Son zamanlarda ülke genelinde yaşanan ölümler ve suçlularına verilen cezalar vicdanlarımızısızlatıyor. İnsan olan herkesin, aynı vicdani duyguyla olaylara yaklaşması kaçınılmazken, suçu onayacak yargı üyelerinin vicdanlarını bırakarak verdikleri cezai yaptırımlar, hepimiziisyan ettirecek duruma getirdi.
Bir haftadır kamuoyunda yer alan, dört kişilik bir ailenin önce yediklerinden, sonra otelin ilaçlanması ile zehirlendikleri şüphesiyle gözaltına alınan otel sahibinin, çalışanlarının, ilaçlamayı yapanların sabıkaları inanılır gibi değil ve ilaçlama konusunda ehil durumları yok.
Gittikleri hastanede ki hekimlerin aynı aileden dört kişinin ishal ve kusmasını dikkate almayıp gıda zehirlenmesi diye geri göndermeleri inanılır gibi değil. Okuduğun okulun can kurtarma adına sana hekim ünvânı verdiğini unutmuş gibisin. Sorunun arkasında ki nedeni araştırmayı bırak, hakkını vererek mezun olmuş gerçek hekim, vücudun kanla karışık kusmasının kimyasal zehirlenmeye bir tepkime olduğunu bilir ve ona göre önlem alır tedavi eder hastayı. Hatta iyi bir hekim vücudun ölüme geçiş sürecini bilir bu tip vakalarda hem de saati saatine dakikası dakikasına. Bu vurdumduymazlığının nedeni nedir sayın hekim veya hekimler?
Bu nedenledir ki ilk önce hekimlerin hemşirelerin gözaltına alınması ve hastanenin mühürlenmesi gerekir.
Olayın üzerinden bir gün geçmeden, bu gün akşam saatlerinde Beyoğlu’nda bir kafede Türk kahvesi içen kişinin kahveyi yapan kişinin kahveyi yaparken çamaşır suyu veya deterjan kullanmasından dolayı gırtlağı ve yemek borusu yanıyor ve şu an yoğun bakımda hayatta kalma savaşı veriyor.
Ardı sıra bir başka olay, yedikleri midyeden dört genç zehirleniyor Bursa da. Bir düğün de yüzlerce insan gıda zehirlenmesi yaşıyor. O bilmeyen hekimlere benzeyen diğer hekimler var ise, tavsiyemiz hani siz belki bilmezsiniz gıda zehirlenmesinden de insanlar ölebilir.
Bunca zehirlenme vakası aynı anda yaşanıyor ve devletten tek bir yetkili çıkıp olaylarla ilgili bilgi verip özellikle sağlık bakanı hekimler adına, esnaf ve sanatkârlar odası otel ve kafeler adına, özür dilemiyor halktan ve takipçisi olmuyor. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu oldu ülkemizde? Nasılsa ülke nüfusu çok, önemli değil, düşüncesinde midir devlet yetkilileri?
Kanseri yenen bir emekli öğretmen, trafik canavarı birinin yumrukları sonucu öldürülüyor. Sanayide çalışan bir çocuk kalfa ve usta tarafından elleri bağlanıp pantolonu çıkarılarak makatından kompresörle verilen hava ile iç organları parçalanıyor yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Bundan birkaç ay önce yine bir başka küçük çocuk işyerinde arkadaşları üzerine benzin döküp yakılıyor. Pazaryerinde bir çocuk akranları sayılan bilmediği gençler tarafından bıçaklanıp hayatına son veriliyor. Üstelik tüm kamera kayıtları mevcut.
Kadınlar, genç kızlar sevgilileri, eşleri veya hiç tanımadıkları erkekler tarafından keyfi olarak ya bıçaklanıp ya kolaylıkla nasıl elde ettikleri belli olmayan silahlarla vuruluyor. Hem de herkesin gözü önün de, evlatlarının gözü önün de, hem de tüm kameralar da gözükerek, Gözümüzün içine baka baka yapılıyor tüm bunlar.
Saymakla bitmeyecek suç şekilleri ortalık da kol geziyor. İnsanlar birbirine saldırmak, öldürmek için hiçbir neden olmasa da bunu yapmayı kendin de hak buluyor ve umursamıyor.
Bu başıbozukluğun nedeni nedir? Kolluk kuvvetlerinin olaylara yeteri kadar önem vermemesi mi, çözmek için uğraşmaması, süreyi uzatması, gözaltına alınanların mahkemeye bile çıkarılmadan salıverilmeleri mi?
Mahkemelerin, olayı işleyenlerin suçları sabit ve her türlü kayıt mevcutken cezai yaptırımları uygulamaması, cezai ehliyeti yok, yaşı tutmuyor, yaparken karşı tarafın tahriki söz konusu, mahkemedeki iyi hali diye adeta suçluyu koruması akıl alır gibi değil.
Öyle ki bir mahkeme de, sanık hâkime bana bu kadar ceza verilmesine gerek var mı, deprem de binaların yıkılmasına neden olan müteahhitlere, otel de yangın çıktığı ve onca insanın ölmesine neden olan otel sahibine çalışanlarına ceza vermediler de bir ben mi nehir kenarına yaptığım bungalovlar yüzünden sele kapılan insanlar için ceza alacağım diyebiliyor pervasızca.
Düşünün suçlu, kendisini yaptığı suçla cezalandıramayacağını söylüyor bir hâkime. Neden? Çünkü, yargının hâkimi, savcısı verilecek suçlarda adaletli davranmıyor. Öldürdükleri onca insana rağmen ya salıveriliyorlar ya da cezaların da indirime gidiliyor. Avukatlar kimisavunacağını şaşırmış durum da, para alsın da bir katili bile savunuyor.
İşini gerçekten iyi yapan vicdanlarını adaletin terazisin de layıkıyla yapan hâkim savcı ve avukatları, kolluk görevi yapan emniyet güçlerini, işini can kurtarmak adına yapan hekimleri sağlık çalışanlarını, tüm meslek erbaplarını, işverenleri, emekçi tüm çalışanları tenzih ederek söylüyorum.
Ülkemiz de tüm bu kargaşalar, ölümler, vurdumduymazlıklar, başıbozukluklar, bile isteye mi yapılıyor ya da yaptırılıyor bilinmez. Özellikle biyolojik ve psikolojik silahlar kullanılarak bu kargaşalar dış ve iç güçler tarafından yaptırılıyorsa bura da komplo teorisyenlerinin söyledikleri dikkate alınarak devletin istihbaratının gerekli önlemleri alması ve uygulaması gerekir.
Umalım ki bundan sonra insanlarımızı anlamsız ölümlerle kaybetmeyelim. Umudumuz adaletin adil olması yönünde. İnsan hayatı ucuz olmamalı. Hangi mevki de hangi makamda olursan ol önce insan ol ve vicdanını bir yerlere bırakmayan ol.