Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sakarya İl Örgütü, Marmara depreminin 22'inci yılı dolayısıyla yaptığı  açıklamada,  1999 yılından bugüne “deprem vergisi” olarak 66 milyar liradan fazla para toplandığını ve bu paraların depremle ilgili işler yerine  sağlık, eğitim ve duble yollara yapılan yatırımlarla tarikatlar, cemaatler ve yandaşlara dağıtıldığını belirtti. Açıklamada, acil toplanma bölgelerinin  de  İmar değişiklikleri ve kentsel dönüşümlerle sermayenin, yandaş müteahhitlerin talan etmesinin sağlandığını, kentin gelişiminin ranta göre biçimlendiği iddia edildi.

DEPREM DOĞA OLAYI, FELAKET SOSYAL VE PSİKOLOJİK TAHRİBATTIR

TİP Sakarya İl Örgütü'nün açıklaması şöyle:

"Halkımızın yangın ve sellerle mücadele ettiği şu günlerde bir başka acının yıldönümündeyiz. 17 Ağustos 2021, 'Büyük Felaket'in üzerinden 22 sene geçti. O dönem Marmara bölgesinde yaşayan herkesin deprem ile ilgili az ya da çok acı dolu gerçekleri vardır. Bu gerçekler çok anlatıldı. Anlatılsın da...

Fakat bizim değinmek istediğimiz nokta şu, bu gerçekler nedir ve nelere sebep olmuştur?

"Büyük Felaket" diyoruz işte gerçeklerle ilgili sorun tam da burada başlıyor. "Büyük Felaket" diye tanımlamamızın sebebi oluşturduğu Sosyal ve Psikolojik tahribattır. Bu tahribat; bir çocuğun, sabahında oyun oynadığı mahallesinin geceleyin yerle bir olması ve tüm anılarının kaybolmasıdır, o anıların üstüne rant amaçlı parklar, AVM'ler yapılmasıdır.

Bir başka deyişle “felaket”, ülkede çocukların anılarını yıkıp üstüne AVM yapılmasıdır.

Felaket, salt olarak depremin kendisi değildir. Felaket, depremin öncesinde ve sonrasında yapılanlar ve yapılmayanlardan dolayı adını almıştır. Ancak depremin kendisi felaket değil doğanın gerçekliğidir."

FATURA VATANDAŞA...

"İşin acı ve tuhaf yanıysa; devlet depreme hazırlanmadığı gibi, hazırsızlığın faturasının da vatandaşlara kesilmesi ve deprem hazırlıklarının bireysel çabalara indirgenmesidir. Sanki insanlar oturdukları, çalıştıkları ya da deprem anında yanından geçtiklerin binanın, üzerinden geçtikleri yolun, çocuklarının okuduğu okulun, tedavi gördüğü hastanenin depreme dayanıklılığını kontrol edebilirmiş ve gerekli önlemleri alabilirmiş gibi.

Deprem gibi bir doğal afete karşı hazırlanmak ciddi, organize ve akılcı olmayı gerektirir. Ve fakat içinde yaşadığımız ülkede, uzunca bir süredir, tam da bu gerekliliklerin zıttı ülkenin ana teamülleri halini almıştır."

"DEPREM VERGİLERİ YANDAŞIN OLDU"

"17 Ağustos 1999 Adapazarı ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin ardından bütçe açığını ve depremin yarattığı ekonomik kayıpları gidermek gerekçesiyle 26 Kasım 1999 tarihinde ek gelir vergisi, ek kurumlar vergisi, ek emlak vergisi, özel iletişim vergisi ve özel işlem vergisi çıkarıldı. Başta geçici olduğu belirtilen bu vergilerden özel işlem vergisi 2003 yılında kaldırıldı, ancak özel iletişim vergisi kalıcı hale getirildi. 1999 yılından bugüne “deprem vergisi” olarak bilinen bu vergilerden toplanan paranın 66 milyar liradan fazla olduğu biliniyor. Toplanan bu paraların depremle ilgili işlere harcanmadığı ise ortada. 2011 yılında Mehmet Şimşek toplanan deprem vergilerinin “sağlık, eğitim ve duble yollara” harcandığını itiraf etmişti.

Yani, tarikatlar, cemaatler ve yandaşlara!"

ACİL TOPLANMA ALANLARI RANTA KURBAN!"

1999 depreminden sonra gündeme gelen acil konulardan birisi insanların deprem anında ve sonrasında güvenli bir şekilde bekleyebileceği, gerektiğinde konaklayabileceği alanların oluşturulması/belirlenmesiydi. İnsanların ve araçların rahat ulaşabilmesi, ikincil tehlikelerden uzaklığı, depremden ve çevre binaların olası yıkılmalarından etkilenmemesi, elektrik, su, tuvalet gibi temel ihtiyaçları karşılayabilmesi gibi kriterler göz önüne alınarak belirlenen bu alanlar, geçen zaman içerisinde rantın, kâr hırsının kurbanı oldular.

İmar değişiklikleri ve kentsel dönüşümlerle sermayenin ve yandaş müteahhitlerin talanı sağlandı. Kentin gelişimi ranta göre biçimlendi.

Depremle ilgili koordinasyon sağlayacak kurullar ortadan kaldırıldı

Deprem araştırmaları için gereken bütçeler sağlanmadı.

Hasarlı binalar yıkılıp, yerine yenisi yapılmadı.

SORULAR

"Bu bir doğa olayı ve tekrar tekrar yaşanacak, yaşamın değil rantın ön planda tutulduğu sürece hayatlar, hayaller enkaz altından çıkamayacaktır. Bu noktada biz Türkiye İşçi Partisi Sakarya İl Örgütü olarak şu soruları tekrar tekrar soruyoruz:

  • Deprem vergileri nerede?
  • Afet toplanma alanlarına ne oldu?
  • Doğal afetlerle ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapılmakta mıdır?
  • Olası afetlerde yeterli ekipmana sahip, koordine biçimde çalışma yürütecek ekipler yetiştirilmiş midir?

Deprem bir felaket değil doğanın gerçekliğidir. Onu felakete dönüştüren ise kapitalist sermaye odaklarıdır. Hayatı, hayallerimizi, geleceğimizi felaketlere kurban eden sermaye düzenine karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Deprem Öldürmez Kapitalizm Öldürür!"