TİP Milletvekili Sera Kadıgil, "Günde bir öğün ücretsiz yemek ve yemeğin yanı sıra temiz su tüm devlet okullarında, devlet tarafından karşılansın. Suyun şişesi dört beş liraya satılıyor kantinlerde. Çocuklar susuz. Bundan daha sinir bozucu, daha acil bir gündem düşünemiyorum ben" dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Halk TV ekranlarında gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sunduğu İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programının konuğu oldu. Programda Küçükkaya’nın sorularına yanıt veren Kadıgil, sözlerine Halk TV’ye Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından verilen 5 kez program durdurma cezasına karşı tepkisini dile getirerek başladı.

‘ÖNCE KOLTUKLARINDAN İNDİRECEĞİZ, SONRA DA HESABINI SORACAĞIZ’

AKP’nin 20 yıldır muhalefetin sesini kesmek için uğraştığını söyleyen Kadıgil, “Beceremedi ve beceremeyecek. Bunu dün de söyledik, bugün de söylüyoruz. İstiyorsa Halk TV’yi kapatsın, istiyorsa elektriği kessin, interneti kessin. Biz 20 yıldır bu zulmü çeken insanlar olarak gerekirse dumanla haberleşeceğiz ve ilk seçimde bu insanları o koltuklardan indireceğiz. Sonra da bu işledikleri suçların hesabını soracağız” dedi.

Küçükkaya’nın, Kadıgil’in hafta başında, okullarda öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek ve sınırsız temiz su verilmesi için meclise sunduğu kanun teklifine ilişkin “Siz ne öneriyorsunuz?” sorusuna Kadıgil şu cevabı verdi:
“Biz tam olarak şunu öneriyoruz. Günde bir öğün ücretsiz yemek ve yemeğin yanı sıra temiz su tüm devlet okullarında, devlet tarafından karşılansın. Suyun şişesi dört beş liraya satılıyor kantinlerde. Çocuklar susuz. Bundan daha sinir bozucu, daha acil bir gündem düşünemiyorum ben. Birçok insan ben bu videoyu yayınladıktan sonra duygularını ve deneyimlerini paylaştı.”

‘HER DÖRT ÇOCUKTAN BİRİ AŞIRI ZAYIF’

Türk Aile Hekimleri tarafından yapılan araştırmanın çarpıcı sonuçlarını paylaşan Kadıgil, araştırmaya göre ilköğretime giden her dört çocuktan birinin kilosunun aşırı düşük olduğuna dikkat çekti ve araştırmanın yapıldığı kız çocuklarının yüzde 85’inde, erkek çocuklarının ise yüzde 65’inde kansızlık probleminin olduğu bilgisini paylaştı.

Kadıgil şöyle devam etti:

“Devletin bir yükümü var, acil önlem! Biz bu devleti niye kuruyoruz? Barınalım diye, beslenelim diye, eğitim, sağlık hizmetleri alalım diye… Bizim çocuklarımız yatağa aç giriyor. Susayınca su alamıyor. Dün Antalya’dan bir veli yazdı bana. 32 derece sıcakta ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi cebinde su alacak parası yok. Çocuk o sıcakta susuz bir şekilde oturuyor. İktidar ne yapıyor? Sağlık Bakanlığı ne yapıyor? “

‘KAYNAK BİZİM KAYNAĞIMIZ AMA SUYU PARAYLA SATIN ALIYORUZ’

İçme sularının pet şişelerde ücretli olarak satılmasına da tepkisini dile getiren Kadıgil, “Musluklardan temiz su içemiyoruz. Bu da çok yeni bir şey. Bu su kaynakları bizim kaynağımız, suyu parayla satın alıyoruz. Dünyada bundan saçma bir şey olabilir mi? Toprak bizim toprağımız, o topraktan su çıkıyor. O suyun başına şirket oturuyor ‘Burası bundan sonra benim’ diyor. O suyu beş liraya pet şişeye koyup sana, bana, çocuklara satıyor. Sonra çocuklar okulda susuz kalıyor. Dünyada bundan saçma bir şey olabilir mi?” diye konuştu.
Tüm siyasi partilere çağrıda bulunan Kadıgil, “Türkiye İşçi Partisi olarak 1 Ekim’de açılacak yeni meclis yılının ilk gündemi çocuk yoksulluğu ve buna bir çözüm üretmek olmalı” dedi. Kadıgil şunları söyledi:
“Aslında o kadar basit ki. Kanun teklifini yazıp meclise gönderdik. Sıraya alacaklar, komisyona indirecekler. Yasalaşması için sadece yeter sayıda elin kalkması gerekiyor.”

