İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'nın bir çok yerinde olduğu gibi Fransa'da da yüzbinlerce insan Nazizm'e karşı dövüşürken hayatını kaybetti. Bu direniş bir çok filme romana ve şiire konu oldu.

Bunlar arasında en bilinenlerden biri olan ünlü şair Aragon'un "Kızıl Afiş" şiirine konu olan ve Missak Manouchian (1906, Adıyaman- 1944, Paris) önderliğinde kurulan direniş örgütü idi. 22 üyesi kurşuna

dizilerek öldürülen bu direniş örgütünün hayattaki tek üyesi olan 1917 Sapanca doğumlu Arsene Tchakerian  4 Ağustos 2018 günü hayatını kaybetti. Düşmana inat 101 yıl yaşayan Tchakerian 2012

yılında Fransa cumhurbaşkanı tarafından Légion d’Honneur  "Subay" derecesiyle ödüllendirilmişti.

Kasım 1942'de Nazi işgali altındaki Fransa'da faaliyete geçen ve yabancı göçmen ve direnişçilerden oluşan örgüt özellikle demiryolu ve trenlere sabotajlar düzenler. 1943 yılında yakalandıklarınde ele geçirilen üyelerin biri İspanyol, ikisi Romen, ikisi Macar, ikisi Ermeni, üçü Fransız, beşi İtalyan ve sekizi Polonyalı'dır. Nazi işbirlikçisi Vichy hükümeti davaya çok önem verir ve propaganda amaçlı olarak 15.000 adet bastırılan ve üzerinde Fransızca “Bunlar mı Kurtarıcı? ” yazan afişlerle Paris'i donatır. Gece karartmada ise bu sefer partizanlar sokağa çıkıp afişlerin altını donatırlar;

" FRANSA İÇİN ÖLDÜLER, FRANSA’YI BUNLAR KURTARACAK"

Misak Manukyan ölümünden üç saat önce karısına ve dostlarına bir mektup bırakır. Zaferin yakın olduğunu ancak kendisinin göremeyeceğinin bilinciyle yazar. Nazım dizelerinde bu sözleri dokunmadan kullanır,

"hoşçakalın dostlarım benim
hoşçakalın dostlarım
sizi canımda, canımın içinde
kavgamı kafamda götürüyorum
hoşçakalın dostlarım
a dostlara
kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlara
tek hecesiz elveda
görüşürüz dostlarım
beraber güneşe güler
beraber döğüşürüz"

Sadece Nazım mı, yine kendisi de Fransız Komünist Partisi üyesi olan Louis Aragon da bu mektuptan esinlenerek ünlü Kızıl Afiş şiirini yazar.

"

Kızıl Afiş

İstediğiniz ne zaferdi ne gözyaşı,
Ne hüzünlü org ne papazın son duası.
On bir yıl nedir ki on bir yıl…
Yaptığınız kullanmaktı silahlarınızı:
Ölüm gözünü kamaştırmaz Partizanın.
Asıldı yüzleriniz kentlerimizin duvarlarına,
Gece ve sabah karasıydınız, korkutucu, süzgün.
Bir afiştiniz, kızıl bir kan lekesi gibi,
Adlarınızı bile söylemek öylesine güçtü ki,
Gelip geçende dehşet etkisi yaratın istediler.
Sizi kimse Fransız olarak görmez gibiydi,
Gün boyu bakmadan geçti gitti insanlar.
Kimi parmaklar durmadı ama karartmada
’FRANSA İÇİN ÖLDÜLER’ yazdı resimlerinizin altına.
Bambaşka bir sabaha o gün başlayan
Tekdüze rengi vardı bir şeyde kırağının,
Şubat sonuydu, son anlarınızdı,
Sizlerden biri konuştu sessiz sakin:
Herkese mutluluklar,
Geride kalan herkese mutluluklar!
Ölürken kin yok içimde ey Alman halkı
Elveda zevk ve acı.
Elveda güller, elveda hayat, elveda rüzgar ve aydınlık!
Ve sen evlen mutlu ol sık sık düşün beni,
Bir gün bütün güzelliklerin arasında olacaksın,
Herşey sona erdiğinde Erivan’da.
Görkemli kış güneşi tepeyi aydınlatıyor :
Doğa o denli güzel ve yüreğim öyle yanıyor ki!
Zafer dolu adımlarımızı izleyecek adalet…
Melinee’m, ey aşkım, ey yetimim benim!
Sana yaşamanı, çocuk doğurmanı söylemek isterdim…
Tüfekler çiçek açtığında yirmi üç kişiydiler
Vaktinden önce canını veren yirmi üç kişi
Yirmi üç yabancı, ama yirmi üç kardeş
Yaşamı uğruna ölecek kadar seven yirmi üç kişi
Düşerken toprağa “FRANSA” diye haykıran 23 kişi…"

Anıları dünyanın her tarafında baskıya karşı direnenlerin mücadelelerinde yaşıyor.