İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, yedi yıldır görevde. Onu bu kadar uzun süre iktidarda tutan en önemli unsur, halkın geniş kesimlerinden destek gören sosyal politikalar oldu: Asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan düzenli artışlar, kadın-erkek eşitliğini güçlendiren yasalar (her iki ebeveyn için 16 hafta zorunlu doğum izni), LGBTİ+ ve trans haklarını koruyan düzenlemeler, ayrımcılıkla mücadele önlemleri.
Fransa’nın eski başbakanı Dominique de Villepin’in sözleri, Sánchez’in uluslararası itibarının özetiydi: “İspanya, Avrupa’nın onurunu kurtarıyor!” Villepin’in bu övgüsü, İsrail’in Filistin’deki saldırılarına karşı İspanyol hükümetinin aldığı tavır üzerine gelmiş ve İspanya’da viral olmuştu. Tarihsel olarak İspanya’ya küçümseyerek bakan Fransız siyasetçilerden gelen bu övgü, olağanüstü bulunmuştu.
Bugün İspanya’da merkez sol ile sosyalist solun oluşturduğu bir koalisyon iktidarda. Muhalefet bu hükümeti “sosyal-komünist” diye yaftalıyor. Ülke içindeki yoğun medya baskısına ve sağcı söylemlere karşın Sánchez’in hükümeti, yurt dışında daha güçlü bir imaja sahip.
Sağdan sert tepkiler, içeride nefret atmosferi
Sánchez yıllardır sağ tarafından “diktatörlük kurmak”, “teröristlerle işbirliği yapmak”, “ülkeyi bölmek” gibi suçlamalarla hedef alınıyor. Bazı sol parti binalarına saldırılar düzenlendi. Hatta PP’li bir belediye başkanının oğlu, sosyal demokratların toplantısına molotof kokteyli atmasına rağmen yargıç tarafından serbest bırakıldı.
İspanya sağının ideolojik önderlerinden eski Başbakan José María Aznar, bu olay üzerine “Yapabilecek olan yapmalı!” diyerek şiddeti meşrulaştırdı. Bu sözler, Sánchez’in ve koalisyon hükümetinin sağ için nasıl bir nefret objesine dönüştüğünü açıkça gösteriyor.
Pedro’dan “Perro”ya
1972 doğumlu Sánchez, Sosyalist Parti’de yükselirken “Pedro” adından türetilen “Perro” (Köpek) lakabıyla alay edildi. Ancak zamanla bu kelime, halk arasında “kurnaz, zeki” anlamıyla benimsendi. Sánchez’in siyasi ustalığı ve beklenmedik geri dönüşleri bu imajı pekiştirdi.
2014’te krizdeki PSOE’nin başına geçti, iç muhalefet tarafından görevden alındı, istifa etti ama pes etmedi. Bir yıl boyunca ülkeyi dolaşarak parti tabanının desteğini kazandı ve geri döndü. Ardından Mariano Rajoy hükümetini devirdi, koalisyon hükümetini kurdu.
2023 seçimlerinde sağ ve aşırı sağın yükselişine rağmen erken seçim riskini aldı. Çoğu kişi bunu siyasi intihar olarak görse de PSOE parlamentoda çoğunluğunu korudu. Sánchez yeniden hükümeti kurdu.
Sosyal politikalar ve ekonomi
Sánchez’in en güçlü tarafı, geniş kesimlerin desteğini alan sosyal politikaları. Kadın-erkek eşitliği, LGBTİ+ hakları, ayrımcılıkla mücadele ve göçmen dostu ekonomi politikaları bunların başında geliyor. İspanya, AB’nin büyük ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri. Ancak yüksek konut fiyatları hâlâ çözülememiş büyük bir sorun.
Filistin tavrı ve Avrupa’da farklılaşma
AB’nin İsrail karşısındaki sessizliğine karşın Sánchez hükümeti, İrlanda ve Belçika gibi ülkelerle birlikte Brüksel’e baskı yapan az sayıdaki hükümetten biri. İspanya halkının büyük çoğunluğu, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini düşünüyor. Muhalefet Netanyahu’ya destek verirken Sánchez, hem adil bir davayı savunuyor hem de merkez seçmenin desteğini pekiştiriyor.
Her ne kadar hükümetin sol ortakları daha sert adımlar (ticaretin durdurulması, silah anlaşmalarının iptali) talep etse de, Sánchez uluslararası alanda “insan hakları mücadelesinin önde gelen seslerinden biri” olarak görülüyor. Avrupa’da otoriterliğin yükseldiği bir dönemde, sosyal politikaları ve Filistin tavrı, Sánchez’i istisnai bir lider haline getiriyor.