Sakarya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Av. Elif Düzgün, salgın döneminde çocuklara yönelik istismar vakası sayısında belirgin bir düşüş olduğunu söyledi. Düzgün, bunda salgın önlemleri kapsamında çocukların evde kaldığı için dışarıdaki tehditlere karşı korunması ve aile içinde şiddet görenlerin yaşadıklarını duyuramamasının da etkili olduğunu söyledi. Düzgün, aile içinde istismara maruz kalan çocukların hayatının, pandemi sürecinde cehenneme dönüştüğünü kaydetti.

Eğitim Sen Sakarya Şubesi'nin düzenlediği, 'Salgın Sürecinde Çocuk İstismarı' konulu canlı yayına konuk olan ve Eğitim Sen Kadın Sekreteri Yasemin Hacıeyüpoğlu'nun sorularını yanıtlayan  Av. Elif Düzgün çarpıcı açıklamalarda bulundu, Düzgün'ün açıklamalarını iki bölüm halinde söyleşi formatında aktarıyoruz.

Her hafta instagramda canlı yayında bir konuğumuzla konuşuyoruz.  Bu haftaki konumuz çocuk istismarı. Ve salgın sürecindeki çocuk istismarı, Türkiye’deki çocuk istismarı. Bu haftaki  konuğumuz ise Çocuk Hakları Merkezi Başkanı sevgili Avukat Elif Düzgün.  

Konu çocuk istismarı olunca şehrimizde konuya daha hakim birini bulmak mümkün değil. Çünkü şehrimizde çocuk haklarının savunulmasında ve Çcuk İzlem Merkezinin açılmasında çok önemli katkıları oldu. Çocuk İzlem Merkezleri nedir, ne işe yarar, Türkiye’deki çocuk istismarı ne durumda, şehrimizde çocuk istismarı ne durumda, çocuk istismarı nedir gibi birçok soruyu yönelttik kendisine. 

Faydalı  bir sohbet olduğunu düşünüyorum. 

Yasemin Hacıeyüpoğlu

Çocuk istismarı nedir, bize bu konuda bilgi verebilir misin?

Çocuk istismarı nedir, kısaca özetleyecek olursak çocuğun ekonomik yönden, cinsel yönden fiziksel yönden, duygusalan istenmeyen davranışlara maruz bırakılmasıdır.

Ekonomik yönden çocuğun zorla çalıştırılması, dilendirilmesi gibi durumlar. Duygusal yönden çocuğun istismarı, hor görülmesi, aşağılanması, kıyaslanması, duygusal olarak kötü etkileleyecek davranışlardır. İhmal de buna giriyor. Çocukla hiç ilgilenmeme, çocuğu sevgisiz bırakma, dışlama, lakap bulma, aşağılayacılı lakaplar bulma duygusal istismara giriyor.

Cinsel istismar en çok konuşulan şey belkide. toplumun yumuşak karnı… Küçük çocuğa böyle bir eğilimi kabul edemiyoruz ama bir kadar da sık karşılaşıyoruz. Cinsel istismar çocuğun bir erişkinin cinsel dürtülerine alet edilmesidir, Bu çeşitli şekillerde oluyor. 

Fiziksel istismar dediğimiz şey de aslında şiddet. Fiziksel yönden çocuğa acı çektirecek davranışlarda bulunmak, dövmek, ısırmak işte yakmak gibi…

Bunların bir kısmı suç, bir kısmı da sonucu itibariyle suç oluyor. Yani çocuğu ihmal, Türk Ceza Kanunu anlamında bir suç olmayabilir ama çocuğu ihmal ediyorsunuz ve  balkondan düşüyor. Sonuç itibariyle suç olabilir.  Ama bunun dışında çocuğun ihmali devlet korumasını gerektirecek bir şey  belki. O yüzden sonucu itibariyle suç olabilecek şey..

