CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Hendek’teki havai fişek fabrikasında ve fabrikadaki malzemelerin sevkiyatı sırasında gerçekleşen patlamalardaki ihmaller zincirini açıkladı. İsyan eden Özkoç, “İnsanı düşünmeyen, hayatı düşünmeyen, yaşamı düşünmeyen her kimse; bakanından, patronuna kadar yoksulun ve mağdurun yok olduğu anda kursağından lokma geçen herkesin Allah belasını versin” dedi.

Özkoç, CHP Sakarya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, her iki patlamada da CHP Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ve CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ile birlikte CHP heyeti olarak gerçekleştirdikleri temaslar, sahadan elde ettikleri bilgiler ve yürüttükleri incelemeler hakkında bilgi verdi.

Patlamalarla ilgili ihmaller zincirini açıklayan Özkoç, özetle şunları söyledi:

“Bu fabrikanın sahibi sırtını dayadığı devlet büyükleri sayesinde işlediği cinayetlerden sonra tekrar bu fabrikayı açarak işletmekte olduğu cinayetlere altyapı hazırlamıştır.  En son fabrikasını Hendek’te açan bu kişi hiçbir kurala uymamıştır. Fabrikanın binaları birbirine 50 metre uzaklıkta olması gerekiyordu. 50 metre uzaklıkta mıydı? Hayır değildi. Bu binaların arasında bir metre genişliğinde çatının bir buçuk metre geçecek şekilde yüksekliğinde  beton bir sütrenin örülü olması gerekiyordu. Var mıydı? Hayır yoktu. Bu binaların içerisinde patlayıcı maddelerin nemlenmesini, ısınmasını engelleyici soğutucu sistemlerin olması gerekiyordu. Var mıydı? Yoktu. Burada iş güvenliği yasalarına uyulması gerekiyordu.  Var mıydı? Yoktu. Bu fabrikada sendika olması gerekiyordu. Var mıydı? Yoktu. 

İçişleri  Bakanı açıklama yaptı. Üstelik de bu kazadan sonra.  Bu fabrikanın denetimleriyle ilgili hiçbir  sıkıntı yoktu. Denetim 3 ay önce yapılmıştı denildi. Sakarya’nın evladı olarak buradan Türkiye’ye sesleniyorum. Bu denetimleri yapan kişiler, eğer İçişleri Bakanlığı’na dahilse ve İçişleri Bakanı çıkıp da  bu denetimler yapıldı, burada hiçbir sıkıntı yok dediyse. Bu iş cinayetinin sebebi ve yaratıcısı iş sahibi kadar İçişleri Bakanı’dır. Çok net olarak söylüyorum. Çünkü bu ihmaller yüzünden 7 canımız gitti. Üstelik öyle böyle gitmedi, bu canlar paramparça gittiler. Ailelerinin hayatları boyunca unutamayacağı şekilde hayatlarını kaybetti bu kardeşlerimiz. 

ÖZKOÇ İSYAN ETTİ: ALLAH BELANIZI VERSİN!

Ondan sonra çıkıp da bu ülkenin Cumhurbaşkanı, cenaze sahiplerini değil, yaralıları değil, MÜSİAD’ın başkanı olan fabrika sahibini ilk önce aradı. Ne oluyor benim ülkemde? İnsanların hayatlarına kastedenler mi devlet tarafından, bakanlar tarafından korunuyor? Yazık değil mi benim ülkemin insanlarına. Daha sonra bu fabrika sahibi elini kolunu sallayarak bakanlarla birlikte kendi fabrikasındaki afet bölgesini beraber dolaştı. Yetti mi? Hayır. MÜSİAD başkanı ya bu kişi. MÜSİAD Genel Başkanı durur mu?  Fabrikasını kaybetmiş ölen canlar önemli değil. Yaralanan insanlar önemli değil. Bütün MÜSİAD Başkanlarını Sakarya’da topluyor, onlarla birlikte, kendi şube başkanına moral yemeği veriyor. Allah belanızı versin! Tek kelimeyle söylüyorum. Allah belanızı versin! İnsanı düşünmeyen, hayatı düşünmeyen, yaşamı düşünmeyen her kimse; bakanından, patronuna kadar yoksulun ve mağdurun yok olduğu anda kursağından lokma geçen herkesin Allah belasını versin. 

