Bilgisayımsal Propaganda Araştırma Projesi kapsamında yayımlanan Küresel Dezenformasyon Düzeni isimli rapora göre, 2017’den bu yana sosyal medyada gerçekleştirilen manipülasyon kampanyalarını kullanan ülke sayısı 28’den 70’e çıkarak yüzde 150’lik bir artış gösterdi. Raporda ifade edildiği üzere, sosyal medya aracılığıyla halkın tutumlarını şekillendirmek için kullanılan bilgisayımsal propaganda, birkaç kötü aktörün faaliyetlerinden öte bir anaakım haline geldi.

İstanbul Üniversitesi Dijital İletişim Kulübü’nün Türkçe çevirisini yaptığı rapora göre otoriter rejimler; kamusal alanı denetlemekte, sansürlemekte ve kısıtlamakta, aynı zamanda da sosyal medyayı kamusal tartışmayı şekillendirmekte ve çevrimiçi şekilde propagandayı yaymak için güçlü bir araç olarak görüyor. İçlerinden Türkiye’nin de bulunduğu bu 70 ülkede örneklerin görülebildiği bilgisayımsal propagandada, birçok farklı strateji izleniyor ve farklı hedefler doğrultusunda manipülasyonlar gerçekleştiriliyor. Rapora göre, özellikle baskıcı rejimlerde olmak üzere, hedef alınan kesimler arasında gazeteciler ve muhalifler yer alıyor.

Farklı modeller farklı kullanımlar

Rapor sonucunda ortaya çıkan farklı modeller söz konusu. Buna göre; geneli itibariyle kamusal tutumların yerelde şekillendirilmesi için sosyal medya kullanan en az bir siyasi parti veya devlet kurumu bulunan ülkeler, otoriter rejimler tarafından yandaşlaştırılan sosyal medyayı kullanan ve üç farklı kontrol aracı uygulayan ülkeler, dış etki operasyonlarında bilgisayımsal propagandayı kullanan küçük bir grup komplike devlet aktörüne sahip olanlar. Öte yandan Çin’in, son dönemde Hong Kong’daki protestolarla birlikte strateji değiştirerek yerelden uluslararası platformlara geçiş yaptığı; Facebook, Twitter, YouTube gibi mecralar üzerinden agresif kullanımlar gerçekleştirdiği de vurgulanıyor. Dolayısıyla çeşitli aktörlerin farklı kullanımları kamuoyunu şekillendirmek, siyasal gündem belirlemek ve fikirleri yaymak üzere kullanım olarak belirlendi.

Siber Birliklerin kullanımı

Sosyal medyayı kamuoyunu manipüle etmek için kullanan Siber Birlikler, hükümetler veya siyasi partiler aracılığıyla oluşturuluyor. Manipülasyon kampanyalarının organizasyonundaki önemli aktörler şeklinde tanımlanan gruplar olarak öne çıkan Siber Birlikler’in desteklenmesinde özel sektör, STK’lar, internet alt kültürleri, gençlik grupları, hacker kolektifleri, aşırı gruplar, sosyal medya influencer’ları ve ideolojik olarak kendilerini destekleyen gönüllülerle işbirliği içerisinde çalışmaları yer alıyor. Raporda vurgulandığı üzere, bu grupların oluşumunda ayrım yapılabilmesi, gerçekleştirilen faaliyetin dolaylı veya dolaysız olarak devletçe onaylanması durumunda zorlaşması olarak ifade ediliyor.

Siber Birlik faaliyetlerinde farklı sosyal medya platformları üzerinden ilerlenmekte, farklı stratejiler izlenmekte. Bu grupların en çok kullandığı sosyal medya mecraları sırasıyla Facebook, Twitter, WhatsApp, Youtube ve Instagram olarak belirlendi. Türkiye’nin ise Facebook ve Twitter üzerinden gerçekleştirilen manipülasyonlarda yer aldığı raporda belirtildi. Ayrıca Türkiye, otoriter ülkelerde bilgisayımsal propagandanın yayılmasında ve bilginin kontrol aracı olarak kullanılması çerçevesinde inceleniyor.

Türkiye otoriter ülkeler altında incelendi

Raporda, pek çok otoriter rejimin bilgisayımsal propagandadan yararlandığı ve kullandığı ifade ediliyor. Buna göre bu otoriter rejimlerin kullanımları; gözetim, sansür ve şiddet tehdidi ile birlikte stratejik bir bilgi kontrol aracı biçimde kullanım olarak da yer alıyor. Sosyal medyayı propaganda amacıyla kullanan otoriter rejimlerin hedefleri dijital kamusal alanların denetlenmesi, sansürler, kamusal tartışmanın kısıtlanması ve şekillendirilmesi ile çevrimiçi olarak propagandayı yaymak şeklinde sıralanmakta.

Raporun belirlediği üç farklı kullanım yolu şu şekilde ifade ediliyor;

  • Temel insan haklarını ortadan kaldırma
  • Siyasi muhalefeti itibarsızlaştırmak
  • Siyasi muhalefeti bastırmak

Türkiye’nin de bu başlık altında incelendiği bilginin kontrol amacıyla kullanıldığı bilgisayımsal propagandalarda, Türkiye, manipülasyonları Facebook ve Twitter üzerinden gerçekleştirdi.

