İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Nisan – Mayıs - Haziran 2022 tarihlerini kapsayan Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’nu bugün açıkladı.

52 sayfalık rapor, derneğe bu tarihlerde yapılan başvurular ve basın taraması yolu ile tespit edilen vakaların derlenmesi ile oluştu. Raporda, Marmara Bölgesi dışından derneğe iletilen ve takibi yapılan başvurulara da ayrıca yer verildi.

Başvurular da, hak ihlallerinin yaşandığı hapishanelerde tutuklu veya hükümlü bulunan mahpuslarca mektup ve faks yoluyla veya mahpus aileleri ve avukatlarınca telefon, mail veya derneğe gitmek suretiyle yapıldı.

Raporda şu 17 hapishanedeki ihlaller yer aldı: Silivri Ceza İnfaz Kurumları (CİK) Kampüs Cezaevleri, Tekirdağ1 Nolu F Tipi Kapalı CİK, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı CİK, Kandıra F Tipi CİK, Metris 2 Nolu CİK, Bakırköy Kadın Kapalı CİK, Balıkesir Bandırma 1 Nolu T Tipi CİK, Gebze Kadın Kapalı CİK, Denizli T Tipi CİK, Antalya Elmalı Açık CİK, Maltepe 1 Nolu Kapalı CİK, Ankara Sincan Yüksek Güvenlikli CİK, Ağrı Patnos Açık CİK, Kayseri Bünyan 1 nolu T Tipi CİK, Balıkesir Burhaniye T Tipi CİK, Bodrum S Tipi CİK.

Derneğe yapılan her bir başvuru birden çok ihlal iddiası içeriyor.

Bu 3 aydaki 91 başvuruda Nisan ayında 413, Mayıs ayında 175, Haziran ayında ise 651 olmak üzere toplam 1239 hak ihlali tespit edildi. Basın taraması yolu ile tespit edilen 350 hak ihlali ile toplam ihlal sayısı 1589 oldu.

İşkence, darp, kötü muamele

Raporun işkence, darp, kötü muamele başlığı altında tespit edilen 530 ihlalle ilgili şu bilgiler yer alıyor:

“Psikolojik baskı, hücreye koyma, çıplak arama, aramalarda ağız içine bakılması, darp, baskın hücre araması, aramalarda hücrelerin dağıtılması, ölümle tehdit, can güvenliği endişesi, çatışmaya imkan yaratmak maksadı ile adli ve politik mahpusları aynı yere koyma, ırkçı söylem, aç bırakma, intihara zorlama, mahpusları pişmanlığa zorlama, sürgün sevk, ayakta sayım, oda değişikliği talebinin karşılanmaması.”

İletişim hakkı ihlalleri

İletişim hakkı ihlalleri ve tecrit uygulamasına dair raporda şu değerlendirme yer alıyor:

“Hapishanelerin sorunlarının başında iletişim hakkının ihlali gelmektedir. Dış dünya ile bağını kopararak, sosyal ilişkilerinden ve dayanışmadan yoksun bırakarak uygulanan ağır tecrit yoluyla, mahpus koşulsuz itaate zorlanıp kişiliği yok edilmeye çalışılıyor.”

Raporda bu başlık altında toplam 260 olarak tespit edilen ihlaller şöyle:

“Sohbet, spor, ortak kullanım alanlarının kullandırılmaması, görüş yasağı, görüş iptali, telefon hakkının engellenmesi, süreli süresiz yayın, kitap ve mektup yasakları, kitap sınırlaması, mektupların geç verilmesi, gönderilen mektupların adresine ulaşmaması, sakıncalı diyerek el konulması, muhalif televizyon kanallarının izlenmesinin engellenmesi, aramalarda mahpusların not, defter ve el yazması çalışmalarına el konulması, açık görüşlerin yarım saate indirilmesi…”

Sağlık ve yaşam hakkı ihlalleri

Derneğe yapılan başvuruların tamamına yakınında sağlık ve tedavi hakkına erişimde yaşanan sorunlar öne çıktı.

Rapor döneminde 259’u başvurulardan olmak üzere toplam 285 sağlık ve tedavi hakkı ihlali tespit edildi:

“Hastaneye sevk taleplerinin hiç ya da geciktirilerek karşılanması, hapishane revirinde uzman hekim bulunmaması, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlanma, muayene odasında asker bulunması, ilaçların düzenli olarak verilmemesi, hastanelerin mahpus koğuşlarının yetersizliği ve olumsuz koşulları, diş tedavilerinin yapılmaması, ağır hasta mahpuslar bakımından Adli Tıp Kurumu’nun olumsuz raporları, diyet beslenme taleplerinin karşılanmaması gibi süren sorunlara pandemi sürecinde yenileri eklendi.

“Acil durumlarda bile mahpusun ’suçuna’ göre ambulansla mı ring aracıyla mı gideceğinin belirlenmesi, politik mahpusların tedavisinde doktorların kelepçeyle muayene etmek istemesi ve mahpusa kışkırtıcı, onur kırıcı davranışlarda bulunulması, mahpusun ilaçlarını gardiyanın gözetiminde içmeye zorlanması, kemoterapiye gitmesi gereken mahpusların götürülmemesi, hastane gidiş gelişlerden sonra karantina uygulanması, giderek yaygınlaşan ağız içi araması, zaman zaman tedaviye erişimin tamamen durdurulması gibi uygulamalar, özellikle ağır ve kronik hastalığı olan mahpuslar bakımından yaşam hakkı ihlallerine zemin hazırlıyor.”