Başka bir şey söylemenin zamanı. 103 kere daha fazla gülmeli bugün ki gülmek devrimci bir eylemdir. 103 kere daha fazla sarılmalı hayata, sevdiklerimize, 103 kat yükseltmeliyiz yüreğimizin sesini. 

"Daha o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar’’* demişti şair.
Evet daha bitmedi işimiz, yas tutacağımız günler de gelecek elbet ama bugün o gün değil. Bugün Ankara’ya neden gittiysek onu hayata geçirmek için daha fazla çalışmanın, ellerimizi daha sıkı tutmanın, hiç boşluk bırakmadan omuz omuza olmanın zamanı  - ki en çok bundan korkuyorlar.   

O gün Ankara’da patlayan bombalar korkularının çığlığıydı aslında. Birlik olmamız onların sonu olacak biliyorlardı.  Biliyoruz yoldaşlarımızın sadece bedenlerini aldılar bizden hayalleri, özlemleri, uğruna ölüme gittikleri amaçları hala bizimle birlikte yaşıyor. Onu öldürmeye dünyanın tüm bombaları dahi yetmez. 

Ah bizler! Onlar kadar anladık mı acaba birlik olmamızın gücünü?  Yoksa her katliamın yıldönümünde mücadele yemini edip, ertesi gün kendi küçük siyasi çıkarlarımız uğruna gözümüzü gerçeklere kapatıyor muyuz?  Benim partim her şeyin en iyisini bilir, benim büyüğümün söylediği doğrudur mu diyoruz. Onların bizi katlederken düşünmediği ayrılıklarımıza mı tutunuyoruz hala? Başka bir pencereden bakmaktan, başka bir sözü duymaktan korkuyor muyuz? Hep aynı yere giden, gittiğinde de hep aynı masaya oturanlar gibi. Hep aynı saatte aynı yerden geçenler gibi miyiz? Kaybolmaktan mı korkuyoruz?  Olsun belki hedefe gidecek yeni bir yol buluruz.  Belki yeni bir manzara görürüz hayran olacağımız, belki yeni bir melodi çalınır kulağımıza daha önce hiç duymadığımız ve şu ana kadar nasıl bundan uzak kalmışım diyeceğimiz.  

Birbirimizin sesini duymak zorundayız. Birbirimizin gözlerine güvenle bakmalıyız. Eğer birlikte ölüyorsak bu ülkede birlikte yaşamayı da bilmeliyiz. Her birimiz kendi kokumuzla, rengimizle, rahiyamızla dünyayı çiçek bahçesine çevirebilmeliyiz Yanyana isek güzeliz. 

Karşıdakine kızmak işin en kolay yolu, aynayı kendimize tuttuk mu hiç? Ben nerede eksik kaldım da bu kahrolası sistem hala tüm zalimliği ile arzı endam ediyor dedik mi? Şafak gecenin en karanlık anından sonra gelirmiş, ama o karanlığın ne kadar süreceği, şafağın ne zaman sökeceğinin bizden ve yaptıklarımızdan/ yapmadıklarımızdan bağımsız olmadığını gördüğümüzde değişecek her şey. Şafağı doğurmanın zamanıdır şimdi. 

Ve cellat uyandı yatağında bir gece 
Tanrım dedi bu ne zor bilmece
Öldükçe çoğalıyor adamalar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe
Ölümlerde değil yaşamlarda çoğalmak umuduyla.**

UNUTMADIK-UNUTTURMAYACAĞIZ!!

*Hürriyet Kavgası; Nazım HİKMET
** Ve Cellat Uyandı Yatağında Bir Gece; Ataol BEHRAMOĞLU