Çocuk istismara uğradığını, özellikle de cinsel ya da fiziksel istismara uğradığını idrak edebiliyor mu?

Aslında çocuklar bunu hissedebiliyorlar, idrak edebiliyorlar. Bana 15-16 yaşında gelip de, ‘Ben aslında istismar edilmişim’ diyen çocuklar oldu. 8 yaşındayken istismar edilmiş. Bunu bir rehberlik dersinde gördüm, televizyonda gördüm, bir arkadaşım anlattı istismar olduğunu öğrendim gibi şeyler. Ya da rehberlik derslerinde verilen bilgilerle bunu anlayan çocuklar var. Bu çocuklarda şöyle bir şey var, genellikle tanıdık kişilerin istismarına uğruyorlar. Hep bunu söylüyoruz. Yani bunun aile içinden olmasına da gerek yok. Komşusu olabilir, mahalle bakkalı olabilir vesaire…  Çünkü  çocuğun ses çıkartmaması için güvenmesi gerek. Genelde güvendiği tanıdığı kişiler, önce bu güveni oluşturduktan sonra istismar ediyorlar. O açıdan, hiç tanımadığı yoldan gelip geçenlerin istismarından, tanıdıkların istismarı çok daha fazla.  Çocuk aile içinde de bunu yaşasa, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissediyor. Hepsinde ortak kanı şu; ‘yani beni seviyordu ama ben kendimi kirlenmiş hissediyordum, kötü hissediyordum, suçlu hissediyordum, aşağılanmış hissediyordum’. Yani çok yakınlarından istismar gören çocuklardan ben hep şunu duydum.  ‘İşte bir yetişkinle yürüyen kız çocuğunu, elinden tutmuş giderken, ‘Onun babası da, abisi de bana yaptıklarını ona yapıyor mu diye düşünüyordum’. Çünkü aslında hissediyor, çünkü bunu çok küçük yaşlardaysa normal bir şey olmadığını hissediyor ama buna anlam da veremiyor. Güvenlik de istiyor, normal sevgi böyle bir şey olabilir mi diye düşünüyor.  işte bizim bu bilinçlendirme çalışmaları dediğimiz çalışmaları var ya, tam bununla ilgili. İyi dokunmayı-kötü dokunmayı öğrenmesi açısından çocuğun.  Ya da  kim ne kadar dokunabilir, bedenine dokunması nedir, özel alan sınırı nedir bunları vermek gerekiyor. Ama şunu söyleyebilirim, bütün çocuklar aslında hissediyorlar. 7 yaşında, 6 yaşında istismara uğrayan çocuklar yıllar sonra gelip, ‘Aslında ben istismara uğramışım’ diyor. İşte, Bir köy  okulundan gelen çocuk vardı, ’Öğretmenim kucağına alıp beni seviyordu, diğer çocuklardan daha fazla seviyordu’ diyordu. ‘Ben kendimi iyi hissetmiyordum, beni özel hissetmiyordu, kirli hissediyordum’ diyordu. Ve ‘kimseye bir şey söyleyemediğini, kalp atışlarının hızlandığını söylüyordu. Yani işte çocuklar aslında bunu hissediyor fakat İfade etmede, dile getirmede sorun yaşıyorlar. Biliyorlar aslında ama söylerse yakınlarına zarar vereceğinden korkuyor. Çünkü istismarcı çocuğu kolay tehdit edebildiği için, kolay sustuğu için tercih ediyor. İşte anneni öldürürüm, evinizi yakarım gibi… Hepsi de çok basit korkutmalar ama çocuk için büyük, dehşet verici şey. İşte ‘kardeşini öldürürüm, evini yakarım’ diyen istismarcılardan bahsediyorlar. Çocuklar korkuyorlar, susuyorlar.

-Aile içindeki cinsel istismar yüzde 80 oldu diye bir rakam gördüm, bu abartı mı?

