Türkiye İşçi Partisi (TİP), 14 Mayıs genel seçimlerinde Hatay milletvekili seçilmesine rağmen Yargıtay kararıyla tahliye edilmeyen, Gezi Davası tutuklusu Can Atalay’ın, milletvekili seçilmesine rağmen sürdürülen tutukluluğunun birinci yıl dönümü sebebiyle Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde eylem düzenledi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da katıldığı eylemde, basın açıklamasını TİP İstanbul İl Sözcüsü Melis Akyürek okudu, şunları söyledi:

“Halk adalet istiyor! Anayasaya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, Hatay’ın seçilmiş milletvekili olmasına rağmen tam bir yıldır hukuksuzca cezaevinde tutulan Can Atalay için adalet istiyoruz. 10 yıl önce Soma’da katledilen madenciler için, onların avukatı Can Atalay için adalet istiyoruz."

"Depremde katledilen, evsiz yurtsuz kalanlar için adalet istiyoruz. 1 Mayıs meydanı Taksim’in işçilere kapatılmasını kabul etmeyen ve bu nedenle tutuklanan dostlarımız için adalet istiyoruz. İktidara meydan okuduğu için cezaevlerinde tutulan siyasetçiler, Gezi tutsakları, Gezi aileleri, tutuklu gazeteciler, avukatlar için adalet istiyoruz. Tam 1000 haftadır kayıp ve katledilen yakınları için mücadele eden Cumartesi Anneleri için adalet istiyoruz. Sürekli kemer sıkması istenen, her geçen gün daha da yoksullaşan emekçiler, emekliler için adalet istiyoruz. Katledilen kadınlar, geleceksiz bırakılan, tarikatların insafına terk edilen gençler için adalet istiyoruz.

"Özgürlüklerimiz ve haklarımız pazarlık konusu değil! Hayatımız pazarlık konusu değil! Bir yandan vekillerimizi, siyasetçileri, emekçileri, Taksim’i savunanları tutsak edip diğer yandan halkı yoksullaştıranlarla uzlaşmayacağız. Hayatı bize zindan edenlerle aynı gemide değiliz! Temel haklarımızdan, adaletten, çocuklarımızın ekmek parasından, eğitiminden tasarruf etmeyeceğiz.

"Ülkeyi koca bir cezaevine çevirenlere hep birlikte meydan okumak için bir kez daha bir aradayız. Mesele, yalnız bir kişinin, bir grubun, bir topluluğun, bir partinin, bir partiye oy verenlerin meselesi değil. Adalete susamış, hakları elinden alınmış, özgürlüklerine kastedilmiş kim varsa yanındayız. Adalet ve özgürlük isteyenler için bir oluruz, beraber oluruz ve kimseyi yalnız bırakmayız. Gezi’de nasıl bir olduysak, öyle birleşir mücadele ederiz.

"14 Mayıs seçimlerinin üzerinden bir yıl geçti. Seçilmiş bir milletvekili bir yıldır tutsak ediliyor. Bu bir yılda, yoksulluğumuz arttı; ekmeğimiz, eğitimimiz, sağlığımız, özgürlüğümüz azaldı. Halk, iktidara yanıtını yerel seçimlerde verdi. Bu iktidar artık bir azınlık iktidarıdır. Bir azınlığın halkın haklarını gasp etmesine izin vermeyeceğiz. Adalet istiyoruz ve kazanacağız. Bir bir kazanacağız.

"Can Atalay başta olmak üzere Gezi tutsaklarını, cezaevlerindeki siyasetçileri, devrimcileri çıkaracağız. Soma, Ermenek, Aladağ, Çorlu için adaleti sağlayacağız. Emekçiler, emekliler, gençler, kadınlar için yan yana duracağız. Halk kazanacak, adalet kazanacak!”

Ağbaba: Türkiye tarikatlar arasında pay edilmiş durumda Ağbaba: Türkiye tarikatlar arasında pay edilmiş durumda

 “Haksızlıklara karşı buradayız”

Basın açıklamasında, TİP Genel Başkanı Erkan Baş da bir konuşma yaptı. Erkan Baş’ın, “adalet için mücadele” mesajı verdiği konuşmasında şu noktalar öne çıktı: 

“Tam bir yıl önce bugün Türkiye'de bir genel seçim yapıldı. Genel seçimler yurttaşın kendisini temsil edeceği milletvekillerini seçtirme iddiasıyla hayata geçiriliyor. Fakat Türkiye'deki Saray iktidarı, ‘Ancak ben izin verirsem yurttaş seçme ve seçilme hakkını kullanabilir’ diyor. Bugün, ‘Benim onaylamadığım herhangi bir tercihin hayata geçme şansı yoktur’ iddiasıyla, zaten hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutulan arkadaşlarımızdan birisi olan, seçilmiş Hatay milletvekilimiz Can Atalay'ın yasaları, Anayasa’yı, Anayasa Mahkemesi kararlarını tekrar tekrar ayaklar altına alınarak esir tutulmaya devam edilişinin birinci yıl dönümü.

