Anayasa Mahkemesi (AYM), DHKP/C'ye üyelik suçlamasıyla tutuklu bulunan iki kişiye pankart açıp destek verdiği gerekçesiyle tutuklanan Sultan Kaya'nın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti. 15 Mart tarihli kararın gerekçesini açıklayan AYM, soruşturma makamlarının, başvurucunun tutuklama için gerekli olan suçu işlediğine dair somut olguları ortaya koyamadığına işaret etti.

Başvurucu Sultan Kaya, H.B.Y isimli kişi ile birlikte İstanbul'da bulunan Cumhurbaşkanlığı konutunun yakınlarındaki bir metro durağının çıkışında pankart açıp terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklu bulunan ve adil yargılama talebiyle ölüm orucu yürüten E.T. ve A.Ü. isimli kişilerle ilgili olarak slogan atmış, yapılan uyarılara rağmen eyleme devam ettiği gerekçesiyle kolluk görevlileri tarafından yakalanarak aynı gün gözaltına alınmıştı.

Silahlı terör örgütüne üye olma ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlarından 11. Sulh Ceza Hâkimliğince tutuklanan Kaya'nın karara itirazı da tahliye talebi de ilgili mahkemelerce reddedilmişti. Başsavcılığın açtığı kamu davası 29. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmüş ve yapılan duruşmada yurt dışına çıkış yasağı uygulanmak suretiyle başvurucunun tahliyesine karar verilmişti. Dava süreci sonunda da sanık hakkında beraat kararı çıkmış ve adli tedbir kararı kaldırılmıştı.

Başsavcılık beraat kararına, başvurucu da hükmün vekâlet ücretine yönelik kısmına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştu.

Sultan Kaya'nın tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği yönünde yaptığı bireysel başvuruyu inceleyen AYM, başvurucuyu haklı buldu.

İfade özgürlüğü göndermesi

Kararda, başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin dayanağını oluşturan suçlamaların temelinde, pankart açma ve slogan atma şeklindeki eylemlerin olduğu belirtilerek "Belirli koşullarda ifade özgürlüğünün görünümlerinden biri olarak kabul edilebilecek olan açlık grevi ve oturma eylemlerinin yahut bu eylemlerin desteklenmesine yönelik üçüncü kişilerce yapılan slogan atma, basın açıklaması yapma, pankart açma gibi eylemlerin başlı başına bir suçlama konusu edilmemesi gerektiği açıktır" denildi.

Kararda, başvurucunun bu eylemleri örgütsel bir ilişki içinde gerçekleştirdiğine veya bunun başvurucu bakımından örgütsel bir tavır olarak sergilendiğine yönelik olarak soruşturma belgelerinde somut bir olguya veya tespite yer verilmediğine de işaret edildi.

"Somut olgular gösterilemedi"

Sultan Kaya'nın, kendisinin ölüm orucu eylemine katılan E.T.nin teyzesi olduğunu, bu eylemleri yeğeni E.T.yi desteklemek amacıyla yaptığını, bunu bir hak arama yolu olarak seçtiğini ve örgütsel amaç taşımadığını ifade ettiğine yer verilen kararda, "Dolayısıyla soruşturma makamlarınca başvurucunun suçlamaya konu edilen söz konusu eylemleri örgüt talimatıyla gerçekleştirdiğine veya başvurucunun söz konusu örgütle bağlantısının olduğuna dair somut olguların gösterilemediği anlaşılmıştır" denildi.

Kararda, "Bu itibarla başvurucunun savunmasına ve dosya kapsamına göre somut olayda tutuklama için gerekli olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı kanaatine ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir" ifadelerine yer verildi.