Bir Mitingden Fazlası: Konya’da Halk Ne Dedi?

CHP’nin Konya mitingi sadece bir siyasi gösteri miydi, yoksa toplumda biriken değişim talebinin güçlü bir ifadesi mi? Bozkırın ortasında yükselen ses, daha büyük bir dönüşümün habercisi olabilir mi?

2025’in bahar aylarında, Türkiye’nin siyasi gündeminde dikkat çeken anlardan biri Konya’da yaşandı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği miting, dışarıdan bakıldığında alışıldık bir kalabalık ve coşkulu sloganlardan ibaret gibi görünüyordu . Ancak meydanda atılan her slogan, sadece bir partiye destek vermekten öteye geçerek geniş kesimlerin ortak sorunlarına işaret eden bir çağrı halini aldı.

Konya, siyasi tercihleri bakımından uzun yıllardır muhafazakar ve milliyetçi bir şehrimiz olarak bilinir. Ancak düzenlenen miting, ezberleri bozan bir tablo sundu bizlere . Meydanda toplananlar yalnızca CHP’ye gönül vermiş seçmenlerden oluşmuyordu. Kararsızlar, izleyenler, sessizce gelenler… Her biri oradaydı. Kimi elinde pankartla, kimi sadece gözleriyle konuşarak.

Kalabalığın ortak noktası, iktidar döneminde yurttaşların yaşadığı sorunlardı: geçim derdi, gençlerin göç hayali, üreticinin tarladaki çaresizliği, adalet arayışı. Konuşmalarda bu temaların öne çıkması, siyasetin artık soyut ideolojilerden çok, somut sorunlara yönelmesi gerektiğini de gösteriyordu.

Konya mitingi iktidara bir “uyarı” mıydı, yoksa yurttaşların “uyanışı” mı? Sorunun cevabı bugünden yarına alınamayacak kadar derin. Ancak görünen o ki, Türkiye’nin siyasi haritasında kimi yerler artık eskisi kadar statik değil. Konya gibi kentlerde bile toplumsal hareketlilik, değişim talebi ve alternatif arayışları daha görünür hale gelmiş durumda.

CHP açısından bu miting bir siyasi başarı olarak yorumlanabilir. Ama daha önemlisi, bu tür mitinglerin iktidar değişimi yolunda başarı elde edebilmesi ,toplumun taleplerine ne kadar kulak verildiğiyle de ilgili aynı zamanda. Meydandaki kalabalık, sadece liderlerin değil, halkın da artık sahnede olduğunu ve günümüz siyasi konjonktürünün yurttaşlara sadece oyunuzu verin ve gerisine karışmayın tarzı tutumuna da bir tepki olarak görünüyor.

Bu bir başlangıç mı, yoksa sadece geçici bir tepki mi? Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Ama şurası yadsınamaz bir gerçek ki Türkiye’nin yakın siyasi geleceğinin bu sorunun cevabı etrafında şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz.