Galatasaray Meydanı’nda her hafta gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve sorumluların yargılanmasını talep etmek için bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, adalet nöbetlerinin 1076’ncısını gerçekleştirdi.
Kayıp yakınları, karanfiller ve sevdiklerinin fotoğraflarıyla meydana gelerek, Abdülkerim (Şemsettin) Yurtseven (73), Mikdat Özeken (18) ve Münür Sarıtaş (13) için adalet istedi.
Basın açıklamasını, gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı okudu. Yarıcı, herkesin demokratik ve güvenli bir geleceğe kavuşabilmesi için adaletin tesis edilmesi gerektiğini vurguladı.
“27 Ekim 1995’te gözaltına alındılar, bir daha geri dönmediler”
Yarıcı’nın aktardığına göre, 27 Ekim 1995’te Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburu’na bağlı birlik, Hakkâri Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü’ne girdi. Köylüler dipçiklenerek, yaşlılar yerde sürüklenerek köy meydanında toplandı.
Yürüme güçlüğü çeken 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş gözaltına alınıp askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Taburu’na götürüldü.
Ailelerin ertesi gün tabura giderek yakınlarını sorduğunda, Binbaşı Yurdakul’un “24 saat gözaltında tutulacaklar” dediği, sonraki gün ise “Kimseyi gözaltına almadık, bir daha buraya gelmeyin” yanıtıyla karşılaştıkları belirtildi. Üç köylüden o günden sonra bir daha haber alınamadı.
Tanıklar: “Dövüldüler, öldürüldüler, yakıldılar”
Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tanık anlatımlarına göre Binbaşı Yurdakul’un komutasındaki birlik, üç köylüyü dövdü; yaşlı olan Yurtseven aldığı tekmeler sonucu hayatını kaybetti.
Yarıcı, tanık ifadelerine göre Yurdakul’un, diğer iki köylünün tanıklık edeceğini düşünerek öldürülmeleri talimatını verdiğini, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın tabura ait eğitim sahasında kurşuna dizilip yakıldığını aktardı.
AİHM’e verilen “etkin soruşturma” sözü tutulmadı
Yarıcı, tüm tanık ifadelerine ve itiraflara rağmen davanın “delil yetersizliği” gerekçesiyle beraatle sonuçlandığını, Yargıtay’ın da 2 Nisan 2001’de kararı onadığını belirtti.
İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine ailelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu hatırlatan Yarıcı, AKP hükümetinin AİHM’e sunduğu savunmada ihlali kabul edip üç kişinin kaybolması nedeniyle “üzüntüsünü” ifade ettiğini, etkin soruşturma sözü verdiğini ancak bu sözün bugüne dek tutulmadığını söyledi.
“Gerçek bir yargılama süreci başlatın”
Kayıp yakınları, Yurtseven, Özeken ve Sarıtaş’ın gözaltında kaybedilişlerinin 30. yılında iktidara seslenerek, etkin soruşturma taahhüdünün yerine getirilmesini ve üç köylünün işkenceyle öldürülmesi ve bedenlerinin kaybedilmesi iddialarına ilişkin gerçek bir yargılama sürecinin başlatılmasını istedi.
Açıklama şu sözlerle son buldu:
“Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten ve devletin evrensel hukuk ilkelerine uyması gerektiğini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”