Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “Umut Davası”nın 13. duruşmasında eski Emniyet Genel Müdürü, İçişleri ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar 32 yıl sonra tanık olarak dinlendi. Ağar, SEGBİS aracılığıyla verdiği ifadesinde, Uğur Mumcu cinayetinin ardından kendisine atfedilen sözlerin tamamen yanlış anlaşıldığını söyledi.
Ağar, “Ben neden korkacağım? Duvar da çekerim, tuğla da çekerim. Ölümü göze almış, bu mücadelelerde ve görevlerde bulunmuş bir insan olarak kimden korkup çekineceğim” dedi. Cinayetlerin yakalanmasının her polis için bir şeref olduğunu belirten Ağar, “Elden gelen her şey yapılmıştır ancak o dönemde sonuç alınamamıştır. Daha sonraki süreçte bazı sonuçlar elde edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Duruşmada, Ağar’ın 1993’teki Uğur Mumcu cinayeti sırasında Güldal Mumcu ile aralarındaki görüşmelere ilişkin hatırlatmalar yapıldı. Ağar, söz konusu dönemde Erzurum Valisi olduğunu ve Emniyet Genel Müdürü olmadığını belirterek, “Fevkalade üzüntü duydum. Sözlerim kamuoyuna yanlış yansıtıldı” dedi. Ağar, Mumcu’nun evine bazı kritik dönemlerde kendi isteği dışında koruma ekibi gönderdiğini de ifade etti.
Ağar, geçmişte Mumcu ailesiyle samimi bir ilişkisi olduğunu vurguladı, ancak Özge Mumcu Aybars söz konusu açıklamalara tepki gösterdi ve “Hayır, böyle bir şey yoktu” dedi. Avukat Yalçın Akbal, Ağar’a soruşturmanın engellenip engellenmediğini sordu; Ağar, herhangi bir engelleme olmadığını, aksine olayın çözülmesi için irade gösterildiğini belirtti.
Ağar, ayrıca “Gladyo, mıladyo gibi iddialarla bizim işimiz yok. Bütün operasyonlar yasal çerçevede, Cumhuriyet Başsavcıları gözetiminde yapılmıştır” dedi.
‘Umut Davası’ nedir?
Kamuoyunda “Umut Davası” olarak bilinen dava, 17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz’da Hizbullah’a ait bir eve yapılan baskınla başladı. Baskında ele geçirilen belgeler, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı’nın da aralarında olduğu 22 faili meçhul cinayete dair önemli bilgiler ortaya çıkardı. Bu belgeler üzerine başlatılan Uğur Mumcu Uzun Takip Operasyonu (UMUT) kapsamında bazı kilit isimler tutuklandı ve dava süreci başlatıldı.
Davanın yargılama sürecinde Tevhid Selam Kudüs Ordusu ve İslami Hareket örgütleriyle bağlantılı sanıkların İran gizli servislerinin yardımıyla cinayetleri işlediği tespit edildi. 2014 yılına kadar süren yargılamalarda bazı sanıklar hapis cezalarına çarptırıldı. Firari sanık Oğuz Demir ise hâlâ kayıp olup, İçişleri Bakanlığı’nın kırmızı kategorisinde yer alıyor.
Duruşmada mahkeme heyeti, Oğuz Demir ve ailesinin yerinin tespiti için Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Milli İstihbarat Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili elçiliklere müzekkere yazılmasına karar verdi.
Özge Mumcu Aybars, davanın babasına yakışan şekilde ve gerçeklerin açığa çıkarılmasıyla sonlanmasını talep etti: “Bugün Türkiye’nin her yerinde Uğur Mumcu sokakları, meydanları ve kütüphaneleri var. Dolayısıyla bu davanın en sağlıklı şekilde, gerçekler ortaya çıkarılarak sonuçlanması gerekiyor.”
Duruşma, 9 Şubat 2026 tarihine ertelendi.