarında duruyor. Oysa burada sadece büyük bir kalabalık yok, aynı zamanda önemli bir üretici-yaratıcı güç bu. Parlamenter muhalefetin tutumları nedeniyle siyasetin dışında kalan bu kuvvetin sahici, şeffaf ve samimi bir politik hattın parçası ve geliştiricisi olacağını düşünüyoruz. İşçi sınıfının tüm katmanları yanı sıra özellikle gençlerin ve kadınların dışarı itildiği mevcut siyasi partiler düzlemine güçlü bir alternatifle müdahale etmek istiyoruz.

Bu söyleşiyi okuyan tüm yurttaşlarımıza bu sürecin etkin bir parçası olmaları davetimizi iletmek isterim. Bu karanlık iktidardan kurtulmak, “aslında TİP çok güzel işler yapıyor”, “çok doğru şeyler söylüyorlar” diyen “TİP’e pek çok başlıkta katılıyorum” diyen yurttaşların bir adım daha atıp TİP’e katılmasına bağlı.

TİP haklı olanın, doğru olanın, eğip bükmeden net tutum alanın güçlenebileceğini göstermek istiyor.

Son dönemde katılımlara baktığımızda tam olarak bu bileşimden, birlikte yürümeyi hayal ettiğimiz kesimlerden yurttaşların partiye üye olduklarını görüyoruz, bu bizi çok mutlu ediyor.

Oysa AKP’yi yenilgiye uğratacak olan ilkeli, hesapsız kitapsız doğruyu söyleme cesareti olan bir sosyalist partinin güçlenmesi. Bunu “biz tek başımıza yaparız” günün şartlarında abartılı bir iddia olur, ancak bunun gerçek olması için şu anda sadece TİP’in yapabileceği çok şey var, bunu çok önemsiyoruz. Bir de geride kalan dönemde ortaya koyduğumuz pratik, daha güçlü bir TİP’in Türkiye’de tüm siyasi denklemleri değiştirebileceğini gösterdi, bu “gerçekçi” diye önümüze konulan pek çok strateji ve taktikten çok daha gerçekçi bir yol.

'GEÇMİŞTE ORTAK HAYALLER UĞRUNA MÜCADELE ETTİĞİMİZ YOLDAŞLARIMA ÇAĞRIMDIR...'

Gezi’nin yıldönümü vesilesiyle söylemek istediğim ama kaynağını esas olarak memleketin durumu ve TİP'in iddiasından alan bir çağrım var.

Sosyalist hareketin özgün tarihi ve güncel durumu nedeniyle geride kalan yıllarda aynı çatı altında veya farklı yerlerde ama ortak hayaller kurduğumuz, onlar uğruna mücadele ettiğimiz tüm yoldaşlarımıza bir çağrı yapmayı sorumluluk olarak görüyorum. Özellikle “Gezi sonrası” sosyalist hareketin yeniden kuruluş kararlılığı gösterememesi, bunu bir iddia olarak ortaya koyan bizim gerektiği kadar hızlı hareket edememiş olmamız, önemli bir birikimin örgütsüz kalmasına neden oldu, bunu görüyoruz, biliyoruz.

TİP, kurulurken bir iddia ortaya koymuştuk; "TİP birilerinin değil işçi sınıfının, emekçi halkın, gençlerin, kadınların partisi olacak" demiştik. Sosyalistlerin, Gezi dersleri ışığında bir yeniden kuruluşa ihtiyaç duyduğunu, bunu başarabilirsek memleketin geleceğini şekillendirecek bir güce dönüşebileceğimizi söylemiştik.

Geldiğimiz aşamada sanırım bunun mümkün olabileceğini çok daha geniş kesimler görüyordur.

Bugün TİP’in başarıları, aldığı yol tüm samimi devrimciler tarafından görülüyor ve takdir topluyor, bundan elbette son derece mutluyuz ancak bu kavga sadece bizim kavgamız değil.

TİP geçmişin değil geleceğin partisi. O yüzden, dün kim ne kadar haklıydı tartışması yapmıyoruz, geçmiş yanlışların, farklılaşmaların çetelesini de tutmuyoruz.

Geldiğimiz noktada, yaratılmış bir birikim, büyüyen bir umut ve yürünmesi gereken epey yol var.

BİZ HAZIRIZ

Yoldaşlarımıza çağrımız şu, sizlerin desteğine, mücadelesine, birikimine ihtiyacımız var. Hangi gelenekten gelmiş olursa olsun tüm devrimciler, sosyalistler hayallerimiz ortaksa bunları birlikte hayata geçirmek için biz hazırız.

TİP, açık söylemek gerekirse, yakın geçmişteki örneklerle mukayese edilemeyecek kadar “yeni insanlara” ulaşmayı başardı ve önemli olanaklara sahip. Tam bu aşamada mücadele deneyimi, birikimi, enerjisi olan yoldaşlarımızın katılımlarının ne kadar önemli olduğunu da deneyimlediğimiz örnekler yaşadık. Biz buradan aldığımız cesaretle, tüm devrimcilere, sosyalistlere açık bir çağrı yapıyoruz.

Bu mücadeleyi büyütmenin, geliştirmenin hepimizin ortak sorumluluğu olduğunu hatırlatarak, tüm kaygıları bir kenara itip TİP’e katılın diyoruz.

Tereddüt eden arkadaşlara da bir önerim var, biraz "mahallenin dışından" bakarlarsa çok rahat karar vereceklerdir. Somut olarak öneriyorum, çevrelerindeki, siyaseti “dışarıdan” takip eden sevdikleri, güvendikleri arkadaşlarına, dostlarına, akrabalarına hayallerini anlatsınlar, "Ben devrimciyim ve bu hayalleri gerçek kılmak için bir örgütlü olmak gerekiyor, ne yapmalıyım?" diye sorsunlar….

Verdikleri cevabın, bizi yeniden birlikte yürütmeye başlatacağına inanıyorum.

Gezi’nin 8. yıldönümü sosyalistlerin, hep birlikte eksik bıraktıklarımızı telafi etmek için ortaya çıkan bu olanağı değerlendirmesinin zamanıdır.

Tüm devrimcileri, sosyalistleri bu sorumluluğa ortak olmaya çağırıyorum.