“ARAŞTIRMA ÖNERGEME RED VERDİNİZ, BİR GÜN SONRA 3 KARDEŞİMİZ ŞEHİT DÜŞTÜ”

Ben Sakarya Milletvekili olarak bir gün önce TBMM’ye araştırma önergesi veriyorum. Benim görevim. Diyorum ki kürsüye çıkarak Sakarya milletvekillerinin de olduğu bir ortamda diyorum ki; ‘Değerli milletvekilleri, canım yanıyor canım. Kardeşlerimizi kaybettik. Bu fabrikada ne olduğu önemli olduğu kadar, bundan sonra işlenecek iş cinayetleriyle de ilgili tedbir alınması gerekiyor. Bir boşluk var Türkiye’de, bir umursamazlık var, bir savrulma var. Tedbirini TBMM olarak biz almalıyız’ dedim. ‘Sizden rica ediyorum araştırma önergesini kabul edin. Birlikte her siyasi partiden milletvekilleri komisyon oluşturalım, başka iş cinayetleri ve ölümler olmasın’ dedim. AKP ve MHP’lilerin elleri kalktı, reddettiler. Allah aşkına ne istiyorsunuz ya. Ne dedim, ne istedim sizden ya. İnsanlar ölmesin dedim. İnsanlar katledilmesin dedim. Neden benim araştırma önergeme red verdiniz. Verdiniz de ne oldu? Ne oldu verdiniz de? İktidarınız mı pekişti? Siz o araştırma önergesine red verdiniz ama bir gün sonra benim pırıl pırıl 3 tane vatan evladım şehit oldu. Ben bunun hesabını kime soracağım arkadaşlar? Anneleri gözü yaşlı. Evlatlar cenazelerini buradan uğurladık, kendi memleketlerine gittiler. Peki bitti mi bu olay?”

“PATLAYICILAR UYGUN KOŞULARDA TAŞINMADI”

Hendek’te patlama yaşanan fabrikadaki malzemelerin dün taşınması esnasında gerçekleşen patlamaya yönelik tepkilerini dile getiren Özkoç, patlayıcıları uygun koşullarda taşınmadığına vurgu yaptı.

Özkoç, özetle şöyle konuştu:

“Şimdi hepinizin gözünün içine baka baka evlatlarımız neden şehit oldu? Onu anlatıyorum. Yönetmeliğin ilgili maddesine göre, patlayıcı madde neme göre şartlandırılır, kapalı ya da örtük özel kaplar, borular ve gerekli önlemler alınarak taşınır. Böyle mi taşındı? Hayır. 

Belediyeden getirilen bir kamyonun kasasına, çıplak kasasına patlayıcı maddeler yüklenerek, yol kat ederek Taşkısığında bunlar imha ediliyor. Nasıl iş cinayeti işlendi onu anlatacağım? Dinamitler, barutlar ve kapsüller aynı taşıtta, bir yerde ve bir arada taşınmazlar. 

Bir arada taşındı mı, taşımadı mı? Taşındı arkadaşlar. Son kamyon patlatılmadan önce emri veren kişi diyor ki; Bunun içerisinde çok fazla patlayıcı yok, sadece fitiller var. Bunları devirin öyle patlatalım diyor. Yani orada birlikte bulunmaması gereken malzemeler bir aradaydı. Yükleme ve boşaltma sırasında darbe düşürme, sürtme gibi tehlikeli olabilecek hareketlerden kaçınılır. 

İŞ CİNAYETİ’NDE 5 ADIM

Bir; özel araçla taşınması gerekiyordu, özel araçla taşınmadı. İki; belediyenin kamyonuyla götürüldü. Üç; ambalajlanması gerekiyordu, birbirine sürtmemesi gerekiyordu. O şekilde götürüldü. Dört; ısıdan muaf halde getirilmesi gerekiyordu. Beş; kamyonun altında bu patlayıcı maddelerle ilgili bir lastik, branda, sürtünmeyi azaltıcı bir önlem alınması gerekiyor. Önlem alınmadı. Ne oldu biliyor musunuz? Canlı kayıtları elimde. Patlama anında orada duran bir kardeşimizden canlı kayıt. Diyor ki kamyon geldi, yan kapakları açılmıyordu. Dediler ki biz emir kuluyuz. Dediler ki damperli kamyonun arka kapağını açın, zaten içinde fitillerle az miktarda patlayıcı var. Uçurumun kenarına yaklaştırın damperi kaldırın. Burada ne diyor metal bir kısımla sürtünmemesi gerekiyor diyor. Burada başka ne diyor? O sırada araç çalışır durumda olmaması gerekiyor diyor. Damperi kaldırırken araç çalışıyor muydu? Çalışıyordu. Sürtünmeye neden oldular mı damperi kaldırırken? Oldular. Tam damperi kaldırırken sürtünme başladığında kamyon patladı ve 3 kişi orada hemen hayatını kaybetti. Bu kamyonu kullanan şoförün özel ehliyeti olması gerekiyordu. Bu kamyonu kullanan şoför kardeşimizin özel bir eğitimden geçmesi gerekiyordu. Geçti mi? Hayır. Şimdi bu kardeşimizin durumu nedir? Akşam ailesiyle, annesiyle beraberdik, bu kardeşimiz babalarını daha yeni kaybettiler. Daha birkaç aylık olay. Orada evladımı göreyim diye çırpınıyordu.”

