Sakarya’nın Karasu ilçesinde, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli alanda kalan yapılara yönelik tahliye ve yıkım süreci başlatıldı. Aşağıaziziye Mahallesi 141 ada 20 parselde, Aziziye Mahallesi Doğu Karadeniz Caddesi No: 194 adresindeki yapıya ilişkin tebligatın duyurulmasıyla birlikte yurttaşların mağduriyeti gündeme geldi.
Söz konusu yapının riskli alan sınırları içinde yer aldığı belirtilirken, mal sahiplerine “30 gün içinde yapıyı kendiniz yıkın, aksi halde idare yıkar ve masrafları sizden tahsil eder” denildi. Tebligatta, bu sürede yıkım yapılmadığı takdirde altyapı hizmetlerinin kesileceği ve yıkım işlemlerinin idari makamlarca gerçekleştirileceği ifade edildi.
Yıkım Masrafı 100 Bin TL’yi Buluyor
Bölgedeki yurttaşlar, idarenin gerçekleştireceği yıkımların maliyetinin 100 bin TL civarında olduğunu belirterek, bu yükün kendilerine fatura edilmesinin ciddi mağduriyet yarattığını dile getiriyor. 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsil edilecek bu masrafların, özellikle dar gelirli aileler için ağır bir külfet oluşturduğu ifade ediliyor.
“30 Günlük Süre Çok Kısıtlı” Tepkisi
Tebligatın muhtarlıkta sadece 15 gün ilan edilmesi ve ardından başlayan 30 günlük tahliye-yıkım süresinin son derece kısıtlı olduğunu belirten yurttaşlar, hazırlık yapmaya dahi fırsat bulamadan yıkım baskısıyla karşı karşıya kaldıklarını söylüyor. Vatandaşlar, bu süre içerisinde yeni bir yer bulmanın, eşyalarını taşımanın ve yıkım organizasyonunu tamamlamanın neredeyse imkânsız olduğunu ifade ediyor.
Hukuki Süreç Hakkı Var
Tebligatta ayrıca, tahliye ve yıkım kararına karşı maliklerin 30 gün içinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında dava açma hakları olduğu hatırlatıldı. Ancak yurttaşlar, bu süreçlerin de zaman alması nedeniyle pratikte hak kaybı yaşandığını belirtiyor.
Ne olmuştu
Sakarya’nın Karasu ilçesinde sahil hattındaki yapı ve işletmelerin yıkımına ilişkin karar, bölgenin Yenimahalle, Aşağıaziziye ve Aşağıincilli mahallelerini kapsayan kısmının “riskli alan” ilan edilmesiyle kesinleşmişti. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, sahil şeridindeki tüm yapıların yıkılacağı belirtilmiş ve yıkım tarihi turizm sezonunun sona erdiği 15 Eylül 2025 olarak duyurulmuştu.
Bu karar sonrası sahil parkında bir araya gelen mağdurlar, yıkımın ekonomik ve sosyal etkilerini tartışarak haklarını arama kararı aldı. Toplantıda, sahilde bulunan işletmelerin karşı karşıya kaldığı zorunlu imza süreçleri ve işgaliye bedelleri hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Ayrıca yıkımın ardından sahil hattının tamamen halka açık, doğal bir alan olarak düzenleneceği bilgisi paylaşıldı.
Toplantıya katılan Ayça Taşkent ise mağduriyetleri Meclis gündemine taşıyacağı sözünü vererek, “Sahil halkının mağduriyetinin görülmesi ve çözüm bulunması için konuyu mecliste yakından takip edeceğim” açıklamasında bulunmuştu.
Yıkım süreci sonrasında ise, sahil şeridinin limana kadar uzanan yeni bir düzenleme projesiyle yeniden şekilleneceği; kıyı kenar kanunu yürürlüğe girmeden önce tapu sahibi olan yurttaşlara ise Denizköy ve İhsaniye’de açılacak yeni imar alanlarında takas hakkı sunulacağı belirtilmişti.