Marmara bölgesi olarak 17 Ağustos 1999'da yaşadığımız ve asrın felaketi olarak da adlandırılan depremin 21. yılı geldi çattı.

Peki, bu büyük felakette binlerce insanını, yanı sıra bölgedeki yapı stokunun önemli bir bölümünü de yitiren Türkiye Cumhuriyeti, bugüne kadar olası yeni bir depremde benzer felaketi yaşamamak adına neler yaptı ya da daha doğrusu neleri yapmadı, buna bakmak gerek.

Bugünle sonlanmayacak bu yazıya TMMOB'nin, olası yeni bir deprem öncesi, fabrika ve üretim tesislerindeki risklerin 

belirlenip alınması gereken önlemlere ilişkin açıklamasında yer alan çarpıcı gerçeklere işaret ederek başlayalım.

Açıklama, “Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ve Küçük Sanayi Site (KSS) yönetimleri öneri ve talepleri değerlendirilmeli, Deprem koordinasyon toplantılarına OSB ve KSS yönetimleri de dahil edilmelidir” denilerek başlıyor.

Gerekli derslerin çıkarılmadığına ilişkin dikkat çekici vurgunun yapıldığı bu açıklamada, şöyle deniliyor:

“Ülkemizde ve dünyada yaşanan en büyük depremler arasında yer alan Büyük Marmara Depreminin üzerinden tam 21 yıl geçti. Halen yüreğimizi yakan acı sonuçlarından gerekli ve yeterli dersler çıkarılmamıştır.

-Öncelikle 6331 sayılı İş Kanunun ve ilgili ikincil mevzuat uygulanmalı, ilgili kamu kurumlarınca yeterli denetim yapılmalıdır.

-Olası deprem senaryolarına karşın potansiyel tehlike noktaları belirlenmeli, detaylı risk değerlendirmeleri yapılmalı ve gerekli önlemler uygulanmalıdır.

-Üretimin değişik yerlerinde (imalat, büro, depo vs.), değişik zamanlarda (gece, gündüz, çalışma anında, dinlenme anında, işe gidiş-dönüş, vardiya değişiklikleri vs.) olası deprem şiddetlerini de içeren senaryolara dair İtfaiye ve Afet Koordinasyon Merkezi gibi kurumların da zaman zaman katıldığı tatbikatlar sıklaştırılarak uygulanmalı ve bu durum ilgili kamu kurumları tarafından da zaman zaman denetlenmelidir.

-Tüm bina ile makina ve ekipmanların depreme dayanıklılık kontrollerinin yapılması, gerekiyor ise bina güçlendirme ve makinelerin sabitleme işleri yapılmalıdır.

-Hammadde ve ürün depolama alanları ile raf sistemlerinin depreme karşı dayanıklılıkları kontrol edilmelidir. Raf sistemlerinin dayanımları ve periyodik kontrolleri ilgili standartlar doğrultusunda uzman kurum ve kuruluşlarca yapılmalıdır.

-Üretim sahasında ara stoklar azaltılmalı, deprem anında kaçış ve yardım yollarının açık tutulması sağlanmalıdır.

-Yanıcı, Parlayıcı-Patlayıcı ürünlerin depolandığı alanlarda, deprem sonrası olası riskler değerlendirilmeli, patlama ve yangınlara karşı önlemler alınmalıdır.

-Üretim sahasında ara stoklar azaltılmalı, deprem anında kaçış ve yardım yollarının açık tutulması sağlanmalıdır.

-Yanıcı, Parlayıcı-Patlayıcı ürünlerin depolandığı alanlarda, deprem sonrası olası riskler değerlendirilmeli, patlama ve yangınlara karşı önlemler alınmalıdır.

-Asit gibi riskli ve kirletici sıvı depolama tankları için taşmaya karşı stok havuzları oluşturulmalıdır. Bu sıvıların depolama tank seviyeleri güvenlik seviyelerinde (standardında belirtilmemişse en fazla yüzde 80 dolulukta) tutulmamalıdır.

-Boğucu gaz depolanan tesislere komşu tesisler ve bölge yerleşimleri ile risk ve olası afet anında yapılacaklar hakkında bilgilendirme yapılmalıdır. Amonyak gibi boğucu gaz depolanan sahaların yakınlarına yeni yapı kullanım izni verilmemeli, bu bölgelerin acil durum tahliye planları hazırlanmalıdır.

-Boğucu gaz depolanan tesislerde yeterli sayıda acil kaçış maskesi gibi kişisel koruyucu donanımlar bulundurulmalıdır. Olası bir kaçak durumunda yapılacaklar personele tatbiki olarak anlatılmalıdır. Kaçak algılama, otomatik kapama sistemleri çalışır durumda tutulmalı, güvenlik sistemi basınçlı hava ile çalışıyor ise olası enerji kesintisi durumunda kompresörler otomatik olarak jeneratörden beslenmelidir.

-Ana Doğalgaz hatlarında, Sismik hareketleri algılayıp, doğalgaz hatlarını otomatik kapatan vanalar bulunmalı ve etkinlikleri periyodik olarak kontrol edilmelidir.

-Deprem ile olası boru hattı kaçaklarını engellemek için, gerekli boru sabitlemeleri yapılmalı, kompansatör kullanımı ile hatlara esneklik kazandırılmalıdır.

-Deprem sonrası olası elektrik kesintisi için önlem alınmalıdır. Jeneratörler çalışır tutulmalı ve personel kaçış yolları otomatik aydınlatılmalıdır. Seyyar aydınlatma ekipmanları çalışır durumda bulundurulmalıdır.

-Yangın söndürme sistemlerindeki pompalar,enerji kesintisine karşı alternatifli enerji kaynağı (Jeneratör destekli veya Dizel yakıtlı pompalar gibi) ile desteklenmelidir.

-Liman tesislerinde iskele vinçleri çalışmadığı durumlarda sabitlenmelidir. Sıvı tahmil-tahliye işlemi yapılan limanlarda transfer hattı hortum kopmalarına karşı acil ayırma kaplini kullanılmalıdır.

-Deprem sonrası Fabrika sahasında dahili haberleşme için telsizler çalışır durumda tutulmalıdır. Hangi kısımlarda telsiz bulunması gerektiği değerlendirilmeli, revir, güvenlik, tehlikeli madde depo alanlarında muhakkak telsiz bulunması sağlanmalıdır.

-Fabrikaya ait ambulans var ise her vardiyada en az iki ambulans sürücüsü olacak şekilde vardiya düzeni oluşturulmalıdır.

Ekleyecek tek bir kelimem bile yok. Önerilerin dikkate değer bulunup uygulanması yönünde adım atılması dileğiyle...