Oran veremeyeceğim ama aile için istismar oranı çok yüksek. Burada şu da var, çok acı ama çocuk bazen anneye söylüyor. Anne bir şekilde  haberdar oluyor fakat ya çocuğa güvenemiyor bir süre izliyor, böyle bir şey gerçekten var mı, ya da delil elde etmek için. O arada çocuklar istismar devam ediyor. Ya da hani düzenini bozamayanlar var, korkanlar var, ‘çocuğumla beni öldürür mü, nereye gideceğim’  diyenler var. Ya da çok daha acısı, ‘Adımız duyulmasın, rezil olmayalım’ gibi gerekçelerle susanlar var.

-2014 verilerine Sakarya’daki çocuk istismarı sayısı 234 ve Türkiye sıralamadasında da 11’inci. Yani verilere ulaşmak pek  mümkün olmuyor herhalde,.. 2020’de rakamlar nasıldır?

Rakamları net olarak bilmiyorum ama şu var, biraz geriden de olsa sayılar net olarak açıklıyor. Net olarak neden bilmiyoruz, sebeplerden bir tanesi şu: açılan davaların tamamlanması uzun sürüyor. bir sonraki yıla sarkıyor da olabilir. Hani ortak, aynı dosya. Diğer yıla da sayı olarak yansıyabilir. Neye  göre bu sayılar veriliyor bilemiyorum ama bizim katıldığımız toplantılarda da istatistikler açıklandığında bunların paylaşılmaması özellikle rica ediliyor. Bunların neden saklandığını bilmiyorum, hani halk korkacak mı, galeyanı mı gelecek hiçbir fikrim yok. Ama sayılar biz hukukçularla da paylaşılmıyor. 

Pandemi dönemideki sayılarla ilgili bir şeyler söyleyebilirim. Şimdi bu sayıları, şöyle takip edebiliyoruz biz, çocuk mağdur olduğu zaman, istismara uğradığı zaman mutlaka avukat atanmak  zorunda. Baro genellikle CMK’dan atanıyor, özel vekilleri yoksa. Ve o veriler yol gösterici  oluyor. Şimdi yılın ilk ayına, Ocak ayının verilerine bakıyorum yani geçmiş yıllardaki  gibi yüksek oranlar var. Şubat ayına bakıyoruz yine yüksek  ama Mart ayına bakıyoruz düşme var. Çünkü 13’ünden sonra sokağa çıkma yasağı oldu. Nisan ayında çok ciddi çok düşüş var, bir ayda 9 gibi. Tek haneli rakamlara düştü. Mayıs ayında da aynı şekilde, böyle  devam ediyor. Geçmiş yıllara baktık, 2016, 2017, 2018 ve 2019… Bu dört yıla göre çok çok düşük oranda.  yani atıyorum 200 iken 20’ye düşmesi gibi. 170 iken 9’a düşmesi gibi sayılar var karşımızda. 

Bu düşüşü tam olarak açıklayamıyoruz ama şöyle düşünüyoruz. Şimdi çocuklar okulda  akranları arasında da ilişki yaşayabiliyorlar, dışarıda tanımadıkları ya da daha az tanıdıkları insanların da istismarına uğrayabiliyorlar. Ve 20 yaş altına sokağa çıkma yasağıyla birlikte belki bu yabancı insanların, yabancı derken kan bağı olmayan insanların istismarına karşı bir koruma söz konusu evet. Yani çocukların bir kısmı öyle korundu. Ama aile içinde şiddet, aile içinde cinsel istismar yaşayan çocuklar için hayat cehenneme döndü. Çünkü çocuklar genellikle öğretmenlerine açılıyorlar. Sevdikleri öğretmene, en çok da rehber öğretmene açılıyorlar. Bunun dışında hiç açılmadıkları takdirde başarılarının düşüşü, cinsel konuşmalarının artması, davranış değişiklikleri  olmaya başladığında dikkatli bir öğretmen bunu anlayabiliyor ve çocukla iletişim kuruyor. Ailesiyle iletişim kuruyor ve olayı çözüyor. Biz öğretmenlerden çok  çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Gerçekten birçok ihbar gerçekleşiyor. o yüzden  okulun olmaması, uzaktan eğitimin olması, uzaktan eğitimi ev içinde almaları, online almaları ve ebeveynlerin de aynı evin içinde olması, tabiki o bizim iyi gözle baktığımız işte olayların aydınlanması, açığa çıkmasını engelledi. 

