Tüm Emekliler Sendikası Sakarya Şube Başkanı Günay Şentürk, 65 yaş üzerine getirilen sokağa çıkma yasağını eleşeştirerek, "Sanki, Covit -19‘ un  sorumlusu, taşıyıcısı bizmişiz gibi üzerimiz kurulan baskının kaldırılmasını ve emeklilerimize - yaşlılarımıza psikolojik destek sağlanmasını bekliyoruz" dedi.

Emeklierin sosyal yaşam hakkının kısıtlandığını ve hiçbir canlının 40-50 gün aynı ortamda normal yaşamını sürdüremeyeceğini ifade eden Şentürk, yazılı açıklamasında şu görüşlere savundu:

"SORUNLAR YAŞAMAYA BAŞLADIK"

"Yaşadığımız salgın sebebiyle bir çoğumuz, özellikle 60 ve üstü yaşlardaki emekliler ve yaşlılarımız çok etkilendik. Evde kalma süresi uzadıkça yeni sorunlar yaşamaya başladık. 

Sosyal, psikolojik ve ekonomik sorunlarımız  artmaya   devam ediyor. 

-Özellikle Büyük aile ortamı yaşayanlar da, kuşaklar arası farklılıklar  ortaya çıktıkça, baba oğula, oğul kendi oğluna , dede toruna tahammül edemez duruma geldi.

-Çoğu emekli ve yaşlılarımızın evi güneş almıyor belki, belki evinin balkonu da yok.  Bu insanların ev içindeki yaşam sıkıntıya  dönüşmüş durumda, 

-Güneş görmeyen Emekli ve yaşlılarımızda kas, kemik erimesi kireçlenme baş gösterdi,

-Kalp damar ve yüksek tansiyon hastaları   sağlık sorunları yaşamaya başladı, neredeyse  anevirizma geçirmek üzereyiz.

-Sosyal  etkinliklerimizi ve bireysel becerilerimizi kaybetmeye başladık.

-Geçim sıkıntısı yaşayan ve ikinci bir işte çalışmak zorunda olan Emekli ve yaşlılarımız  (Yaşlı nüfusun  yüzde 17’si) yoksulluk yaşamaya başladılar. Bu Yaşlılarımıza acilen yeni bir yardımlaşma ve destek takviyesinin yapılmasını bekliyoruz.

 -Sanki, Covit -19‘ un  sorumlusu, taşıyıcısı bizmişiz gibi  üzerimizdeki baskının  kaldırılması için  ilgili kurumlardan ve yetkililerden  emekli ve yaşlılarımıza psikolojik destek sağlanmasını bekliyoruz.

-Başka bir beklentimizde Sosyal hayatın içine birkaç gün veya birkaç saat katılabilmek için acilen Maskeye  ihtiyacımız var. Kurbanlık koyun muamelesi görmek istemiyoruz.

İNSAN YAŞLI DA OLSA SOSYAL BİR VARLIKTIR

Sağlıklı yaşam insan hakkıdır. Biz bu hakkımızdan vaz geçmeyi düşünmüyoruz.’’ Üretim mi, yaşam mı’’ ikileminde neo-liberal  ve sermaye öncelikli tercihlere kurban edilmek istemiyoruz. Bizde bütün yaşam hakkı olanlar kadar değerliyiz ve önemliyiz.

Çünkü biz emekliler ve yaşlılar, dünü bugüne taşıyan kültür elçileriyiz. Bizler yıllarca biriktirdiğimiz tecrübelerimizle birer hazineyiz. Bu hazineye sahip çıkmak  bütün toplumun görevi olmalıdır. Biz emekliler ve yaşlılar bu ülkenin var ettiği bütün üretim alanlarında ömrümüzü tükettik, terimizi akıttık.

İnsan yaşlıda olsa sosyal bir varlıktır. Sosyal yaşam hakkımızın  kısıtlandığını düşünüyoruz. Hiçbir canlı 40-50 gün aynı ortamda normal yaşamını sürdüremez.

Bilim kurulu ve Halk sağlığı uzmanlarının bu durumu görmemesi mümkün değil . Bir an önce Yeni bir planlama ile bizlerinde sosyal hayatla buluşmasının önü açılmalı. Yeni düzenlemeler yapılmalı.

  Bazı basın organlarında yer alan açıklamalara göre, sesimiz duyulmakta, ve iktidar çevreleri yeni tedbirlerin alınmasına yönelik hazırlıklar yapmak. Ümit ederiz ki  tercih bu sefer biz  emekliler ve  yaşlılardan yana olur.