Sakarya Arı Yetiştiricileri Birliği’nde geçtiğimiz mayıs ayında yaşanan haciz süreci, mahkeme kararıyla yeni bir boyuta taşındı. Sakarya 3. İcra Hukuk Mahkemesi, birliğin yaptığı itirazı, süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle reddetti. Böylece icra takibinin kaldığı yerden devam etmesine hükmedildi.
Hatırlanacağı üzere, birlik hakkında çeşitli firmalara olan borçlar nedeniyle haciz işlemi başlatılmış, birlik merkezinde bulunan bazı makineler, ballar ve ürünlerin bir kısmına el konulmuştu. O dönem kamuoyunda yankı uyandıran gelişme sonrası açıklama yapan Birlik Başkanı Mustafa Ör, firmalarla herhangi bir ticari ilişkileri olmadığını, durumun taşınma sırasında gözden kaçırılan icra evraklarından kaynaklandığını öne sürmüş ve “yanlış anlaşılma” ifadesini kullanmıştı.
Ancak alacaklı olduğunu belirten firma sahibi Turan Başay, birliğe asansör ve inşaat işleri yaptıklarını ve karşılığında ödeme alamadıklarını iddia etti. Başay, Medyabar ve TV264’e yaptığı açıklamada, kendilerine iftira atıldığını savunarak mahkeme sürecinin haklılıklarını ortaya koyacağını söylemişti.
Gelinen noktada mahkemenin verdiği karar, haczin iptali yönündeki umutları sona erdirdi. Kararla birlikte durdurulan icra süreci yeniden başladı. Önümüzdeki süreçte, haczedilen ürünlerin satışa çıkarılması ve alacaklı firmanın ödemesini alması bekleniyor.
Kırsal üretimi desteklemeyi amaçlayan kooperatif ve birliklerin ekonomik darboğazlarla boğuştuğu bu dönemde, Sakarya’daki gelişme, küçük üretici örgütlerinin kurumsal ve mali altyapılarının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Not:
Kooperatif dediğin dayanışmayla ayakta kalır, denetimle şeffaflaşır. Ama burada sessizce işleyen icra saatleri, üreticinin değil sistemin kârını koruyor. Balın bereketi değil, bürokrasinin soğukluğu damlıyor kovandan. Sakarya’daki bu kriz, ‘köylü milletin efendisidir’ sözünün artık sadece nostaljik bir slogan olduğunu gösteriyor.