Eğitimci, kadın hakları savunucusu, devrimci, çevreci, insan hakları ve hayvan hakları savunucusu...
Bu kavramlardan hangisini seçerseniz seçin onun. üzerine tam oturuyordu.
O insan geçen yıl bugün kaybettiğimiz Özgül Kahraman'dı.
Dün akşam Adapazarı'nda dostları ve mücadele arkadaşlarının katıldığı anma toplantısı yapıldı.
Bugün de İzmir'de mezarı başında ailesi ve yakınları tarafından anılacak.
Ölümden sonra bizi neyin beklediğini hiç bilmiyoruz.
Ben uzun yıllar bunun hiçlik olduğunu düşündüm.
Aslında hâlâ öyle düşünüyorum.
Ama sevdiklerinizi, hele ki zamansız gittilerse, insan ister istemez aksini umut ediyor.
İnsanı ayakta tutan da biraz bu umut galiba.
Umuyorum ki Özgül de bizi bir yerlerden izlemiş ve dün akşamki kalabalığı ve ne kadar çok sevildiğini görmüştür.
Geçen yıldan bu yana çok sevdiğim iki insanı kaybettim.
İlki Özgül’dü, 10 ay sonra da eşim…
Özgül yaşamını yitirdiği gün eşim hayata tutunma savaşı veriyordu. İlik naklinden bir gün önce aramızdan ayrıldı.
Toprağa verildiği gün ise ilik nakli yapıldı.
Eşim de Özgül’ü çok severdi.
Kendinden genç olduğu için zamansız gidişine çok isyan etmişti.
On ay sonra o da göçtü.
Ve ben yine umuyorum ki, hiçlik yoktur da, bir yerlerde buluşmuşlardır.
Özgül’le Sakarya Kent Çalışma Grubu’nda tanıştık. Küçük bir yapıydı ama önemli işler başardı. Orada ne başarıldıysa, her göreve talip olan ve başarıyla yerine getiren Özgül'ün de payı büyüktü.
Medyayazar’da da görev almak istedi. Serap Özer adıyla haber yazdı, söyleşi yaptı, köşe yazıları yayımlandı.
Gazeteciliği öyle sevdi ki, ikinci mesleği gazetecilik oldu giyebilirim. Bir yazı ya da haberi çok okunduğunda gözlerinin nasıl parladığını hatırlıyorum. Övgü geldiğinde yaşadığı sevinci de…
Onu kısaca şöyle anlatabilirim.
Çalışkandı, fedakardı. sorumluluk sahibiydi.
Ve en önemlisi gerçek bir dosttu.
Geçen gü sosyal medya paylaşımımda da yazdım,
İyi ki geçti bu hayattan.
İyi ki dokundu bize...
İyi ki vardın Özgül.
Anısına saygıyla…