Taksim Dayanışması, Gezi Davası’na sürecine ilişkin basın toplantısı düzenleyerek, “Bu yargılama, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fethullahçıların müştereken işlediği suçların en yenisidir” dedi. 

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin açılan ve iş insanı Osman Kavala’nın tutuklu yargılandığı, Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ile birlikte 16 sanıklı davada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne mütalaasını sunmuştu. Mütalaada Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu’na ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edilmişti.  

Taksim Dayanışma, gelinen süreçle ilgili bir basın toplantısı düzenledi. 

‘GEZİ DİRENİŞİ SUÇLULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR’

TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi’nin Karaköy Binası’nda düzenlenen basın toplantısına siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin yanı sıra Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan ve çok sayıda kişi katıldı. Basın toplantısında açıklamayı Gezi Davası’nda yargılanan Taksim Dayanışması sözcülerinden Mücella Yapıcı okudu. Yapıcı “Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak ve onurlu sayfalarından biri olan ve anayasal, demokratik bir hak kullanımı olan Gezi Direnişi suçlulaştırılmaya çalışılmaktadır” ifadelerini kullandı. 

Yapıcı’nın okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Bu ülkede kurgu davalarla defalarca karşılaştık. Herkes gerçeği biliyordu, yargı ise kararlarıyla şaşırtıyordu. Aklımız, mantığımız, izanımız defalarca sınandı. Zamanında bu davaları haklı bulanlar, yıllar sonra çıkıp "kandırıldık" dediler. Üstelik bunu, bir mensubu olmadıkları yargı adına söylediler. Bu kandırılma, uydurulmuş delillerle, tanıklarla ve kurguyla sanık sandalyesine oturtulanların yaşam haklarının ihlaline sebep oldu. Şimdi aynı senaryoyu yeniden yaşıyoruz. Akıl sağlığı yerinde olmayan bir tanığın, nereden geldiği belli olmayan ve tehdit de sayılamayacak olan bir adet gaz maskesinin, bir masanın, iki sandalyenin etrafında dönen yüzlerce sayfalık bir iddianameyle Gezi yargılanıyor. İddianamede geçen isimler nezdinde, demokratik haklarını kullanmak için sokağa çıkan milyonlarca insan yargılanıyor.”

‘GEZİ EŞİTLİKÇİ ÖZGÜRLÜKÇÜ VE PAYLAŞIMCI BİR ŞENLİKTİR’

“Gezi'nin ne olduğunu binlerce kez anlattık. Gerekirse milyonlarca kez daha anlatırız. Gezi, bu memleketin eşitlik, özgürlük ve adalet umududur” ifadelerini kullanan Yapıcı  “Gezi bir kalkışma, bir darbe girişimi gibi değerlendirilemez, aynı cümle içinde bile anılamaz. Çünkü Gezi, her bir yurttaşın tamamen kendi iradesiyle, kendi itirazını alıp geldiği, sözünü söyleyebildiği, taleplerini sıralayabildiği, kendi haklarını savunduğu, eşitlikçi, özgürlükçü ve paylaşımcı bir şenliktir. Baskıdan, yalandan, adaletsizlikten, liyakatsizlikten, hak ihlallerinden bunalmış insanların sözünü söyleme şeklidir. Halkın itiraz hakkı demokrasinin bir parçasıdır, demokrasi bir bütündür ve bölünemez” dedi. 

‘GEZİ’DE YARGILANANLARIN BEN YAPMADIM, DUYMADIM DEMESİNİ KİMSE BEKLEMESİN’

Açıklamanın devamı şöyle: 

“Gezi Davası'nda yargılananların "yapmadım, etmedim, görmedim, duymadım" demesini kimse beklemesin. Gezi Direnişi'nin faili addedilseler de Gezi'nin öznesidirler. Gezi'nin tanığı da milyonlarca yurttaştır. Bu iddianame sadece yargılananlara değil, Gezi'de yer alan, sözünü sakınmayan, kendi kaderine sahip çıkan milyonlarca insanın aklına ve iradesine de saygısızlıktır. Gezi Davası, Ali İsmail Korkmaz'a son tekmeyi atan polis Mevlüt Saldoğan'ın mağdur sıfatıyla katılımını kabul ederek, akıl sağlığının yerinde olmadığını kendisi de kabul etmiş olan tanığın sesli ve görüntülü ifadesini avukatlardan sakınarak, bu tanığı hayati tehlikesi var diye yüksek güvenlikli duruşma salonuna dahi getirtmemek suretiyle yargının bir parçası olan savunma avukatlarını zan altında bırakarak, yargılananların ve savunma avukatlarının tanığa soru sorma hakkını ihlal ederek, reddi heyet talebini hiçe sayarak ve İHAM kararlarını da tanımayarak, sadece hukukla değil, vicdanla, akılla ve mantıkla da ilişkisi olmadığını ispatlamıştır.