“BU CİNAYETTİR”

Engin Özkoç, basın toplantısında, Makine Mühendisleri Tehlikeli Madde Danışmanı A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Bülent Aras’ın patlamalarla ilgili hazırladığı rapordan bir bölüm aktardı. Özkoç’un okuduğu bölüm şöyle:

“Sonuç olarak Sakarya ili Hendek İlçesinde, Büyük Coşkunlar Proteknik Kimya Sanayi Havai Fişek Ticaret Limited şirketine ait fabrikada 3.7.2020 tarihinde meydana gelen patlamada arta kalan ürünlerin imha edilmesi için taşınma sırasında  9.7.2020 tarihinde meydana gelen araç patlamasının nakliye için kullanılan aracın, tehlikeli malların karayoluyla uluslararası taşımacılığına ilişkin Avrupa anlaşması yani ADR belirtilen nitelikleri taşımaması, sürücünün uygun sertifikasının olmaması, nakliyenin müteahhıs teknik elemanların denetim ve sorumluluğunda yapılmaması, farklı olan patlayıcı ürünlerin aynı araçla taşınmasına bağlı olarak indirilmesi sırasında sürtünme veya kamyonun egzoz gazından, egzoz gazının muhafazaya alınması gerekiyordu, gazının ısınması sonucu meydana geldiği değerlendirilmektedir.”

SÜLEYMAN SOYLU’YA İSTİFA ÇAĞRISI

Özkoç, aktardığı rapordan hareketle sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Şimdi soruyorum; Bu cinayet midir? Cinayettir. Bu cinayet göz göre göre işlenmiştir. Şimdi Sakarya’nın evladı olarak tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Bu fabrikada denetim adı altında denetim yapanlar gözlerini neden yumdular? İçişleri Bakanının neden haberi yoktu? Çünkü bu fabrika ilk defa patlamadı. Bu kadar sabıkalı bir fabrika hakkında neden soruşturma yapılmadı? Üç; bu fabrikada denetimi yapanlar bu fabrikanın patlayıcı madde üreteceklerini bildiği halde işletme iznini nasıl verdiler? Dört; bu denetimi yapan insanlar bu duvarları görmedikleri, soğutucu sistemleri olmadığı 120 dakika dayanacak beton duvarlara dayanacak duvarlara sahip olmadığı halde nasıl denetim izni verdiler? Beş; cinayet işlendi fabrikada patlama oldu 7 kardeşimiz orada hayatlarını kaybettiler, İçişleri Bakanı geldi burada ben gerekli denetimleri yapıyorum dedi, işyeri sahibi elini kolunu sallayarak konuşuyordu biz konuşana kadar, şimdi içeride. O içerideyken, patlayan malzemelerin neden patladığı bilindiği halde, 7 kişi ölmüşken, Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesi verilip reddedilmişken bir İçişleri Bakanı, bu patlatılması gereken imha edilmesi gereken malzemelerin kim tarafından, nasıl, nerede, hangi koşullarla imha edildiğiyle ilgili hiç mi bilgi almamıştır. Bu İçişleri Bakanı, hala milletin gözünün içine baka baka koltuğunda oturacak mıdır, oturmayacak mıdır soruyorum. Bu feryatların, bu çığlıkların sesi Türkiye’de, İçişleri Bakanı o koltuğunda oturduğu müddetçe asla durmayacaktır. Anaların yüreği sorumayacaktır, kardeşlerin yüreğinin acısı dinmeyecektir. Akşam bir ananın feryadını duydum, o ananın feryadı o İçişleri Bakanı o koltukta oturduğu müddetçe yankılanacaktır.”

“YENİ BİR ARAŞTIRMA ÖNERGESİ DAHA VERECEĞİM”

 Özkoç, önümüzdeki günlerde, Hendek’teki patlamalarla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yeni bir araştırma önergesi daha getireceğini belirterek, “O araştırma önergesinde de eğer Meclis’te eller, reddedecek şekilde kalkarsa, bu cinayete milletvekilleri de ortak olacaktır” dedi.