Son dönemde Türkiye’de çocukların karıştığı suç olayları dikkat çekici şekilde artıyor. 24 Ocak’ta Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti ve 8 Eylül’de İzmir Balçova’daki karakol saldırısı, kamuoyunda “16 yaş üzeri ceza indirimi uygulanmasın” taleplerini yeniden gündeme taşıdı. Her iki olayda da çocuk faillerin suça alışkın olduklarını gösteren görüntüler, tartışmaları kızıştırdı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çocukların yer aldığı cinayetlerde cezaların artırılacağını açıklarken, uzmanlar asıl sorunun cezalar değil, çocukları suça yönelten koşullar olduğunu vurguluyor.
“Eğitim ve sosyal boşluklar gençleri çetelere itiyor’’
“Eskiden aileler çocuklarını eğitimle geleceğe hazırlardı. Artık kaliteli okul bulmak zor, ekonomik koşullar da aileleri zorluyor. Çocuk okuldan kopunca, aidiyet ve güç arayışı onu kriminal gruplara çekiyor. Küçük ödüller bile ergenin kimlik inşasında etkili oluyor.”
“Ailelerin sorumluluğu da ele alınmalı”
Pedagog İnci Vural, bağ kuramayan ve aidiyet ihtiyacını sağlıklı kanallardan karşılayamayan çocukların risk altında olduğunu söylüyor:
“Çocukla yeterince iletişim kuramayan ebeveyn, onun öfke ve duygularını yönetmesine yardımcı olamaz. Bu boşluğu çeteler dolduruyor. Önleyici sosyal destek ve ailelerin sorumluluklarının artırılması çözümün bir parçası olmalı.”
“Haksızlık ve öfke suça yol açıyor”
“Çocuk, hakkının yenildiğini hissettiğinde veya öfkesini yönetemediğinde suça yöneliyor. Uzun cezalar ve adaletin güçlüye göre işlediği algısı ise öfkeyi daha da artırıyor.”
“Hapsetmek son çare olmalı”
“ABD örneğinde görüldüğü gibi ceza artırmak daha huzurlu bir toplum getirmiyor. Türkiye’de de Çocuk Koruma Kanunu önleyici tedbirler sunuyor, fakat altyapı yetersiz. Çocuğu hapsetmek, sadece son çare olarak kullanılmalı.”
📌 Özetle: Uzmanlara göre, çocuk suçlarının önlenmesi için cezaları artırmak yerine, gençlerin eğitim, sosyal destek ve fırsatlara erişimini güçlendirecek politikalar geliştirmek gerekiyor.