AKP’nin Şeriat hukukuyla yönetebileceği, korku ile kontrol edebileceği totaliter bir rejim hayali var. Aslına bakarsanız iktidarda kalabilmesi için başka çaresi de yok.
Ekonomi rezalet, geldikleri günden beri halkın üzerine kabus gibi çöktüler. Gittikçe yoksullaşan halkın öfkesini artık durdurmak mümkün değil. Yangın, deprem yani doğal afetlerde halkın canını, malını koruyamayan, kurtaramayan hükümet mi olur? Hayvana düşman olur mu bir iktidar? Kadınlar deseniz korkacak neyi kalmış. Her gün katlediliyorlar. Failleri de sistem tarafından korunuyor. Çünkü failler sistemin ta kendisi. Ya! çocukları aç bu ülkenin daha ne diyelim. Böyle bir iktidarın halk tarafından meşru oylarla tekrar aynı koltuklara oturması mümkün mü? Tabiki değil. Bunu onlar da biliyor. Her taraftan saldırıların artması, sertleşmesi tesadüf değil. Akp ideolojisinin yansımalarını yaşıyoruz.
Sadece son iki aylık saldırıları; bakanlıklar, medya, Akp üzerinden inceleyerek, birlikte yapbozun parçalarını birleştirelim. Hepsinin bütüncül bir planın bir parçası olduğunu görelim. Maarif Modeli, Aile Yılı , Anayasa değişikliği. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet ve Yargı’daki gelişmelerle devam edeceğiz.
Bu aralar en popüler olanla başlayalım, Diyanet ve medya işbirliği; “açık giyinmeyin , açık giyinmek günah” falan diyerek başı açığa da kapalıya da “ayar çekiyor”. Kadın bedeni üzerinden eril zihniyeti yeniden üreterek, kadınlar üzerinde kontrol mekanizması üretme peşinde. Tabi hemen ardından bu anlayışı meşrulaştırmak lazım:
“Hedefleri iyi seçelim, ünlü, tanınan kişileri, grupları hedefe koyalım, tartışılsın. Halk içinde bazı sesler yükseltelim, halkı trolliyelim. Etek, şort boyu derken biz sermayeyi nasıl bölüşeceğiz diye elimizi ovuşturalım.”
“Tam olmadı. Sanki bizim cenahta da çatlak sesler var. O da ne başörtüsünü çıkararak eylem yapıyorlar, seslerini yükseltiyorlar. Onlara da ayar çekelim, şşşşt sessiz olun, saçınızı kapatıyorsunuz ama tayt giyiyorsunuz, makyaj yapıyorsunuz, çok günah diyelim.”
Bu noktada biraz düşünelim; edep ve namus kişiseldir. Hukuk bu konuda subjektiftir. Kişisel beğenilere göre hareket etmez. Unutmayın yarın biri de sizi kendi beğenisine göre edepsiz bulabilir.
Konu ne giydiğimiz değil:
Akp, afetleri, ekonomiyi, çeteleri yönetemiyor. Düzeni sağlamak, gücünü ispat etmek için kadını kontrol etmek istemesi ideolojik. Hesapta olmayansa, özgürlüğü için ölümü göze alan kadınların haklı öfkesi ve isyanıdır.
Ey! Diyanet ne giydiğimizi boşver. Çocuklar aç, temiz içme suyuna erişimi yok. Makam arabalarını, lüks otel toplantılarını bırak. Sınırsız bütçenle, çocuklarımızı doyur.
Yargı kararlarıyla devam edelim; katledilen Ceyda Yüksel’in, cinsel birlikteliği reddetmesi, haksız tahrik sayıldı, erkeklerin “şiddetli hiddet ve elem” duyduğu için cinayet işlemesi normalleştirildi. Bu da ataerkil ideolojinin yargı eliyle yeniden üretilmesidir. Bir konuya daha dikkatinizi çekeyim; bir erkek, bir kadını arzular ve arzusuna ulaşamazsa “şiddetli hiddet ve elem” duyabilir hali gibi saçma bir gerekçe de yargı tarafından tanınmış oldu. Ama eşi tarafından başka erkeklere pazarlanacağını mahkemeye kanıtladığı halde, yargımız Çilem Doğan’a aynı anlayışı göstermedi.
Milli Eğitimdeki çarpıcı örneklerle devam edelim: Ankara’da kız ortaokulu açıldı. Bahaneleri hazır; “Bazı aileler kız çocuklarını okula göndermiyor.” Kız çocukları da okusun diye kız okulları açacaklarmış. Bakana görevini hatırlatalım; “Kız çocukları neden okuyamıyor, okutulmuyor?” sorularının peşine düşsün. Cevabı da biz verelim. Yoksulluk ve zihniyetinizin bir sonucu. Yoksulluk öyle ciddi boyuttaki aileler seçim yapmak zorunda bırakılıyor. Kız çocukları, çocuk yaşta evlendiriliyor.