Türkiye’de hükümet, siyasiler ve partiler manipülasyon yapıyor

Raporda yer alan verilere göre, Freedom House’a göre ‘özgür olmayan’ olarak kabul edilen ülkelerde, bir bakanlık veya iktidar partisinin, davranışları yerel ölçekte şekillendirmek üzere bilgisayımsal propagandaya başvurduğuna yönelik kanıtlara rastlandığı ifade ediliyor. Raporun devamındaki sosyal medyayı etkileyen siyasi aktörlerin türlerini ve bu kuruluşların sayılarının bildirildiği tabloya göre, Türkiye’de sosyal medya manipülasyonlarını gerçekleştiren aktörlerden hükümet kurumlarında bir, politikacılar ve partilerden bir, vatandaşlar ve fenomenlerden bir adet olmak üzere üç farklı aktör tespit edildi. Fakat, daha öncesinde belirtildiği gibi siber birliklerin dolaylı veya dolaysız olarak devletçe onaylanmasıyla ayrımın zorlaşması nedeniyle ve bireysel vatandaş sayısının değerlendirilmesinin zor olması sebebiyle, yine bu grubun da bir kurum olarak değerlendirilmesi söz konusu.

Bot hesaplar ve kişisel hesaplar kullanılıyor

Sosyal medyada yürütülen manipülasyon için farklı stratejiler ve teknikler mevcut. Burada öne çıkan bir diğer unsur ise hesap tipleri olarak beliriyor. Rapora göre son üç yılda üç sahte hesap tipinin yaygınlığı belirlendi. Bu hesap tipleri; bot hesaplar, kişisel hesaplar ve sayborg (hem bot hem insanların kullandığı) hesaplar olarak belirtildi. Değerlendirmeye alınan hesap tipleri arasında hacklenmiş veya çalınmış hesapların da olduğu ülkeler de yer aldı. Bot kullanımı, insan davranışını taklit ederek anlatıyı güçlendiren veya muhalif seslerin bastılırılmasında kullanım olarak açıklanıyor. Bot hesapların yaygın olduğunun altının çizildiği raporda, 70 ülkenin 50’sinde bot hesap kullanımına rastlanıldığı belirtildi. Ayrıca bu yılki raporda 70 ülkenin 60’ında kişilerin yönettiği bireysel hesapların tespit edilidiği ifade edildi.

Rapora göre Türkiye en yaygın olan iki tip hesabı kullanıyor; bot hesaplar ve kişisel hesaplar. Türkiye’de sayborg hesaplar ve çalınmış hesaplar üzerinden yürütülen manipülasyon kampanyalarına dair kanıt bulunamadığı belirtiliyor.

Kamusal katılım baskı altına alınıyor

Siber Birlik aktivitelerinde mesajlaşma ve birleşme değerlerinin stratejilerinin incelendiği bölümde, manipülasyonlar sırasında kullanılan stratejiler için oluşturulan tipoloji beş maddeden oluşuyor. Bunlar; hükümet veya parti yanlısı propaganda yaymak, muhalefete saldırmak veya lekeleme kampanyaları düzenlemek, dikkat dağıtmak veya sohbeti ya da eleştiriyi önemli konulardan saptırmak, ayrışma ve kutuplaşma yaratmak, kişisel saldırı veya taciz yoluyla katılımı bastırmak şeklinde sıralandı. Buna göre Türkiye’de tespit edilen manipülasyonlar hükümet veya parti yanlısı propaganda yaymak/destek, muhalefete saldırmak veya lekeleme kampanyaları, kişisel saldırı veya taciz yoluyla katılımı bastırmak/baskı altına almak başlıkları altında üç tip olarak sıralandı.

İçerik şikayeti, trolleme ve içerik kuvvetlendirme kullanılıyor

Siber Birliklerin kullandığı birtakım iletişim stratejileri de mevcut. Bu aktivitelerin beş kategoride sınıflandırıldığı raporda, başlıklar; dezenformasyon veya manipüle edilmiş medyanın yaratılması, hesapların veya içeriğin topluca şikayet edilmesi, veri odaklı stratejiler, trolleme veya doxing (sanal ortamda kişisel bilgilere ulaşma) veya taciz, içeriği ve çevrimiçi medyayı güçlendirme olarak sınıflandırıldı.

Buna göre Türkiye, bu beş başlık içerisinde kitlelerin raporlanması, trollerin kullanımı ve içerik kuvvetlendirme başlıkları altında raporlandı.

Türkiye’nin kalıcı orta düzey siber birliği var

Raporda ayrıca siber birliklerin takım büyüklükleri ve süreklilikleri, bütçe ve harcamaları, bilgi ve beceri dağıtımı gibi faktörlerin üzerinde de duruluyor. Buna göre, Siber Birlik kapasiteleri minimal, düşük, orta düzeyli ve yüksek düzeyli olarak ayırılmış. Yüksek kapasite siber birliğe sahip 12 ülke yer alırken, orta kapasiteye sahip 26, düşük kapasiteye sahip 20, minimal kapasiteye sahip 12 ülke yer alıyor. Türkiye’nin orta kapasite sınıflandırması altında yer aldığı başlıkta, Türkiye’de siber birliklerin durumunun kalıcı olduğu ve tahminen 500 kişilik takım büyüklüğüne sahip olduğu belirtiliyor. Raporda Türkiye’deki siber birliklere dair harcama ve bütçe bilgisine yer verilmedi.

(Gazete Rüzgârlı)