GÜNDEM

Mutfaktan Kıs, Kiranı Öde, Çocuğunu Okut

Mert Yılmaz Gazete Pencere'de yazdı: Milyon liralarla ifade edilen okul ücretleri karşısında aileler neredeyse çaresizlik tünelinde koşar adım gidiyorlar

Okullar kapanmak üzere. LGS ve YKS’ye girecek olan öğrencilerde sınav stresi, onları yönetme mücadelesi veren ailelerdeki gerginlik son hız devam ederken daha geniş kitleyi ilgilendiren konu ise özel okul fiyatları.

İster zengin ol ister fakir ol, okul çağında çocuğu olan her ailenin gündemi bu.

Benzer cümleler; hadi bu seneyi de ödedik de seneye ne yapacağız peki?

Milyon liralarla ifade edilen okul ücretleri karşısında aileler neredeyse çaresizlik tünelinde koşar adım gidiyorlar. Çocukları çok iyi bir okul kazansın diye yıllardır verilen mücadeleler neredeyse “İnşallah kazanamaz yoksa gönderemeyeceğiz” cümlelerine dönüşüyor.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bir çalışma yayımladı. Çalışma, toplumun gelir düzeyi en yüksek %20’lik kesim ile gelir düzeyi en düşük %20’lik kesimin 2023 ve 2024 yıllarındaki harcama gruplarını gösteriyordu.

Her iki grup içinde hanehalkı 100 TL’yi hangi kalemlere harcıyor, onu gördük?

Harcama grupları arasında bir sürpriz yok ama iki yıl arasında çok ilginç bir değişim dikkatimi çekti. Onu da Gazete Pencere aracılığı ile sizlerle de paylaşmak istedim.

EN YOKSUL %20

EN ZENGİN %20

2023 (%)

2024 (%)

2023 (%)

2024 (%)

Gıda ve alkolsüz içecekler

36,6

30,4

14,5

12,8

Konut ve kira

29,2

33,2

21,0

22,1

Ulaştırma

8,8

10,1

28,3

26,6

Giyim ve ayakkabı

4,8

4,2

5,4

5,3

Eğitim

0,2

0,5

1,7

2,7

Net biçimde görülüyor ki; zengin de fakir de boğazından kısıyor ve kısarak kira ve eğitime kaynak yaratmaya çalışıyor.

Gelir dağılımındaki en düşük %20’lik kesim için bu kalemlere ulaştırma da ekleniyor.

Yoksul kesim yemiyor, içmiyor, üstüne başına yeni bir kıyafet, ayakkabı almıyor; kira ödeme, evine, işine gitme ve çocuklarını okutma mücadelesi veriyor.

Çocuğunuzu ister devlet okuluna ister milyonlarca lira döküp özel okula yollayın kimse alınan eğitimden memnun da değil. Yabancı dil öğrensin diye her yıl milyonlar ödediğiniz okullardan mezun olan çocukların büyük bir kısmı yine eğitim aldığı yabancı dili turizm bölgesindeki garsonluk yapan genç kadar konuşamıyor. Geçtiğimiz günlerde yaşı altmışlarında olan bir abim “Bizim dönemimizin lise mezunu bugünkü üniversite mezunundan daha donanımlı, daha bilgili idi” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomide en kötünün geride kaldığını ve 2026 yılı ile birlikte önemli bir rahatlamanın hissedileceğini söyledi. Buna benzer açıklamaları hazine ve maliye bakanlarından belli aralıklarla duyduğumuz için pek ilgimi çektiğini söyleyemem. Ama bir madde var ki; ona takıldım doğrusu.

Bakan Şimşek, “Vatandaşın alım gücü artacak” diyor.

Peki de nasıl olacak bu?

Enflasyonun düşmesi bu konuda bir alan açacaktır elbette ama nasıl olacak bu satın alma gücündeki artış.

Orası belli değil.

Bir de bu kadar kolay ise bugüne kadar neden olmadı?

Siz bu ülkede kiraların, maaşlarda yaşanan artıştan daha yavaş artacağına inanıyor musunuz?

Gıda enflasyonunun bu politikalarla düşeceğini, vatandaşın mutfağına daha fazla sebze, meyve gireceğini düşünüyor musunuz? Dikkatinizi çekerim kıyma, kuşbaşı demedim, pirzola, bonfile yazmaya elim gitmedi.

Ya da özel okul ücretlerindeki fiyat artışının enflasyonun gerisinde kalacağına?

Bu yazıyı okuyanların neredeyse tamamına yakınının bunlara hayır cevabı verdiğini duyar gibiyim.

Peki nasıl olacak da vatandaşın satın alma gücü artacak?

Mutfaktan kısmaya devam mı?