Düzce’de bir lisede, okula kayıt yaptıracak olan kız öğrenciler için 18 maddelik ayrımcı ve hukuka aykırı kurallar listesi yayınlandı. İki örnek vereyim; biri “ serviste en arkada erkeklerden ayrı oturacaklar. Arka koltuklarda yer yoksa ön koltuklarda yer olsa dahi oturamayacaklar, arkada ayakta gidecekler.” Bu sizi siyahi insanlara yapılan ayrımcılık yıllarına götürdü değil mi? İkincisi “kantin sırasında kız öğrenciler, erkek öğrencilerle aynı sırada yer almayacak.”Bu örnekler, laik eğitimin yok edilmesine dönük en somut örneklerden olup, Akp’nin açıkça cinsiyetçi bakışını çocuklarımıza çevirdiğini gösteriyor. Plan basit; Düzce muhafazakar bir yer, fazla ses çıkaran olmaz. “Çıkaran öğretmeni süreriz, ses çıkaran veliye de mahalle baskısı tamam.”
Milli Eğitim Bakanlığı, Maarif Modeli adı altında, Diyanetin alt kurumu gibi çalışmaya başlamıştır. Diyanet, Milli Eğitimle anlaşmalı dini kreşler açıyor. Hemen din düşmanı olarak yaftalanma riskine karşı parantez açalım. Bilimsel eğitim istiyorsanız, çocuğunuzun soyut bilgileri alma yaşı ilkokul seviyesidir. Okul öncesi eğitimde soyut bilgi, pedagojik açıdan zararlıdır. Eğitimciler din düşmanı oldukları için değil, pedegojik açıdan çocuklarınızı korumak için karşı çıkıyorlar. Çocuğunuzda oluşabilecek pedagojik sorunlar istemiyorsanız siz de karşı çıkmalısınız.
İktidar cenahı bizim çocuklarımıza bilimsel eğitimi çok görüyor ama kendi çocuklarını Türkiye’deki bilimsel eğitimi yetersiz görüyorlar ki yurt dışında okutuyorlar. Bu iki yüzlülüğü de unutmayalım.
Akp’nin “Aile Yılı” ilan ettiği bu yılın ilk dokuz ayında 2OO’den fazla kadın cinayeti işlendi. Kadın cinayetlerinin %82’sinin failleri aile üyeleri ( eşi, eski eşi, babası, abisi vb.). Bu durumda dahi iktidar kadınları yaşatacak adımlar atmıyor. Kadınlar o “kutsal evlerde” erkek öfkesine karşı yalnızlaştırılıyor. Aile dendiğinde ne düşünürsünüz? Sevgi ve saygının temelini oluşturduğu, bireylerin birbirlerine sözler verdiği bir kurum. Akp’nin yarattığı “kutsal aileye” bakalım. “Evliliğinin ilk gününden beri fiziksel, cinsel, ekonomik şiddet görmüş, aşağılanmış, hor görülmüş, evladı ile tehdit edilmiş yüzlerce kadın.” Kadınlar ölümü göze alarak bu evleri terk ediyor.
İktidar korkuyor. Erkekler kölelerini kaybediyor. Ya o öfke patrona iktidara yönelirse! İktidara, koşulsuz, şartsız, sorgusuz çalışacak işçiler lazım. En az üç çocuk istediği evler dağılıyor. Sermayeye yeni köleler yetiştirecek “kuluçka makinaları” isyan ediyor. Patronlar yeni kölelerini nereden bulacak?
Bugün Anayasa’ya uymayanlar, yeni Anayasa yapamaz.
Medeni hukuku lav edip, şer-i hukuk hayalleri kurduğunuzun bilincindeyiz.Yaşanan bunca adaletsizlik karşısında kadınlar haklarına sahip çıkmaya devam edecek. Hukuk devletinde, mış gibi yaptığınız dini kurallar hukukun üstüne çıkamaz. Anayasamız kadın-erkek eşit diyor. Hoşunuza gitmese de eşit olduğumuzu kabul edecek, Anayasa’ya uyacaksınız.
Akp’nin hesabını bozanlar.
Bir avuç marjinal gericiye karşı, aydınlık bir gelecek hayalinde birleşen milyonlarca insan var. Biz varız. Tüm baskılara rağmen milyonlarca genç geleceğine sahip çıkıyor.
Ben baktığım her yerde umudu da görüyorum:
Bir öğretmenin öğrencilerini doyurabilme telaşında,
Ağzından cinsiyetçi küfür kaçıran bir erkeğin utanışında, özür dileyişinde.
Yolda yürürken tesadüfen işittiğim, iki kadının ataerkiyi suçlayışında,
Dolmuşta yanımda oturan erkeğin ben rahatsız olmayayım diye ayaklarını toplayışında, kenara çekilişinde
Çocukları okusun diye çırpınan ebeveynlerin mücadelesinde,
Girdiğim fırında askıda ekmek kutusunun doluşunda,
Öfkeli erkekliği reddeden. Nezaketi zayıflık görmeyen dostlarımda,
Bugün ne oldu biliyor musun? Sorusuyla başlayan dostlarımın geleceğe dair umudunu yükselten anlarını benimle paylaştıkları heyecanda,
Umut yanı başınızda. Unutmayın yalnız değilsiniz. Aydınlık bir gelecek hayal değil. O güne kadar birbirimize sahip çıkmaya devam... Biz bu oyunu bozar, yeniden yaparız.
Bütüncül planlanan bu ideolojik saldırılara. Bütüncül bir karşı planla cevap vermeliyiz.