Türkiye İşçi Partisi (TİP) ücret, özlük ve sosyal haklar gibi başlıklarda geçmişten gelen ve yasal olarak korunma altına alınan haklar açısından herhangi bir değişikliğe yol açmadan, haftalık çalışma süresinin 35 saate düşürülmesi ve haftalık rutin tatil süresinin kesintisiz iki güne çıkarılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) kanun teklifi sundu.

Türkiye’nin, Avrupa’nın en uzun çalışma saatleri istatistiklerine sahip olan ülkesi olduğunun altının çizildiği genel gerekçede Türkiye’de halihazırda yürürlükte olan 4857 Sayılı İş Kanunu ve onun belirlediği 45 saatlik haftalık çalışma süresinin işçilerin hiçbir sosyal faaliyete izin vermemesinin de ötesinde en temel fizyolojik gereksinimler açısından bile dinlenmelerine fırsat vermediği belirtildi.

Çalışma süreleri

Yapılan araştırmalarda, çalışma süreleri ile işçi sağlığı ve iş güvenliği arasındaki doğrudan ilişkiyi yansıtan bulguların varlığına dikkat çeken TİP, sunduğu genel gerekçede özetle şöyle dedi: 

Erdoğan'dan 'siyasette yumuşama' mesajı Erdoğan'dan 'siyasette yumuşama' mesajı

“Uzun çalışma süreleri fiziksel ve mental yorgunluğa sebep olmaktadır. Bu çok boyutlu yorgunluk ise büyük bölümü telafi edilemeyecek iş kazalarına yol açmaktadır. İlgili uluslararası kuruluşların, enstitülerin, eşdeğer kurumların ve bilim insanlarının paylaştığı raporlar uzun çalışma sürelerinin yaralanma riskini ve ölümlü kazaların oranını önemli ölçüde arttırdığını kanıtlamaktadır. 

Yapılan araştırmalar uzun çalışma sürelerinin yalnızca akut sağlık sorunlarının değil birçok kronik hastalığın sebebi olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır. Uzun çalışma sürelerinin kardiyovasküler hastalıklar, akciğer ve solunum yolu hastalıkları, cilt ve deri hastalıkları gibi uzun zamana yayılan, sıklıkla geç fark edilen, insan ömrünü ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen birçok kronik sağlık sorununun oluşmasına veya derinleşmesine sebep olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

“Çalışma sürelerinin düşürülmesinin emekçilerin sağlıklı birer sosyal yaşama sahip olmaları, kişisel alanları ve çalışma yaşamları arasındaki ilişkiyi sağlıklı kurmaları ve kimi alanlarda yeni istihdam olanaklarının yaratılması gibi başlıklarda da olumlu çıktıları olacağı aşikardır.”