YAŞAM

Kediler hakkında yanlış bilinen 4 yaygın efsane

Uzmanlar kedilerin hem biyolojik hem duygusal dünyasına ışık tutarak yaygın yanlış inanışları düzeltti. İşte yanlış bilinen 4 kedi efsanesi...

İnsanlar ve kediler binlerce yıldır birlikte yaşıyor. Ancak bu birliktelik, insanlarla köpeklerin tarihi kadar eski değil. Dolayısıyla kedileri her zaman doğru anlayamayabiliyoruz. Bu da birçok yanlış inanışın doğmasına neden oluyor.

Popular Science'ın haberinde yer alan bilimsel verilerle çürütülmüş en yaygın dört kedi efsanesi şu şekilde:

1. Süt kediler için iyi değildir

Bir kedinin süt kasesinden içtiği o ikonik görüntü aslında büyük bir yanılgıdır. Kedilere süt vermek iyi bir fikir değildir. Adelaide Üniversitesi’nde Kedi Davranışları üzerine doktora yapan Julia Henning’in The Conversation için yazdığı makaleye göre, kedilerin büyük çoğunluğu laktoz intoleransına sahiptir. Henning şöyle açıkladı:

“Sütten kesilme dönemi (yaklaşık 6–12 haftalık yaş) sonrası yavru kediler, sütteki laktozu sindirmek için gerekli olan ‘laktaz’ enzimini üretmeyi bırakır. Bu nedenle kedilerin büyük kısmı laktoz intoleransıdır”

Süt ürünleri kedilerde ishal, şişkinlik, kusma gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir; hatta bazı durumlarda yaşamı tehdit edebilir. Üstelik “Benim kedim farklı” demek de doğru değildir.

Henning “Kediler rahatsızlıklarını gizlemekte çok iyidir; çünkü vahşi doğada zayıflık göstermek onları yırtıcılara hedef haline getirir” diye ekledi.

Yani süt içen kediniz acı çekiyor olabilir. En iyisi süt ve süt ürünlerinden tamamen uzak durmaktır.

2. Kediler gececi değildir

Pek çok kişi kedilerin gece uyumadığını düşünür. Bu kısmen doğrudur. Kediler gün ortasında uyur, bazen de sahipleri uyumaya çalışırken hareketlenir.

Ancak bu onların “gececi” olduğu anlamına gelmez. Kediler aslında alacakaranlık hayvanlarıdır (crepuscular), yani günün başlangıcı ve sonu en aktif oldukları zamanlardır. Hem gündüz hem de gece uyurlar. Bunun nedeni avlanma alışkanlıklarına dayanır.

Kedi davranış uzmanı Stephen Quandt, PetMD’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Kuşlar ve fareler şafakta çok aktiftir. Kediler de bu durumu avantaja çevirmek için loş ışıkta görme yeteneği geliştirmiştir

Yani kediler, karanlığın tam çöktüğü değil, henüz aydınlanmaya veya kararmaya başladığı saatlerde avlanır.

Eğer kedinizin gece hareketliliği sizi rahatsız ediyorsa, yatmadan önce onunla oyun oynayıp küçük bir öğün yedirmek faydalı olabilir. Bu, doğal avlanma döngüsünü taklit ederek kedinin geceye daha sakin geçiş yapmasını sağlar.

3. Mırlamak her zaman mutluluk anlamına gelmez

Bir kedinin mırlaması genellikle mutlulukla ilişkilendirilir ve çoğu zaman gerçekten de böyledir. Ancak tek nedeni bu değildir. Amerikan Hayvan Hastaneleri Birliği’ne göre mırlama, memnuniyetin yanı sıra başka durumları da ifade edebilir.

Kediler bazen stres altındayken veya ağrı çekerken de mırlar. Bu, kendi kendilerini sakinleştirme mekanizmalarından biridir. Ayrıca bazı kediler acıktıklarında veya uykuya dalmak için rahatlama amacıyla da mırlayabilir.

Kısacası, mırlayan bir kedinin mutlu olduğunu varsayamazsınız; vücut dili gibi diğer davranışlara da dikkat ederek anlam çıkarmak gerekir.

4. Kediler sahiplerini sever

Kedilerin köpekler kadar sevgi dolu olmadığı sıkça söylenir. Gerçek şu ki, kediler sevgilerini farklı biçimlerde gösterirler. Bu da onları soğuk veya ilgisiz gibi gösterebilir. Ancak bilimsel araştırmalar, kedilerin sahiplerine duygusal olarak bağlandığını ortaya koyuyor.

Oregon Üniversitesi’nde doktora yapan kedi araştırmacısı Dr. Kristyn Vitale’nin 2019’da yayımladığı bir çalışmada, kedilerin de tıpkı köpekler gibi insanlara güven temelli bağlar geliştirdiği kanıtlandı.

Araştırmada, kediler önce sahipleriyle iki dakika vakit geçirdi, ardından iki dakika yalnız bırakıldı ve tekrar iki dakikalık bir buluşma yaşandı. “Güvenli bağ” geliştirmiş kediler, sahipleri yanındayken stres seviyelerini belirgin biçimde azalttı.

Vitale şöyle açıkladı:

“Çalışmamız, kedilerin insanlarla yaşarken geliştirdikleri bağların esnek olduğunu ve kedilerin büyük kısmının insanları bir ‘güven kaynağı’ olarak gördüğünü gösteriyor. Hem köpeklerde hem kedilerde insanlara bağlanma, yavru-bakıcı ilişkisine benzer bir uyum biçimi olabilir”

Yani kediler, köpeklere göre daha az bağlı değildir. Sadece bunu farklı şekilde gösterirler.

.