‘ADİL YARGILANMA HAKKI KISITLANIYOR’

Türkiye'nin en önemli 12 barosunun da ortak açıklamalarında belirttiği gibi: Adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor ve savunma hakkı kısıtlanıyor. Gezi, hiçbir iddianamenin, hiçbir "yeniden kıymetlendirilmiş" Fethullahçı dosyasının kirletemeyeceği kadar büyük bir toplumsal gerçekliktir. Gerçekliğinin şahidi boldur. Biz Taksim Dayanışması olarak; 2012 yılının Şubat ayında ilk toplantımızı yaptığımız andaki taleplerimizin de, Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesildiği ve çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki tepkimizin de, gencecik çocuklarımıza kıyan polis şiddetinden hesap soran tutumumuzun da, parklarda, meydanlarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam talep eden milyonların taleplerinin de kararlılıkla arkasında durmaya devam edeceğiz. 

‘GEZİ’Yİ SAVUNMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR’

Polisiyle, yargısıyla, medyasıyla hakikati baskılayıp tarihi yeniden yazmaya çalışanlara inat, gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, gücünü Gezi’nin eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl birlikteliğinden alacaktır. Milyonları da yargılasanız, bu gerçeği yok edemeyeceksiniz. Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz. Bu yargılama, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fethullahçıların müştereken işlediği suçların en yenisidir. Bir suçlu aranıyorsa, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit Gedik’in ve Ahmet Atakan'ın ölümünde aranmalıdır. Bu davada adı bile geçmeyen bu canlarımıza, Gezi'yi sonuna kadar savunmak borcumuzdur. Geziyi savunduk, savunacağız. 18 Şubat'ta Silivri'deyiz!”

KAHRAMAN: BİZ BU İDDİANAMEYİ SAVUNMALARIMIZLA ÇÜRÜTTÜK

Davda yargılanan sanıklardan Taksim Dayanışması üyesi Tayfun Kahraman “Bir tiyatro oyunu içindeyiz. Bu yargılama bizi mahkum etmeye ve hayatımızdan koparmaya çalışmaktadır. Avukatlarımız ve bizler yaptığımız savunmalarla bu iddianameyi çürüttük.  Yargı bir karar verecek. Ne olduğu önemli değil.

Demokrasi mücadelesinde daha çetin bir yolculuk içinde olduğumuz çok açık. Tablo vahim olabilir. Gezi bu ülkenin bembeyaz sayfasıdır. Bu kadar kalabalığın burada olması, sizlerin burada olması önemli. Siz yanımızda olduğunuz sürece biz Gezi’yi savunmaya devam edeceğiz” dedi.

ATALAY: BİR MİMAR BİR AVUKAT GÖREVİNİ YAPTIĞI İÇİN YARGILANAMAZ  

Davanın başka bir sanığı olan Taksim Dayanışması’ndan avukat Can Atalay, “Bir mimar mimarlıktan kaynaklanan sorunu dile getirdiği için, şehir plancısı ve avukat da aynı şekilde görevini yerine getirdiği için yargılanamaz. Gezi’ye katılan milyonlar da yargılanamaz. Gezi’nin suçlulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu yargılamaya boyun eğmedik, boyun eğmeyeceğiz. Karanlık gider Gezi kalır. Selam olsun dünyanın aydınlık geleceğine” ifadelerini kullandı.  

AKÇELİK: HUKUK KİRLİ PROPAGANDAYA ALET EDİLMİŞTİR

TMMOB İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik “Aynı delil ve iddianamelerle yargılanan ve beraat eden arkadaşlarımızın yeniden yargılanması adil yargılama hakkının ihlalidir. AKP’nin bu davadan beklentisi toplumu baskılamak ve muhalefeti kriminalize etmektir. Hukuk bu kirli propagandaya alet edilmiştir. Gezi bu ülkede ağaca ormana, mekana ve toplumsal mücadeleye sahip çıkma iradesidir. Gezi’de asıl yargılanması gerekenler güzel arkadaşlarımızı öldürenler, yaralayanlardır. Herkesi 18 Şubat’ta davaya  bekliyoruz” diye konuştu. 

TTB YÖNETİCİSİ ALİ ÇERKEZOĞLU: OMUZ OMUZA DURMALIYIZ

Türk Tabipleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ali Çerkezoğlu “TTB olarak biz de yargılandık. Odalarımızı  yönetimleri düşürülmeye çalışıldı. En güzel günlerde yaralanan arkadaşlarımızın yanında durmak için değil aynı zamanda bu ülkenin yurttaşı, işçisi olarak ülkenin antidemokratik gidişatına tepkimizi koymak bizim yurttaşlık görevimizdir. Yaptık yine yaparız. Canlı organizmayı boğmaya çalışırsanız o son anda tepki verir. Kimse cellada boynunu isteyerek temsil etmez. Ona tepki gösterir. Gezi’yi sahip çıkanlar demokratik bir ülke özlemine sahip çıkmıştır. Davada sona gelinmiştir. Bu davada hukuki bir yargılama yoktur. Hukuki gerekleri yerine getirmekle birlikte asıl yapılması gerekeni bu davaya sahip çıkılmasıdır. Bu davayı yargılanan arkadaşlarımızın davası olarak görmemek oradan çıkarmak gerekiyor. Bu davayı 80 ile yaymak zorundayız. Gezi’de nasıl omuz omuza durduysak bu davada da omuz omuza durmamız gerekir” ifadelerini kullandı.