‘YOKSULUN ÇOCUĞUNA PARA VERMEYİ DEĞİL, ZENGİNİN DOLARINA FAİZ VERMEYİ SEÇİYORLAR’

Ülke kaynaklarının, bu hizmeti karşılamaya yeterli olacağının altını çizen Kadıgil, “Kur Korumalı Mevduat sisteminin bize beş aylık maliyeti 60 milyar TL’yi buldu. Sene sonuna kadar 250 milyar TL’yi bulacağını düşünüyoruz. Kaynak soruyorlardı ya, alın size kaynak. Yani sadece zenginlerin dövizine hazineden pay ayırmasan her okul çocuğuna bir değil iki öğün yemek verecek gücü var bu devletin. AKP-MHP bunu yapıyor. Yoksulun çocuğuna para vermeyi değil zenginin dolarına faiz vermeyi seçiyor” şeklinde konuştu.

Programın devamında Maarif Vakfı’ndan ve atanamayan öğretmen sorunundan bahseden Kadıgil şu sözleri kaydetti:

“AKP 20 bin köy okulunu kapattı. Gencecik öğretmen arkadaşlarım atanamadıkları için intihar ediyor. Maarif Vakfı eliyle yurtdışında 8 bin öğretmen istihdam ediliyor. Ben bunu nasıl meşrulaştırabilirim? Vakıf, Sayıştay denetiminde bile değil. Yönetim kurulu üyelerine bakın, tümü emekli AKP milletvekili ya da seçilememiş, atanamamış AKP’liler. Maarif Vakfı’na sadece geçen sene TBMM’den verilen bütçe 1 milyar 231 milyon TL! Bu bir paralel Milli Eğitim Bakanlığı kurmaktır.”

‘SİSTEMATİK BİR LAİKLİK SORUNUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ’

Kadıgil, çocukların ve gençlerin İmam Hatip Liselerine ve İmam Hatip Ortaokullarına gitmeye mecbur bırakılmalarına “Mahallede çocuğu gönderecek bir tane düzgün lise yok. Her yer İmam Hatip oldu. 20 yılda İmam Hatip sayısı yedi kat arttı” diyerek tepki gösterdi.

Üniversite öğrencilerinin barınma krizinden de bahseden Kadıgil, öğrencilerin cemaat ve tarikat yurtlarına sistematik bir şekilde muhtaç bırakıldıklarını söyleyerek “Bunların hepsi aslında ne bir barınma sorunu, ne bir eğitim sorunu, ne bir beslenme sorunu, ne de bir ulaşım sorunu. Bu çok sistematik bir laiklik sorunu. Biz bir laiklik sorunuyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

‘AKP CANLA BAŞLA 'DEVLET OKULLARI KAPANSIN' DİYE ÇALIŞIYOR’

Son olarak 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya geçirilmesiyle birlikte özel okulların sayısındaki artıştan bahseden Kadıgil, şunları söyledi:

“Bu ülkede 4+4+4’ten önce özel okul sayısı 4 bindi. Bu sistem geçtikten sonra son on yılda bu sayı 14 bine fırladı. 56 bin devlet okuluna karşılık 14 bin özel okul var. AKP canla başla çalışıyor ‘devlet okulları kapansın, özel okullara geçelim’ diye. Neden? Böyle bir aptallık olabilir mi?  El kadar bebeler mahallesinde okul olmadığı için, köy karanlığında servise biniyor iki saat yol gidiyor, iki saat yol geliyor. Özel okul diye bir şeyi de kabul etmiyorum. Özel okul diye bir şey olamaz. Parası olan çocuğun daha iyi eğitim alabileceği, parası olmayan çocuğun daha kötü eğitim alacağı bir sistem benim için sistem değil. Biz sosyalistler bunları söyleyince yüzyıllar öncesinde yaşayan romantik insan gözüyle bakıyorlar ama çocukların bugün bu durumda olmasını normal sanıyorlar. Normal değil, normalleştirmeyin!”