Bu nedenle bugün, Türkiye'deki adaletsizliklerin belki de birinci simgelerinden bir tanesi olan Çağlayan Adliyesi önünden tüm Türkiye'ye, tüm Türkiye emekçilerine, Türkiye halklarına seslenmek istedik. Bu hukuksuzluğu asla kabul etmeyeceğimizi, sindirmeyeceğimizi, teslim olmayacağımızı, alışmayacağımızı bir kez daha bu kez dostlarımızla, yoldaşlarımızla beraber, adaletsizliğin simgesi olan bu sarayın önünde buluşarak haykırmak istedik. Çünkü mesele kesinlikle ve kesinlikle sadece Can Atalay’dan ibaret bir mesele değildir. Can’la beraber haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe maruz bırakılan bir bütün olarak Gezi Direnişi’dir. Gezi’de birlikte omuz omuza dövüştüğümüz, haksızlığa karşı, adaletsizliğe karşı, hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele ettiğimiz, Gezi Davası adındaki kumpas davada tutuklu bulunan arkadaşlarımızdır.

Can’la birlikte Soma'da, sadece ve sadece patronlar daha fazla kar etsinler diye, iktidar desteğiyle katledilen 301 madenciye uygulanan adaletsizliğe, onların çocuklarının, ailelerinin, yakınlarının sesi olmak için buradayız. Hendek'te, Ermenek'te, Türkiye'nin dört bir yanında patronlar üç kuruş daha fazla para kazansın diye hayatları hiçe sayılan işçilerin uğradığı haksızlıklara karşı buradayız. Ülkenin dört bir yanında bu iktidarın yarattığı iklim nedeniyle, bu iktidarın verdiği cesaret nedeniyle kadınları katlettikten sonra hayatlarına devam eden katillerin yargılanabilmesi için buradayız. Kadın cinayetlerinde adaletin sağlanabilmesi için buradayız.

Sadece bu iktidara teslim olmadığı için, boyun eğmediği için cezaevlerine atılan siyasetçilerin adalet mücadelesini yükseltmek için buradayız. Kobane Kumpas Davası’nda Türkiye'de barışı ortadan kaldırmak için, savaş iklimini büyütmek için, halkları birbirine düşman etmek için siyasetçilerin tutsak edilmesine, İstanbul Çağlayan’dan ‘hayır’ demek için buradayız. Bin haftadır evlatlarını arayan Cumartesi Anneleri’nin sesini yükseltmek için, çocukları iktidar korumasındaki katiller tarafından katledildiği için adalet arayan ailelerin sesini yükseltmek için buradayız.

Değerli arkadaşlar, Türkiye cebinde parası olanın, AKP'de tanıdığı olanın istediği suçu işlediği ve bunun karşılığında sokaklarda hayatına aynı biçimde devam ettiği, biraz kamuoyu baskısı olunca da cebinde bol parası olduğu için pasaportunu alıp yurt dışına gittiği bir ülke haline geldi. Bu ülke, İçişleri Bakanı'nın suçlularla albümler dolusu fotoğrafları olan bir ülke haline geldi. İşte bunların hepsi aynı zamanda bizim yoldaşımız, sevgili arkadaşımız, Hatay'ın Milletvekili Can Atalay'ın cezaevinde tutulmasıyla tamamlanan bir fotoğrafın parçaları.

O yüzden bugün burada, elbette ki derhal Can’ın tahliye edilmesini ve milletvekilliği görevine başlaması için mücadele ediyoruz; ama aynı zamanda Türkiye'de tüm yurttaşların adalet talebini hep birlikte yükseltmek için yan yana geldik. Çünkü bu ülkede adaletin çivisinin çıkmış olmasının, hukukun iktidar tarafından kullanılan basit bir enstrümana dönüştürülmüş olmasının temel bir nedeni var ve o hepimizi ilgilendiriyor. ‘Bu ülke, bu adaletsizlikleri normal karşılamalı ki emekli 10 bin liraya hayatını sürdürmek zorunda olduğunu kabul etsin’ diye düşünüyor iktidar. ‘Bu adaletsizlikler artarak devam etmeli ki insanlar yoksulluk sınırının, açlık sınırının yarısından daha düşük asgari ücretlerde çalışmak zorunda olduklarını kabul etsinler’ diye düşünüyor. Yani biz, bu ülkedeki milyonlarca işçi, emekçi, emekli, yoksul bu açlığı kabul edelim, bu sefalet düzenini kabul edelim, bu yoksulluğu kabul edelim diye uygulanıyor bu baskılar. O yüzden sevgili Can hapiste, o yüzden Gezi tutsakları hapiste, o yüzden siyasiler her geçen gün hapiste tutulmaya devam ediyor. Bu gerçeği tüm Türkiye'nin emekçileri olarak kavramalı ve bu gidişata hep beraber ‘dur’ demeliyiz. Çocuklarımızın yarınlara umutla bakabilmesi için, evimize ekmek götürebilmek için, yaşayabilmek için bu adaletsizliklere hep beraber son vermemiz gerekiyor!

Editör: Tuncer Kalaycı