Hanzade Özerten Urul 45 yaşında hayat dolu, Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu, sanatçı ruhlu, resim yapan, kitap yazan çok zeki bir kadın. 9 ay önce metil alkol zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı, 9 ay yaşam savaşı verdi, 5 gün önce de hayata veda etti.
Ölümü birkaç satırlık haber oldu, ölüm nedeni "sahte alkol bir can daha aldı" diye belirtildi. Sahte içki ölümlerini içeren istatistikler yayımlandı, nasıl önleneceğine ilişkin tek söz edilmedi. Yüksek vergi oranlarının körüklediği kaçak üretimden, güvenli sanılarak alınan şişelerin içinden zehir çıktığına da değinmedi kimse. Haber altlarındaki yorumlar olmasa sıradan bir olay yaşanmış gibi...
Bugün bilgisayarımı açtığımda, pırıl pırıl bir yüzlü, gülümsemenin çok yakıştığı bir fotoğraf ve bir çağrı ile karşılaştım. Yakın bir zamanda farklı bir nedenle de olsa eşini kaybetmiş biri olarak çağrıyı yazanın ve yakınlarının hissedebileceği acıyı duyumsadım, hissettim adeta ve içim öfke doldu.
Üzerine daha fazla yazmak gereksiz, o çağrıyı okuyan herkes eminim aynı duyguyu yaşayacaktır. Lütfen aşağıda çağrıya sessiz kalmayın.
"Hanzade’mizi sahte alkol nedeniyle 45 yaşında kaybettik. Hanzade, bir cinayetin kurbanı oldu. Cinayet silahı sahte alkol. Bu ürünleri üreten ve satanlar, insan hayatını hiçe sayıyor. Hanzade’mizin kaybı, bu tehlikenin en son ve en acı örneklerinden biri. Kimse bize “risk vardı, alkol içmeseymiş” demesin. İster evde üretim ister dışarıdan temin olsun, bu durum asla savunulamaz. Sessiz kalmak, bu sorunun devamına katkı sunmaktır. Peki neden kimse güçlü bir şekilde ses çıkarmıyor? Kamuoyu suskun, lisanslı üreticiler çekingen… Oysa son yaşanan vakalarla bu bir toplumsal yaradır ve mutlaka çözülmelidir. Bizim canımız, 9 ay boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi. Eşi, kız kardeşi ve sevenleri onunla birlikte mücadele etti. Hiç kimse böyle bir acıyı yaşamasın. Kimse bize “kurtuldu” demesin. Bizim canımız bir hastalıktan falan kurtulmadı; bir cinayete kurban gitti. O süreçte oluşan yaralar, çektiği acılar tarifsizdi. Hanzade’miz, bu cinayeti kanıtlamak için tepeden tırnağa otopsiye alındı. Hanzade’mizin kefeni bile yenilenmek zorunda kaldı. Bu acının adı “kaza” değil, “cinayet”tir. Sahte alkol gibi ölümcül bir tehdidin varlığını görmezden gelmek, hepimizi, sevdiklerimizi riske atar. Kimse “bize olmaz” demesin. Hanzade’miz, Robert Koleji ve Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu, sanatçı ruhlu, resim yapan, kitap yazan çok zeki bir kadındı. Bu tehlike hepimizin kapısını çalabilir; hayatları yok edebilir, sevdiklerimize zarar verebilir, onları bizden alabilir. Bu yüzden sessiz kalmak yerine harekete geçmek, denetim ve önlemler için daha güçlü bir irade ortaya koymak zorundayız. Yeter bu sessizlik! Yeter ölmeden önce öldüğümüz! Yeter, insanların bu şekilde zarar görmesi, hayatını kaybetmesi. Gerekli adımlar atılsın!"