CEZA MI? AF MI?

Yeni infaz yasası, cezasızlık algısını gidermek yerine güçlendiriyor. Adalet yerine af, eşitlik yerine ayrıcalık getiriyor.

4 Haziran 2025 tarihli Resmî Gazete’de, “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yayınlandı.

Bu yazının konusu, 10. Yargı Paketi olarak TBMM’den geçen ve paketin içinde 22 maddeden oluşan infaz yasasına dair yapılan düzenlemelerle ilgilidir.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konuyla ilgili olarak; “Bu düzenlemenin cezasızlık algısını ortadan kaldıracağını” ifade etti. Bakan Tunç’un ifade ettiği gibi cezasızlık algımızı ortadan kaldırıp kaldırmayacağına, infaz yasasının bazı maddelerini inceleyerek hep beraber karar verelim.

İnfaz yasası toplumdaki cezasızlık algısını giderebilir mi?

Madde 8, 9, 10, 11, 12 ve 15’teki cezaların artırılmasına yönelik bazı ibarelerden örnekler:

  • “On üç yıldan yirmi yıla” ibaresi “on dört yıldan yirmi bir yıla”
  • “Üç yıldan” ibaresi “dört yıldan”
  • “Beş yıldan” ibaresi “altı yıldan” şeklinde değiştirilmiştir.

Bir ay, bir yıl vb. artırıldığı söylenen cezalar, adalet duygumuzu inşa etmeye yeter mi?

Bu maddelerdeki ibare değişiklikleri ceza artışı olarak yorumlanamaz. Dolayısıyla düzenlemeler cezasızlık algısını ortadan kaldıramaz. Suçun işlenmesini de önlemez, caydırıcılığı da sağlamaz. Aksine, cezasızlık algısını güçlendirir.

İnfaz yasası cezasızlık algısını güçlendirecek

MADDE 13 – 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir:

“Hükümlünün bu infaz usulünden yararlanabilmesi için beş günden az olmamak üzere, koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması gerekir.”

10 yıl ceza alan bir hükümlü, 1 yıl sonra serbest kalıyorsa bu adil değildir!

MADDE 14 – Aynı kanunun 108. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “… durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez.” ibaresi “… durumunda birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiştir.

Bu madde de salıverilme düzenlemesinde iyileştirmeye gidildiğine işaret etmektedir.

İktidar, neredeyse üç yılda bir çıkardığı ceza indirimleri, iyi hal indirimleri ya da alternatif infaz yöntemleri vb. aflarla suçluların (hırsız, dolandırıcı, katil, tacizci, tecavüzcü, çocuk istismarcısı vb.) aramızda serbestçe dolaşmasına imkân verdiği için toplumda, işlenen adli suçların cezasız kaldığı yönünde kanaat oluşmaktadır.

Bu infaz yasası da yeni bir af olmanın ötesine geçememiş ve toplumun adalete olan güvenini sağlamamıştır.

Ayrıcalıklı infaz yasası

Adli mahpuslar için erken tahliye, ceza indirimi ya da alternatif infaz yöntemleri tanınırken; düşünceleri, siyasal faaliyetlerinden veya kimliklerinden dolayı cezaevinde bulunan devrimciler, siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve öğrenciler bu kapsamın dışında tutulmaktadır. Bu bilinçli ayrım, hukukun evrensel eşitlik ilkesine aykırıdır.

Ne yazık ki, adli suçlulara gösterilen anlayış, seçilmiş milletvekillerine, belediye başkanlarına, öğrencilere ve yukarıda ifade ettiğim birçok aydına gösterilmemiştir.

KADINLAR VE İNFAZ YASASI

Bu infaz yasası ile adli suçlulara af niteliğinde ödül gibi düzenlemeler getirilirken, kadınlara ise ceza ve baskılar getirilmektedir.

Adli suçlular aileleri ile bayram yaparken, Silivri’deki tutuklu kadınlar İstanbul dışındaki cezaevlerine sevk edilerek çocuklarından ve ailelerinden mahrum bırakıldılar.