Bunun dışında çocuklar arkadaşlarına açılabiliyorlardı, arkadaşlarıyla da görüşemiyorlar. Telefonla ihbar etmeye kalkışsalar alo 1883’ü ya da 155’i arasalar çok uzun bir süreç. İşte kendisiyle ilgili bilgiler verecek, olayı anlatacak, sonra TC’sini verecek vesaire…  2+1, 3+1 everde ya da çok daha küçük evlerde çok mümkün değil. O yüzden bir WhatsApp hattı olması gerektiğini söylüyorduk. Alo 183’ün WhatsApp hattı kuruldu. O bir anlamda iyi oldu ama bizim bir başka isteğimiz de vardı. Çok geneldi Alo 183 ve bu pandemi döneminde birçok şehirde hizmet veremediler,  yetişemediler. O yüzden sadece kadınlar ve sadece çocuklara ait  hatlar olması, sadece kadına şiddet, sadece çocuğa şiddet hatlarının ayrılması, yönünde bizim bir talebimiz var. Ama dediğim gibi aile şiddetle aile içi cinsel istismar yaşayan çocuklar  için pandemi dönemi bir cehennem oldu. Hiçbir şey  yapamıyorlar, hiçbir yere ulaşamıyor. o yüzden bu pandemi bittikten sonra işte ne gibi vakalar gelecek, işte gelen mağdurların ifadelerinden ne kadar süre sürdüğü, ne zaman oldu olay ancak o şekilde anlayabileceğiz. Şu an her şey çok belirsiz. Ama bir yandan azalan vakalar varken, işte dışarıda tanımadığı insanlarla ilgili, bir yandan da aile içindeki vakaların olduğunu düşünüyoruz. 

Rehber öğretmenlerimiz yeterli donanıma sahip mi, bu eğitimlerden geçtiler değil mi? 

Rehber öğretmenler için sürekli eğitim  seminerleri düzenleniyor.Kendi  meslek içi eğitimleri var. Rehberlik Araştırma Merkezlerinin sürekli eğitimleri var bildiğim kadarıyla. Hatta her yıl benden de rica ediyorlar, ben de o derslere katıyorum aynı şekilde. Öğretmenlerin çok haklı bazı endişeleri oluyor, aslında çok da  haklılar, yani ‘ben nereye bildireceğim, bildirdikten sonra başımıza ne gelecek hiç belli değil’, ya da ‘okulda olan bir olay olur da  idareciler buna çok sıcak bakmazlarsa ne yapalım’ gibi…Bu gibi durumlarda ben hep beni arayabileceklerini söylüyorum. Gerçekten eğer muallakta kaldıkları durum olursa arıyorlar da. Kafalarında bir soru işareti olursa beni arayabiliyorlar. Çocu İzlem Merkezinden arkadaşları aradıklarını biliyorum. İnsanlar birbirlerini arayarak, bir şekilde birleşerek o olayların ortaya çıkmasını sağlıyor. Ve çok az değil onların  ortaya çıkardığı olaylar, çok önemli. Çok spesifik olayları ortaya çıkardılar. Sadece çocuğun sınıftaki davranışlarından olay çözdüklerini biliyorum.  Hatta okul çıkışı buluştuğu kişinin tipine bakıp, birbirlerinin gözlerine bakıştan aradaki korku vesaireyi çözen bir öğretmen tanıklığı olmuştu. Çok çok önemli bence…