DÜNYA

Dünya savaş eşiğinde: 2026’da yakından izlenecek 7 çatışma

Küresel ölçekte çatışmalar artarken, 2026’da patlama riski taşıyan yedi kritik gerilim hattı dünya gündemini belirleyecek.

Son on yılda dünyadaki aktif silahlı çatışmaların sayısı hızla artarken, özellikle Gazze ve Sudan’daki yıkım artık soykırım boyutuna ulaştı. Bazı gerilim noktaları ise henüz sıcak savaşa dönüşmedi; ancak olası bir çatışma hem bulundukları bölgeyi hem de küresel dengeleri sarsabilecek potansiyele sahip. The Economist, 2026’da yakından izlenmesi gereken yedi kritik çatışma alanını şöyle sıralıyor:

Çin – Tayvan

Çin ile Tayvan arasındaki askerî güç farkı giderek büyüyor. ABD’nin Tayvan’a desteğinin zayıflaması ya da bir saldırının ekonomik maliyetlerinin düşmesi, Pekin’i harekete geçmeye teşvik edebilir. Tam ölçekli bir işgalden ziyade abluka senaryosu daha olası görülüyor. Ancak böyle bir adım bile ABD ve müttefiklerini askerî ve ekonomik müdahaleye sürükleyebilecek ağır riskler taşıyor.

Hindistan – Pakistan

İki nükleer güç arasındaki düşmanlık, geçtiğimiz yıl yaşanan ölümcül çatışmanın ardından kısmen sakinleşse de köklü sorunlar çözülmüş değil. Nisan 2025’te 26 turistin öldüğü saldırı, son yılların en tehlikeli krizini tetikledi. Keşmir’de karşılıklı saldırılarda 50’den fazla kişinin ölmesinin ardından zor da olsa ateşkes sağlandı.

Pakistan’da Orgeneral Asim Munir’in iktidar üzerindeki etkisi güçlenirken, Hindistan’ın hızlı büyüyen ekonomisi iki ülke arasındaki konvansiyonel güç farkını açıyor. ABD–Hindistan arasındaki gümrük krizi ve son yaşanan gerilimlerde tarafların daha az itidalli davranması, 2026’yı riskli kılıyor.

Rusya – Ukrayna

Rusya’nın savaşta verdiği kayıpların ABD’nin II. Dünya Savaşı'ndaki kayıplarını geçtiği tahmin ediliyor. Rus güçleri Aralık 2022’den bu yana Ukrayna’da yalnızca %1,3’lük ek toprak kazanımı sağlayabildi. Bu tablo, 2026 için üç olasılık sunuyor: Çok yavaş ilerleyen bir savaş, yorgunlukla donmuş bir çatışma veya bir anlaşma. Ancak iki daha karanlık senaryo ihtimali var: Kremlin destekli sabotajlarla Ukrayna’da cephe ya da siyasi çöküş; ya da Ukrayna’nın petrol tesislerini hedef alan saldırılar nedeniyle Rus ekonomisinin krizle sarsılması. Her iki seçenek de küresel ölçekte büyük sonuçlar doğuracak.

İsrail – Filistin

Gazze neredeyse tamamen yıkılmış durumda, on binlerce sivil hayatını kaybetti. İsrail güçleri bölgenin yarısını kontrol etmeyi sürdürüyor ve Hamas’ın silahsızlandırılması hâlâ mümkün olmadı. Ekim’de sağlanan ateşkes kırılgan; taraflar sürekli ihlal suçlamasında bulunuyor. Trump yönetiminin barış planına bağlı kalması ve uluslararası bir barış gücünün bölgeye konuşlandırılması hâlinde umut ışığı belirebilir. Buna rağmen en olası tablo kasvetli: Bölünmüş bir Gazze, büyük acılar ve her an bozulabilecek kırılganlık.

Kongo – Ruanda hattında büyük savaş riski

Kongo’nun doğusundaki etnik çatışmalar ve maden zenginlikleri, yıllardır süregelen krizi yeniden alevlendirdi. Ruanda lideri Paul Kagame’nin 2025’te M23 isyancılarını silahlandırarak Goma’nın ele geçirilmesini sağlaması ve bölgeye fiilen asker göndermesi gerilimi tırmandırdı. Bugün M23’ün kontrol ettiği alanlar, Ruanda’nın nüfuzunu neredeyse iki katına çıkarmış durumda.

Beyaz Saray’da imzalanan anlaşma kırılgan ve birçok bölgeyi kapsamıyor. Uganda'nın da M23’e karşı “güvenlik ortağı” olarak sahada yer alması, üçlü bir çatışma riskini artırıyor. Altın, petrol, gaz ve kritik önemdeki kobalt kaynakları gerilimin ana ekseninde.

Sudan

Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasındaki yıkıcı savaş devam ediyor. RSF, Darfur ve batı Sudan’ın büyük bölümünü kontrol ederken SAF başkent ve doğu bölgelerini elinde tutuyor. Milyonlarca insan yerinden edildi, açlık krizi derinleşiyor. Mısır’ın SAF’a, BAE’nin ise RSF’ye verdiği iddia edilen destek savaşın uzamasına neden oluyor. Destekçiler geri adım atarsa hem siyasi hem ekonomik bir anlaşma ihtimali doğabilir. Sudan’ın altın, petrol ve stratejik kıyı şeridi, olası bir uluslararası arabuluculuğu cazip kılıyor.

Venezuela

Trump yönetimi, “yarıküre güvenliği” doktrini kapsamında Venezuela açıklarındaki askerî varlığını artırdı. Tatbikatlar genişletildi ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen küçük teknelere saldırılar düzenlendi. Nihai hedef Maduro rejimini zayıflatmak olabilir; ancak ABD’nin ne ölçüde güç kullanacağı belirsiz. Hava saldırıları, bir işgalden çok daha olası görünüyor. Trump uygun bir an bulursa Maduro’yu özel kuvvetlerle etkisiz hâle getirmeye çalışabilir.

Venezuela, 2025’te petrol zengini Essequibo bölgesi için Guyana ile tarihî toprak iddiasını tırmandırdı. Uluslararası Adalet Divanı’nın uyarılarına rağmen bölgede yasa dışı “valilik seçimleri” düzenlendi. Bugün Venezuela'nın Guyana’ya yönelik herhangi bir saldırısı doğrudan ABD ile karşı karşıya gelme riskini doğuruyor.