Cumartesi Anneleri 1077'nci haftada14 Ekim 1994’te Tunceli’de gözaltında kaybedilen Nazım Gülmez’in akıbeti soruldu. Basın açıklamasını İHD Üyesi Ümit Tekay Dişli okudu.
Cumartesi Anneleri 1077'inci kez Galatasaray Meydanında buluşarak kayıplar akıbetini sordu, kaybedenlerin yargılanmasını istedi.
Ümit Tekay Dişli açıklamasına şu ifadelerle başladı:
“Hakikat ve adalet arayışımızın mekanı olan Galatasaray Meydanı’ndan, bizi ayıran polis bariyerlerinin önündeyiz. 1077 haftadır kamuoyu ile paylaştığımız dosyalarda yalnızca kaybedilen bir kişinin hikayesini anlatmıyor, aynı zamanda adaletin ve hukuk devletinin işlerliğini de sorguluyoruz. Gücünü hak ve özgürlüklerden alması gereken siyasi iktidarların meşruiyetini de sorguluyoruz.
1077 haftadır ısrarla söylüyoruz: Gözaltına alınan kişinin can güvenliği, devletin koruma yükümlülüğü altındadır. Devlet, gözaltındaki kişinin yaşam hakkını korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Bir kişinin gözaltına alındıktan sonra kaybolduğuna ilişkin bir şikayet halinde de derhal etkin bir soruşturma yapmakla görevlidir. Zira yetkililer, gözaltına aldıkları kişinin nerede olduğunun hesabını vermek zorundadır.”
"Olaya muhtar ve bütün köylüler tanıklık etti"
Bu haftaki eylemde, 1994 yılında gözaltında kaybedilen Nazım Gülmez dosyası vardı. Dişli, “Devlet terörünün ölümle yaşam arasındaki boşlukta yaşamaya mahkûm ettiği Gülmez ailesinin sesi olarak buradayız. Devletin hukuki sorumlulukları ve adaletin ne denli yerle bir olduğunu kanıtlayan bir dosya ile kamuoyunun karşısındayız” ifadelerini kullanarak şöyle devam eti:
“Bölgede operasyon yapan Bolu Komando Tugayı’na bağlı askerler, 14 Ekim 1994 tarihinde Taşıtlı köyüne geldi. Askerler, saat 09:30 civarında Nazım Gülmez’i, devam eden operasyonda kendilerine kılavuzluk etmesi için evinden aldılar. Gülmez ile birlikte üç köylü daha götürüldü. Olaya muhtar ve bütün köylüler tanıklık etti. Askerlerin Gülmez ile birlikte aldığı üç kişi bir süre sonra serbest bırakıldı ve köye döndü, ancak Gülmez’den bir daha haber alınamadı. Askeri yetkililer, eşini soran Garip Gülmez’e ‘Askerler Tunceli merkeze götürüp bırakmış’ dedi. Garip Gülmez’in ‘Eşim okuma yazması olan, yol iz bilen biridir, bırakılsaydı eve gelirdi’ itirazı ise cevapsız kaldı.”
Soruşturmalarda failler cezasız kaldı
Dişli, Gülmez ailesinin 31 yıldır süren mücadelesine de değindi: “Gülmez ailesi, Nazım Gülmez’in bulunması için Hozat Savcılığı’na başvurdu. Ancak Gülmez’in kaybolmasıyla ilgili etkin tedbirler alınmadı. Soruşturma dosyası, Hozat Savcılığı, Elazığ Askeri Savcılığı ve Malatya DGM Savcılığı arasında gidip geldi. Savcılıkların olayın aydınlanması için gereken çaba ve özeni göstermemesi nedeniyle dosyada herhangi bir ilerleme sağlanmadı. 31 yıldır Nazım Gülmez’in akıbeti karanlıkta bırakıldı ve failleri cezasızlıkla korundu.”
"Kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz"
Dişli açıklamanın devamında şunları söyledi:
“Oysa zorla kaybetmeler, devam eden bir eylem olması nedeniyle devlet otoritelerine kaybedilen kişinin akıbetini açıklamak için sürekli bir sorumluluk yüklemektedir. Ayrıca devletin, gözaltında kaybetmelerden sorumlu kişileri soruşturma, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü de devam eder. Devlet, Gülmez ailesine etkili bir hukuk yolu sağlamalı, Nazım Gülmez’in akıbetini açığa çıkartacak, faillerin cezalandırılmasını sağlayacak derinlik ve etkinlikte bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmelidir.
Kaç yıl geçerse geçsin; Nazım Gülmez için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten ve devletin evrensel hukuk ilkelerine uyması gerektiğini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Eylem polis ablukası altındaki Galatasaray Meydanı’na karanfillerin bırakılmasıyla sona erdi.