Sanırım burada artık yapılabilecek tek yorum kalıyor: Kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin en yüksek yaşandığı ve sadece Mayıs ayında 21 kadın cinayeti, 20 şüpheli kadın ölümü yaşandığı hâlde, iktidar yine kadınları görmezden gelmiştir. Kadına şiddete, kadın cinayetlerine son verecek hiçbir düzenlemeye gidilmemiştir. Bu nedenle biz taleplerimizi söylemeye devam edelim:

  • İstanbul Sözleşmesi sadece kadınları değil, tüm bireyleri şiddetten koruyucu düzenlemeler içermektedir. Sözleşmeyi uygulayın.
  • Bireyleri şiddetten koruyan mevcut yasaları, kadınlar ve çocuklar lehine eşit uygulayın.
  • 6284’ü ve mevcut yasaları etkin uygulayın.
  • Çocukları istismardan koruyan Lanzarote Sözleşmesi’ni etkin uygulayın.

Siz infaz yasasıyla, kadın katillerini, kadın ve çocuk tacizcilerini, tecavüzcülerini serbest bıraktınız.

Her mahkemede duymaktan bıktığımız iyi hal indirimlerini kaldırsaydınız, bu failleri müebbet hapse mahkûm etseydiniz, bu suçların işlenmeden önlemini almaya dönük yeni düzenleme getirseydiniz, kadınları koruyucu önlemleri etkin uygulayıp kadın cinayetlerine son vermeyi hedefleseydiniz, bu REFORM olurdu.

İNFAZ YASASINDA BULUNAN FAKAT MUHALEFETİN TEPKİSİ SONUCU ÇIKARILAN MADDELER ÜZERİNE:

Çocukların eğitim evleri yerine doğrudan kapalı cezaevlerine gönderilmesinin önü açılıyordu. Bizim hukukumuzda ceza sorumluluğu yaşı çok düşük. 12 yaşını dolduran çocukların ceza sorumluluğu var. Çocukları sert cezaevi koşulları ile savunmasız bırakamayız.

Amaç, çocukların yeniden suç işlemesini önleyecek alışkanlıklar geliştirmesini ve onu suça iten sebeplerin ortadan kaldırılmasını sağlamak olmalıdır.

Diğer çıkarılan maddelerden biri de internet içeriklerinin bant daraltma yoluyla engellenmesi üzerineydi.

İktidar, Ekim ayında yeni düzenlemelerin devam edeceğini şimdiden ifade etmektedir. Dolayısıyla bugün paketten çıkarılmış olsa da çocuklara ve ifade özgürlüğüne yönelik gerici adımların yeniden gündeme getirilmemesi için bugünden kamuoyu bilgilendirilip güçlendirilmelidir.

Çıkarılan maddeler de göz önüne alındığında, iktidarın niyetinin “cezasızlık algısını ortadan kaldırmak” olmadığını açıkça söyleyebiliriz.

O zaman iktidarın gerçek niyeti nedir? Bunun cevabını da okuyucunun takdirine bırakıyorum.

SON SÖZ

Bayram ziyareti için çocuklarının yanına, ilimize (Sakarya) gelen yedi çocuk annesi bir kadın, eski eşi olan erkek tarafından silahla vurularak öldürüldü.

Şimdi bu düzenlemeye göre; fail ceza alsa da 1-2 yıl sonra serbest mi kalacak?

Bu paket, Adalet Komisyonu’nda alelacele, 15 saatte tamamlanarak ertesi gün yürürlüğe girdi.

İktidarın dayatmacı yasa yapma yöntemi artık yönetim tarzına dönüştü. Yazı boyunca yaptığımız incelemelerde de gördüğümüz gibi bu düzenlemelere yasa yerine af demek daha doğrudur. Çünkü alelacele yapılan bu düzenlemeyle yaklaşık 25 bin hükümlü serbest kalmıştır.

Gerçek anlamda hukuk ve adalet amaçlı yargı ve infaz paketlerinin yapılabilmesi için, önce AYM ve AİHM kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi ve Türkiye’nin bir an önce hukuka dönmesi gerekmektedir.